Generaller tutuklanıyor, eşleri soluğu Anıtkabir’de alıyor.
Yargıda reform yapılıyor,
Danıştay Başkanı arkadaşlarıyla Anıtkabir’e gidiyor.
Kabir değil de
Meclis Dilekçe Komisyonu odası sanki.
Koşarak şikayete gidiyorlar.
Eskiden olsa, gazetelere
manşet olur, üzerine ‘sayfa sayfa Yargıdan
muhtıra’ yorumları yapılırdı.
Şimdi ciddiye alan yok.
Ama yine de hukukun işlemesinden, Meclis’in görevini yerine getirmesinden rahatsız olan herkesin Anıtkabir’e gidip Ata’ya şikayette bulunması artık
komik kaçıyor.
Eskiden bu girişimler
darbe altlığı olarak yapılırdı.
Üniversite rektörleri de, yargıçlar da giyer cübbelerini Anıtkabir’e çıkardı.
Arkasından da bir müdahale gelirdi.
O devir geçti ama
protesto ziyareti modası geçmedi.
Bazıları hala bir şeyler umudunda
demek ki.
Umut fakirin ekmeği ne de olsa.
Ama bir şeyi akılda tutmaları gerekir, yaptıkları her ziyaret, tüm halka malolmuş bir lideri hukuk karşıtı,
milli irade karşıtı gösterir havada geçiyor.
Meclis’in iradesinden bu kadar rahatsız bir yargının sağlıklı işlemesi mümkün mü?
Asıl sorun burada yatıyor.
Bu sorunun bir yanı.
Diğer yanı, komuta kademesinin hukuk ve etik kurallarını zorlayarak darbe girişimi gibi yüz kızartıcı bir suç isnadıyla tutuklanan
generalleri Hasdal’da ziyaret etmeleri.
Bununla da kalmayıp bunu basına sızdırmaları.
‘Biz darbecimize sahip çıkarız’ mesajı vermeleri belki kendi açılarından güzel ama hukuk ve demokratik ilke açısından
sakat.
Bu ziyaret, normal ziyaret gününde
sivil giysilerle yapılmış bir dost ziyareti değil.
Hangi amaçla yapılmış olursa olsun tam bir meydan
okuma.
Sonuç vermesi mümkün değil ama yapılmış olabilmesi sakıncalı.