Kılıçdaroğlu ve yolsuzluk


Kemal Kılıçdaroğlu, hâlâ "Kayseri yolsuzluğunu" televizyonlarda anlatıyor. İftiraları peş peşe sıralarken, önemli bir belgeyi gizliyor. Kayseri Belediyesi'nin şikâyeti üzerine hakkında soruşturma açılan Hacı Ali Hamurcu'nun, 24.10.2007'de, Kayseri Savcılığı'na verdiği 3 sayfalık sonuncu ifadesinden Kılıçdaroğlu hiç söz etmiyor. Oysa Hamurcu, savcılığa yalan söylediğini itiraf etmişti: "Önceki ifadelerim gerçek dışıdır. İşbirliği yaptığım Süleyman Temeltaş, hakkımdaki suçlamalardan kurtulmam için, belediyedeki üst düzey yetkilileri suçlamamı telkin etmişti. Petrol istasyonlarıyla ilgili olarak açıkladığım usulsüzlükler tamamen hayalidir." Zaten Ali Hamurcu, mahkûm oldu. Kayseri Cumhuriyet Başsavcı vekili İsmail Dalan'ın, Kayseri Belediye Başkanı dahil, belediyede çalışan ve Belediye Meclisi'nde görev yapan 50 kişi hakkında açtığı soruşturma, 9 ayın sonunda takipsizlik kararıyla neticelendi. (13.3.2008) Bu arada Kılıçdaroğlu, "Hamurcu'nun avukatı Yusuf Erikel'in otel masrafı Özhaseki tarafından karşılandı; Hamurcu, Belediye Başkanı Özhaseki'nin mührünü kullanarak işlerini halletti" gibi ufak tefek yalanlarla da iddiasını süslemişti. Gerçek meydana çıkınca, özür dilemeye gerek duymadı. O da, Tayyip Erdoğan gibi "Yola devam" diyor; ama farklı bir yola... Kılıçdaroğlu, Kayseri Belediye Başkanı'nı suçluyor fakat Kayseri'den milletvekili adayı olan Mehmet Şevki Kulkuloğlu hakkında Meclis'te bekleyen yığınla dokunulmazlık dosyası var. Karşılıksız çek verdiği iddia ediliyor. Onu yeniden aday gösterdi. Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi hakkında 12 yıllık mahkûmiyet kararı alt mahkemelerce verildi. Dosya Yargıtay'da. Aynı şekilde, yakın mesai arkadaşı Gürsel Tekin hakkında da alt mahkemede kesinleşmiş hüküm var. Dosya gene Yargıtay'da. Kılıçdaroğlu, "Yargıtay henüz onamadığı için, hüküm kesinleşmedi" diye konuşuyor ve arkadaşlarına sahip çıkıyor. Kulkuloğlu'nun dokunulmazlık dosyalarına da dokunmuyor; milletvekili adayı göstererek yargının önünü kapatıyor. Buna mukabil, kesinleşmiş kararlara rağmen, hâlâ Kayseri Belediye Başkanı'nı suçlamaya devam ediyor. Bu ne çelişki? 12 Eylül'den hesap! "Hani 12 Eylül'den hesap sorulmayacaktı? Bak işte Kenan Evren sorguya çekiliyor" yazımız üzerine, avukat Turgut Kazan dostumuz telefonla aradı. Bu sorgulamanın, seçim öncesine denk geldiğini hatırlattı. "Eğer gerçekten amaç, 12 Eylül'den hesap sormak olsaydı, niçin 8 ay beklediler?" diye sordu. Ayrıca ifadeyi alan savcının "Sayın Cumhurbaşkanım" diye hitap etmesini eleştirdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Çankaya'da Kenan Evren'e randevu vermesini hatırlatarak, "Bunların amacı hesap sormak değil, sadece seçim yatırımı" görüşünü tekrarladı. *** Turgut Kazan gibi düşünen çok sayıda insan var. Ama ben bu kanaati paylaşmıyorum. Bana göre, AK Parti antipatisi, bu kesimin, yapılan iyi işleri görmesine de mani oluyor. Tayyip Erdoğan sık sık seçim meydanlarında tekrarlıyor ya... Deniz üzerinde yürüseler gene eleştirecek bir taraf bulacaklar ve diyecekler ki: "Şuna bak yüzmeyi bilmiyor" Binnaz Toprak hedefte CHP'nin kadınlarla ilgili toplantısında CHP İstanbul milletvekili adayı Binnaz Toprak'ı gördüm. Sevdiğim, dürüst bir öğretim üyesidir kendisi. Objektif olmaya gayret eder. "Laik cumhuriyet elden mi gidiyor?" tartışmalarının yapıldığı bir dönemde, başörtüsüyle ilgili olumlu bir rapor hazırlamış ve halkın büyük çoğunluğunun başını örttüğünü, bunun da siyasal, ideolojik bir simge olmadığını yazmıştı. Şimdi meydanlarda, Erdoğan, onu da hedef yaptı. Ağzından yanlış bir söz çıkmış, ya da samimi kanaatini söylemiş Toprak. Zincirlikuyu'daki "Her canlı bir gün ölümü tadacaktır" yazısını "sinir bozucu" bulduğunu ifade etmiş. Tayyip Erdoğan her mitingde bunun bir ayet olduğunu hatırlatıyor ve lâfı "insan profesör olur da adam olamaza" getiriyor. Siyaset böyle bir şey sevgili Binnaz Toprak. Yaptığınız bir hata, pertavsızla büyütülür. Ve tek bir cümle insanın üzerine yapışıp kalır. Hatta Erdoğan örneğinde gördüğümüz gibi, insanın mazisi de kazılır, kazılardan çıkan cümleler bile her an yüzünüze vurulur. Ama ben, meydanlarda ses getirse dahi, her defasında bir kadının, üstelik her zaman inançlara saygılı davranmış bir öğretim üyesinin "Vur abalıya" yapılmasına karşıyım. Güçler eşit değil. Binnaz Toprak, Tayyip Erdoğan'ın muhatabı da değil. Açıklama İstihbarat Karşı Koyma Şube Müdürü Albay Turgut Ak'ın Genelkurmay'a gönderdiği bilgi notunda, Nuran Yıldız'ın Erkan Mumcu'yla temasından söz ediliyor, bir askeri müdahale sonrası, ANAP ile DYP'den oluşan yeni siyasi yapıya TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun da destek vereceğine dair bir söylentinin varlığına işaret ediliyordu. Hisarcıklıoğlu, bunun çirkin ve mesnetsiz bir iftira olduğunu ve kendisinin demokrasiye karşı bir girişimin içinde bulunmasının bahis konusu olmadığını açıkladı.
<< Önceki Haber Kılıçdaroğlu ve yolsuzluk Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER