Devrimci sol örgütlerle PKK arasındaki köprü


Terör eylemleri açısından seçimi nihai hedef olarak değerlendirirsek yanılırız. Ergenekon ve onunla kol kola hareket eden KCK için esas hedef seçim sonrası. Zira her iki şer odağı da AK Parti'nin 12 Haziran seçimlerinden iktidar olarak çıkacağını biliyor. PKK için de Türk Derin Yapılanması için de seçim sadece operasyonel yakın hedef. Yeni sivil anayasayı inşa süreci. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli virajı. Yeni demokratik anayasaya karşıtlık, tüm terör örgütlerinin birleştikleri ortak zemin. Derin yapılar vesayetin sürmesi için, KCK ve BDP de her türlü entrikayla kendilerine uygun anayasayı kopartmak için çalışıyorlar. Çünkü tam demokratik bir anayasa inşa edilirse, vesayetin esamesi kalmayacağı gibi PKK-BDP ekseninin varlık ve istismar zemini de ortadan kalkacak. Özellikle anadilde eğitim ve etnik kimliğe vurgu yapmayan anayasal vatandaşlık hayata geçirilirse. Halen etkinliklerini sürdüren MKP, MLKP, TKP/ML TİKKO ve DHKP/C için de, bireyi önceleyip devleti sosyalleştiren tam demokratik bir yeni anayasa ajitasyon zeminini ciddi ölçüde tırpanlayacak. Türk solunda faaliyet gösteren Maoist Komünist Partisi (MKP) geçen sene yayınladığı 15 Ağustos'u kutlama mesajında; günümüz dünyasında ulusal kurtuluş hareketleri içerisinde en devrimci olanının PKK olduğunu açıkladı. MKP terör örgütü "Kürt ulusunun ve haklı mücadelesinin yanında olduğumuzu beyan ederiz" cümlesiyle de PKK'yla işbirliğini açıkça deklare etti. Gelelim DHKP'ye. 2009 Kasım'ında terör örgütü DHKP/C'nin yayın organında yer alan bir makalede, Öcalan ve PKK yönetimi, "Demokratik Açılım'' konusunda "emperyalist güçlerle işbirliği yapmak" ve "PKK'yı silahsızlandırarak tasfiye etmekle" suçlandı. Ardından DHKP'nin PKK'yı kızdıran açıklaması geliyordu: "Kürtler'in kurtuluşu için PKK'nın şiddet eylemlerini sürdürmesi gerektiği ancak Abdullah Öcalan ve PKK yönetiminin kendi çıkarları için Kürtler'i feda ettikleri, örgütü silahsızlandırmaya hazırlandıkları" öne sürülerek, Kürtler'in DHKP/C etrafında toplanmaları çağrısında bulunuldu. Bunun üzerine PKK unsurları İstanbul'da Ataşehir ve Sarıgazi semtlerinde faaliyet gösteren DHKP/C'nin kontrolündeki derneklere molotoflarla saldırdılar, DHKP militanlarını dövdüler. DHKP/C ile PKK arasındaki "ortak hareket edebilme sorunları" fikir ayrılıkları sebebiyle tam olarak giderilebilmiş değil. Buna rağmen Karadeniz açılımı sırasında PKK'lılar DHKC'den lojistik destek görmüşler ve Tokat hattına geçerken yerel unsurlara ve köylülere kendilerini DHKC militanı olarak tanıtmışlardır. Bir sorun da PKK'nın devrimci solla girdiği birlikteliklerin hepsinde kendi emir-komutası konusunda diretmesi. PKK'nın devrimci Türk solunu her daim küçümsediği bir vaka. MKP, TKP/ML Konferans ve MLKP açısından PKK birlikteliğinde önemli bir sorun çıkmamıştır. Zira bu örgütlerin PKK'ya kafa tutacak bir dağ kadrosu bulunmamaktadır. Devrimci Sol cephede PKK'yla kıyaslanamasa bile silahlı kapasitesiyle en önde olan DHKP/C ise tam olarak PKK'nın kontrolüne teslim olmaya yanaşmamaktadır. İşte burada Türk Derin Yapılanması devreye girip iki örgüt arasındaki sorunları derinlere itmekte ve her iki örgüt üzerindeki nüfuzuyla bağlantıyı ve eylem birliğini sağlamaktadır. Çünkü iki terör örgütüne de yönetim seviyesinden sızmıştır. Kaldı ki yeni anayasa sürecinin sabote edilmesinde DHKP/C de sorun çıkarmayacaktır. Sonuçta yeni demokratik anayasanın inşası için tüm şer güçlerin ittifak içinde olduğunu bilmeliyiz. Yeni sürecin en önemli tehlikelerinden biri de BDP'nin PKK ile arasındaki "mesafe"yi kaldırması. Böylece bu zamana kadar cereyan eden terör eylemlerinde PKK teröristlerine gösterilen halk infiali, artık BDP siyasi kitlesine gösterilecek. Teröristler halkın arasında gezmiyor ama BDP'liler devamlı halkın arasında. Kürt ve Türkler'i böylelikle birbirine düşürme planında taktik bir ilerleme sağlandı. Kaos baronlarının istediği de bu.
<< Önceki Haber Devrimci sol örgütlerle PKK arasındaki köprü Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER