Artan dünya nüfusu ve iklim değişikliği su sorununu yeniden gündeme getirdi

Artan dünya nüfusu ve iklim değişikliği su sorununu yeniden gündeme getirdi

Ziraat Mühendisleri Odası Kayseri Şube Başkanı Fahrettin Açıkgöz, dünya genelinde artan nüfus ve beraberinde de yaşanan iklim değişikliğinin su ile ilgili yaşanan sorunları iyice artırdığını söyledi. Açıkgöz, "Su, bireylerin en temel gereksinimi olma ve başlıca ekonomik faaliyetlere kaynaklık etme özelliği ile ulusların devamlılığı için yaşamsal bir kaynaktır." dedi Fahrettin Açıkgöz, 22 Mart Dünya Su Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun, 1993 yılı Aralık ayında aldığı bir kararla her yılın 22 Mart'ın 'Dünya Su Günü' olarak kutlanmasını kararlaştırdığını hatırlattı. Açıkgöz, açıklamasında, 2011 Dünya Su Günü'nün hedefinin, hızlı kentsel nüfus artışı, sanayileşme ve iklim değişikliği, çatışma ve kentsel su sistemleri, doğal afetlerin yol açtığı belirsizliklerin etkisinde uluslararası ilgiyi su konusuna çekebilmek olduğunu vurguladı. Açıkgöz, şöyle devam etti: "Su, bireylerin en temel gereksinimi olma ve başlıca ekonomik faaliyetlere kaynaklık etme özelliği ile ulusların devamlılığı için yaşamsal bir kaynaktır. Sosyal ve ekonomik faaliyetlerin sürmesi büyük ölçüde temiz ve yeterli su arzına sahip olmaya bağlıdır. Su kaynaklarının geliştirilmesi ekonomik üretkenlik ve sosyal refaha doğrudan katkı yapmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma politikası doğrultusunda, su kaynaklarını tasarruflu kullanma bilinci yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası her düzeyde geliştirilmelidir. Su, hayatın kaynağı, dünyanın dörtte üçü vücudumuzun yüzde 80'i su. Kana kana içtiğimiz, duş yaptığımız, yağmur olup yağdığında sevdiğimiz ama sel olup aktığında korktuğumuz su. Su insan için çok önemli. Ama öte yandan da dünya nüfusunun artması, küresel ısınmaya bağlı iklim değişiklikleri, suyun yeryüzündeki dağılımı ve kullanım şekli, su ile ilgili ciddi sorunların ortaya çıkmasına yol açmaktadır." Fahrettin Açıkgöz, kuraklığın gazete manşetlerinde geniş yer alıp özellikle dikkatleri çekmesine karşılık, gittikçe fazlalaşan su tüketiminin uzun vadede yarattığı sorunların gözden kaçtığını da belirtti. Açıkgöz, şöyle devam etti: "Su kıtlığının işaretlerini her yerde görmek mümkündür. Yeraltı sularının seviyeleri düşmekte, Göller küçülmekte, sulak alanlar yok olmaktadır. Mühendisler nehir yataklarından başka havzalara tünellerle su aktarmak gibi hem çevreye zarar verecek hem de fevkalade pahalı çözümler önermektedir. Su sıkıntısı çeken şehirlerde, aynı kısıtlı su kaynağını paylaşmak zorunda kalan şehirlilerle, çiftçiler arasındaki rekabet gittikçe fazlalaşmaktadır. Su uğruna savaş olasılığı gittikçe daha fazla yüksek sesle dile getirilmektedir." Türkiye'nin, kişi başına ortalama 1500 metreküp su tüketimi ile su azlığı yaşayan bir ülke olduğunu anlatan Açıkgöz, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)'nun 2030 yılında ülke nüfusunun 100 milyon olacağını öngördüğünü, mevcut kaynakların tamamının bozulmadan korunduğu var sayılsa bile 2030 yılı için kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının bin metreküp civarında olacağının söylenebileceğini kaydetti. Açıkgöz, kuraklık sıkıntısı çekmemek için, tarım arazilerinin sulanmasında en geç 2 yıl içerisinde basınçlı sulamaya geçilmesi salma sulamanın yasaklanmasının, doğal dengeyi bozmadan gölet ve baraj yapımları hızlandırılarak taban suyunun daha fazla beslenmesinin, ülke genelinde konutlarda ve iş yerlerinde tasarruf tedbirleri uygulanmasının zorunlu hale gelmesi gerektiğine işaret etti.
<< Önceki Haber Artan dünya nüfusu ve iklim değişikliği su sorununu... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER