Bırakın reklam olsun, bırakın çocuklar kurtulsun


Cuma gecesi oturdum ATV-A Haber ortak yayınında Turkuaz grubunun "Somali'ye yardım" kampanyasını izledim. Müge Anlı ve Eskişehir'den öğrencimiz Cem Öğretir'in sunduğu Sinpaş GYO'da Ömer Faruk Çelik geceyi 1 milyon TL yardımla açtı. Onu Koç Holding'den Mustafa Koç 2 milyon TL ile izledi. Sonra Sabancı Holding 1 milyon TL, peşinden Ali Ağaoğlu 2,5 milyon TL derken irili ufaklı yardımlar yağmaya başladı. Vatandaşların kimi 20 TL verdi, kimi 100 TL. Şirketlerden de bağışlar yağdı. Kimi koli koli su bağışladı, kimi teneke teneke yağ, kimi çuval çuval şeker. 50 binler, 100 binler, 500 binler ekranda uçuştu. Ünlüler... Kenan Işık, Acun Ilıcalı, Rıdvan Dilmen, Selçuk Yöntem, Hakan Şükür, Cemal Hünal ve daha niceleri ekranda, telefon başında bağış toplamak için kendilerini paraladılar. Geç saatlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Somali'den dönüşte ayağının tozuyla canlı yayına katıldı. Kampanyaya destek verdi. Dört aydır Somali'ye can vermeye çalışan Cansuyu, Kimse Yok Mu, Deniz Feneri gibi derneklere teşekkür etti. Sertab Erener, Demir Demirkan, Ajda Pekkan, Nihat Doğan yine röportajlarla canlı yayına katılıp Somali'deki insanlık dramını bir kez daha vurguladılar. Ekran başından ayrılmaya karar verdiğimde Turkuaz Medya Grubu'nun topladığı toplam yardım 40 milyon TL'ye yaklaşıyordu. Somali'ye yardım çabasını izlerken bile mutlu oldum, insanlığıma sevindim. Diyorlar ki bağış yapanlar reklam yapmasın, markalarının adını yardım torbalarında falan geçirmesin. Velev ki yaptılar, velev ki yardım toplama sürecinin tamamı şovdu, bazıları gaza geldi, bazıları siyasi rant elde etmeye çalıştı, bazıları kendine çalıştı. Yapsınlar, çalışsınlar ne olur? Önemli olan sonuç değil mi? Sonuçta kurtarılan bir can, kurtarılan bir insan, kurtarılan bir bebek her şeye değmez mi? Kurtarılan bir çocuk diğer çocuklar gibi dünyayı kurtarmaya aday değil mi? Gelecek için bir ışık değil mi? Ben olaya böyle bakıyorum. Bu nedenle "Türkiye zaten fakir ne yardımı bu, reklam yapıyorlar, siyasi rant için kullanıyorlar" şeklindeki çıkı yapan garip muhaliflere hiç ama hiç takılmıyorum. Her türlü yardım, eğer bir çocuğun ölümünü bir dakika bile geciktirecekse gerisi teferruattır. Bu nedenle de Somali'ye emeğiyle, parasıyla, malıyla, aklıyla katkı yapan herkes ve her kurum benim için çok değerli ve kutlanmaya değerdir. Kutluyorum. Cami görünümüne laik duyarlılık! Finans merkezi olacağı söylenen Ataşehir'de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çok önem verdiği bir cami inşaatı var. Başbakan Selimiye'ye benzeyeceği söylenen Anadolu Ulu Camii inşaatını kısa bir süre önce ziyaret etmiş ve incelemelerde bulunmuştu. Şimdi sıkı durun. Ataşehir'de, finans merkezi olursa fiyatları yükselir diye alınan Ulu Camii manzaralı evlerin fiyatları düşmüş. Önce bir imza kampanyasıyla caminin yapımına karşı çıkan ev sahipleri şimdi de ev fiyatları daha fazla düşmeden aldıkları evleri satmaya başlamışlar. Nasıl ama? Buna laik duyarlılık denmez de ne denir? Yoksa Hayrettin Karaman Hoca'ya gönderme yaparak laik tahammülsüzlük mü deseydim? Ha diyebilirsiniz ki o büyüklükte bir caminin getireceği trafik, kalabalık ve gürültüden etkilenmek için illa "laik atak" geçiren biri olmak gerekmez. Muhafazakâr-dindarlar da "ekonomik" düşünüp aynı nedenlerle cami manzaralı evlerini elden çıkarmak isteyebilirler. Peki bu dediğinize kendiniz inanır mısınız? Özgür Karaçak'tan özgürce Avrupa Avrupa duy sesimizi Geçtiğimiz günlerde comScore yeni bir rapor yayınladı. Yaklaşık 370 milyon kullanıcının kullanım alışkanlıklarını incelemişler. Bu incelemeyi yaparken de Avrupa'yı 49 bölüme ayırmışlar. Her raporda olduğu gibi bu raporda da Türkiye hızlı yükselişte. Araştırmada yer alan ülkelerde internette vakit geçirme oranı kişi başına 26,1 saatken bu rakam ülkemizde 31 saat olarak hesaplanmış. Türkiye'nin tekil kullanıcı sayısının yaklaşık 23 milyon olarak hesaplandığı raporda "Online Gazete" sitelerinin Haziran 2011'e ait ziyaret istatistikleri de yer alıyor. Listede ilk sırada İngiliz Daily Mail, ikinci sırada The Guardian ve üçüncü sırada Alman Bild yer alıyor. 4. ve 5. sıra ise Türkiye'den Hürriyet ve Milliyet'e ait. Bu araştırmada bence en önemli eksik gazetelerin hangi bölümlerinin trafik çektiğinin sunulamaması. Eğer bir şekilde bu rakamları da görebilirsek insanların eskiden yaptığı gibi "ben gazetenin sadece resimlerine bakıyorum" durumunda olup olmadıklarını tespit edebiliriz. Ama elimizdeki bu verileri değerlendirdiğimizde ortaya şu sonuç çıkıyor; bizim millete bilgisayar taşımak gazete taşımaktan daha kolay geldiği için, internet yokken daha az gazete okuyormuşuz. Atıf Hoca'dan not: Burada önemli bir değişen de cimrilik. Ben nice Prof'lar biliyorum, paranın para zamanında 50 kuruş verip gazete almazlardı. Şimdilerde herkes cimriliğini unutup bedava okumanın keyfini "kağıt gazetelere" çamur atarak çıkarıyor! Reklametre (14-20 Ağustos) En İyi TV 1.Sofra (Coca-Cola) 2.Davulcu (World Card) 3.Tunel (Turkcell) 4.Sosyal Medya (Nissan) 5.Ban Ban (Banvit Kırmızı) En İyi Gazete 1.Kızına Bak (Metro) 2.Kurallar (Doğa Koleji) 3.Büyüksün (Polo VW) 4.Selam (Finansbank) 5.Çevreci (Arçelik) En İyi internet 1) Prima - Prima Yıldızını Arıyor www.primayildiziniariyor.com 2) CardFinansGO - Abilerin Abisi facebook.com/gogogotutkunlari 3) Avea - İftar Saati facebook.com/avea
<< Önceki Haber Bırakın reklam olsun, bırakın çocuklar kurtulsun Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER