Hatip Dicle'nin Milletvekilliğinin Düşürülmesi

Hatip Dicle'nin Milletvekilliğinin Düşürülmesi

TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin olarak, ''Bu kişi bir yıldan fazla ceza aldığı için verilen karar yasal ve doğru bir karar. Ama geniş anlamda hukuki midir, değil midir? bu tartışılabilir. Bu da önümüzdeki dönem içinde TBMM çalışmaya başladıktan sonra tartışılır'' dedi. Yakut, Erciyes Kayak Merkezi düzenlenen ''Kayserililer Brunch''ında bir gazetecinin, ''BDP'liler dün yaptıkları açıklamada, Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin düşürülmesini hırsızlık olarak yorumladı. Bunu çalanı da AK Parti olarak lanse etti ve AK Partililer bundan sonra sokağa çıkmasınlar dediler. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna, ''Gülerek değerlendiriyorum'' karşılığını verdi. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararının doğru olduğunu savunan Yakut, ''YSK bu kararı Anayasa'ya, hem de Milletvekili Seçim Yasası'na dayanarak veriyor. Bu kişi bir yıldan fazla ceza aldığı için verilen karar yasal ve doğru bir karar. Ama geniş anlamda hukuki midir, değil midir? Bu tartışılabilir. Bu da önümüzdeki dönem içinde TBMM çalışmaya başladıktan sonra tartışılır'' diye konuştu. Yakut, 12 Eylül 2010'da yapılan referandumda yürürlüğe giren Anayasa değişikliğini anımsatarak, şöyle devam etti: ''Anayasa'nın 148. maddesi bireysel başvuru hakkını düzenliyor. Temel hak ve hürriyetler ile özgürlükleri kurumlar tarafından kısıtlanan şahıslar Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi dahilindeki konularla ilgili bireysel başvuru yapabilirler. Bu düzenlemeyi biz yaptık. Bizim haricimizde o gün parlamentoda bulunan hiçbir siyasi parti de buna katılmadı. Bugün bu konudan çok şikayetçi olan parti de katılmadı. Bugün mağdur olduğunu iddia eden 3 partinin de hiç biri meydanda yoktu ve tamamen bu işlerin karşısındaydılar. Şimdi yılların birikimi ve geçmişten bu tarafa gelen yanlışlık var. Biz sadece bugün ki bu olayla ilgili söylemiyoruz. 2001 yılında partimizi kurduğumuzda 2002 seçimlerine girerken bir partinin genel başkanı seçimlere sokulmadı. O günden bu tarafa söylüyoruz. Yine YSK geçmişte aynı parti ve 3-4 kişiyle ilgili verdiği kararla bir yanlış yaptı. Önce milletvekilliği adaylıklarını, memnu haklarını getirmedikleri için kabul etmedi. Aslında YSK bir şeyi atladı; biz 2002 seçimlerinden sonra ilk iş olarak bunu kaldırdık. Devletin bu işte görevli kurumunun bundan haberi yoktu ve yanlış karar verdi. Ama bu işin mağduru olan insanlar iktidarı suçladılar. Bu konularla ilgili AK Parti'ye kimsenin söyleyecek sözü yok. 21. yüzyılda bunların olması gerekir mi, gerekmez mi? Buyurun hep beraber tartışalım. Biz buna açığız. Her türlü düzenlemeyi yapalım. Her türlü düzenlemenin yapılması için tartışılsın ama Mecliste grubu bulunan partililer Anayasa değişikliği geldiğinde karşı çıkacaklar, temel hak ve hürriyetlerin genişletilmesine karşı çıkacaklar, bireysel başvuru hakkına karşı çıkacaklar. Bugün kendilerine sıra geldiğinde Anayasa'dan ve yasal düzenlemelerden mağdur oldukları zaman karşı tarafı suçlayacaklar. Suçlamakla bir yere varamazlar. Yeni Meclisle birlikte yeni Anayasa ile birlikte tüm bunların üstesinden geliriz.'' -AK PARTİ GRUP BAŞKANVEKİLİ ELİTAŞ- AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş ise terör suçlamasıyla yargılanan birisinin milletvekilliğinin önünün açılmasının kimlere doğru uzandığını medyanın, sivil toplum örgütlerinin ve demokratik kuruluşların çok iyi bilmesi gerektiğini söyledi. Elitaş, bir gazetecinin ''Mustafa Balbay 2008 yılında AK Parti'ye açılan kapatma davası için 'Anayasa Mahkemesinin verdiği karar milletin iradesidir, buna saygı duyulması gerekir' demişti. Şimdi YSK'ya gönderdiği mektupta 'Milletin iradesine karşı çıkıyorsunuz. Beni milletvekili seçtiler ama tahliye etmiyorsunuz' diye serzenişte bulundu. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz'' diye sorması üzerine de şöyle konuştu: ''Basın mensuplarının fikirlerini her fırsatta özgürce ifade etmelerini savunan birisiyim. Vatandaşların, siyasetçilerin her konuyu aklına ne gelirse gelsin, toplumun kabul etmeyeceği uç noktalardaki sivri konularda dahi konuşabilme imkanının, fırsatının verilmesi gerekir. Ama tek şartla, demokrasiyi durdurmak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yıkmak veya parlamentoya başka bir güçle ara verdirmek, durdurmak için gayret gösterenleri müstesna tutmak gerekir. Türkiye'yi bölmek için gayret gösterenleri, darbeler genlerine işleyenleri, darbe çağrışımı hissettiren veya darbecilere 'hadi daha ne duruyorsunuz' diye çağrıda bulunan birisini müstesna tutmak gerekir. Çünkü, söz hakkının sadece demokrasiyi engelleyici konularda olmaması gerekir. Varsa herkesin bunu telin etmesi gerekir.'' (ORC-TEV-MAH)26.06.2011 14:02:41
<< Önceki Haber Hatip Dicle'nin Milletvekilliğinin Düşürülmesi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER