Ortadoğu’da yol haritası çöktü

Türkiye’nin Filistin Özel Temsilcisi Vehbi Dinçerler, Ortadoğu'da son saldırıların ardından 'yol haritası' çözümünün çöktüğünü söylüyor.

Ortadoğu’da yol haritası çöktü

Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas'ın nisanda Türkiye'ye gerçekleştirdiği ziyaretinde en önemli gündemi 'ambargo' nedeniyle sıkıntılı günler geçiren ülkesine yapılacak yardımlardı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmesinde söz dönüp dolaşıp aynî ve nakdî yardımlara geldi. Abbas'ın dilinin ucuna gelen ama söylemediği bir şeyler vardı. Heyetin sessizliğini bir soru bozdu: "Gazze'de gıda durumunuz nasıl? Un, buğday stokları ne durumda?" Abbas gözlerini etrafında dolaştırdıktan sonra cevap verdi: "Gazze'nin günlük un ihtiyacı 450 ton. Bizim 9 günlük stokumuz kaldı." O güne kadar bölgeye tonlarca buğday ve hububat göndermeyi düşünen Türkiye, sohbetten sonra hükümet kararıyla yardım çeşidini una çevirdi: "Elektrikler kesilebilir, ya da kriz olursa değirmenler çalışmayabilir. Peyderpey 10 bin ton un gönderilsin." Kısa sürede kararname yayınlandı. Toprak Mahsulleri Ofisi'nin alım yapması, Kızılay'ın hibe yardımı Filistin'e ulaştırması kararlaştırıldı. İki ay önce konuşulan ve Filistin'e gönderilecek 10 bin ton unun ilk partisi olan 630 ton un 35 TIR ile geçen hafta yola çıktı. İsrail'in iki hafta önce Gazze saldırısıyla başlayan Ortadoğu'daki gerilim Lübnan üstüne yoğunlaşsa da ülkelerinde rehin konumundaki Filistinliler sıkıntının büyüğünü çekiyor. Dünyanın en büyük yardım konvoyunu bölgeye gönderen Türkiye sadece son üç yılda 15 milyon dolara yakın aynî yardım yaptı. Başbakan Erdoğan'ın 'Filistin Türkiye Özel Temsilcisi' eski bakanlarımızdan Filistin Ekonomik Sosyal İşler Koordinatörü Vehbi Dinçerler, yardımların süreceğini söylüyor. Dinçerler, gıdanın yanı sıra sağlık ve ilaç yardımları, aydınlatma ve jeneratör temininin öncelikli hale geldiğini belirtiyor. -İsrail'in saldırıları sonrasında Ortadoğu'daki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Siyasî olarak söylenebilecek çok şey var. Ancak başbakanlığın görevlendirdiği biri olarak konuyu belli çerçevede şöyle değerlendirebilirim. BM Güvenlik Konseyi'nin son kararları İsrail'i işgalci güç olarak görüyor. Ama aynı zamanda Hizbullah'ı, adı anılmasa da Hamas'ı şiddet ve terörün kaynağı olarak gösteriyor. ABD Başkanı George Bush'un "side by side-two state solution" diye tanımladığı yan yana iki bağımsız devlet formülü tahakkuk etmemiştir. ABD, Rusya, AB ve BM'nin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu, İsrail'in kabul ettiği 'yol haritası' çözümü saldırılardan sonra ölmüştür. Harita ölmüştür, artık uygulanamaz. -Yol haritası yoksa artık ne olacak? Türkiye çözüm için ne yapabilir? Yeni bir yol haritası çizilecek. Başka bir haritaya ihtiyaç varsa, çıkış yolu bulmak için bu çözüm aranacaksa bir an önce aranmalı. Peki, bunu kim yapacak? Dünyada bu devletlerin sağladığı mutabakatın daha büyüğü var mı? Yok. Kurumsal güç BM desteğini ortaya koymuş? Şimdi bunun yerine kim konacak? Türkiye bu ne olacağı oluşturmak üzere gayret ediyor. Bölge ülkeleri içinde buna en yetkin olan devlet Türkiye. -Ancak Türkiye'nin çabaları aracılık olarak algılandı; hatta diplomatik tepkiler oldu. Türkiye gerçekten aracılık rolüne mi soyundu? Beynelmilel anlamda kullanılan aracılık rolü değil yapılan. Biz kolaylaştırıcı diyoruz. Her iki ülkeyi de halkları da tanıyoruz. Ve her iki taraf için çözüme giden yolu açmak istiyoruz. Yeni bir yol haritası için ABD'nin başı çekmesi lazım. ABD'deki son başkanlık seçimlerinden önce üst düzey devlet temsilcilerinin katıldığı bir yemekte Amerikalı üst düzey bir yetkiliye şunu dediğimi hatırlıyorum: "Başkan Bush bu seçimleri kazanacak, öyle görüyorum. Umarım Bush'un ajandasının ilk maddesi Filistin-İsrail meselesinin çözümü olur. ABD yönetimi ve Bush iktidarı bu sorunu çözemezse; bölge zor ve geri dönülmez bir çözümsüzlüğe itilir." -Dediğiniz çıktı mı yani? Barış önündeki tüm yollar tıkandı mı şimdi? Şu anda çözüm çökmüş durumda. Çözecek güç ve güç birliği de yok. ABD'nin çözüm için harekete geçmesinden başka çare yok. Bölge ülkelerinin, mağdur olan bütün ülkelerin gayretleri ABD'nin yeni bir çözüm geliştirmesi için hareket etmesi üzerine kurulu. -Türkiye bu anlamda üstüne düşenleri yapabiliyor mu? Evet yapıyor. Kızılay'ın konvoyunu gönderirken de konuştum. Yine belirteyim. Benim de içinde bulunduğum hükümetler dâhil, bugüne kadar gelmiş geçmiş hükümetler içinde Ortadoğu meselesine en çok katkı ve yerinde desteği bu hükümet yapmıştır. Türkiye'nin Filistin ve Ortadoğu'yu ateş çemberi içinden çıkarıp, huzur ve barış içinde yaşatma katkılarını önemsiyorum. İnsanî yardım yönünden, siyaset yönünden en basiretli ve ileriye dönük öngörülü adımlar atılıyor şimdi. -Türkiye'nin Erez sanayi bölgesi, serbest ticaret anlaşması gibi attığı adımlar var. Bunlar ne olacak? Erez sanayi bölgesi projesi çok büyük bir proje. ABD, AB, Japonya bile projeyi ilgiyle karşıladı. Hepsinin dikkatini çeken can alıcı bir proje. Son yaşanan kriz nedeniyle Erez, duraksadı ama vazgeçilmedi. Türkiye Filistin ile serbest ticaret anlaşması imzaladı. Filistin'in dünya ekonomisiyle, uluslararası toplumla entegrasyonuna yönelik önemli bir adım bu. Yatırım ve dış ticaret yönünden umutlu gelişmeler bekliyorduk. Orada yatırım yapacak Türk sanayiciler gümrüksüz mal girişi yapabilecekti. Bölgedeki çimento darlığını görüp, burada üretim yapmak istediğini söyleyen işadamlarımız bile çıktı. Son yaşananlar bu süreci de biraz tehir ettireceğe benziyor. -Bölgeden hangi yardımlar talep ediliyor? En çok ihtiyaç duyulan şeyler ne? Bölgeden bize ulaşan yardım çağrılarından açlık ve susuzlukla ilgili olanlar öne çıkıyor. Bu nedenle hızlı şekilde un yardımı hayata geçirildi. Gıda yardımları sürecek. Tıbbî yardım, yani sağlık ve ilaç yardımları, jeneratör ve yakıt yardımları da önemli. Örneğin Gazze günün sadece 4 saatinde elektrik alabiliyor. Oraya yardım gönderecekler elektrik jeneratörü ihtiyacını gözetmeli. Bölgenin bu eksikleri tamamlanmalı. Gıdanın yanında büyük miktarda jeneratör ve yakıt ihtiyacı var. -Nakdî yardımlar bölgeye ulaşabiliyor mu? Şu anda hesaplar bloke edilmiş durumda. Ancak BM ve ABD'nin izin verdiği Filistin Ekonomi Müsteşarlığı hesapları ile Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın hesabına para gönderilebiliyor. Nakdî yardımların Filistin'e ulaşması ve bölgeden sipariş verilmesi önemli. Aştod Limanı üstünden de aynî yardımlar ulaştırılabiliyor. Hayırsever kurumlar, Filistin ve İsrail sefaretiyle görüşüp paraları da gönderebilirler. Orada alışverişin yapılıp harcanması daha önemli. Parayla gidip sipariş verseler. Aştod Limanı'na Mersin'den haftada birkaç kez gemi kalkıyor. Bu güzergâh ile aynî yardımlar daha ucuza ulaşabilir. -İsrail tarafı insanî yardım, hibeler konusunda güçlük çıkarıyor mu? İsrail Türkiye için özel bir zorluk çıkartmıyor. Ama güvenlik kavramları ve anlayışları çok katılaşmış. İnsan, para ve mal geçişinde en katı güvenlik kriterleri uygulanıyor. -Ama İsrail bazı mallardan gümrük alıyor, hatta yardım malzemelerinden bile diye duyuyoruz… Doğru. AB'den de gelse hibe olarak girecek mallardan gümrük alınıyor. İsrailli gümrük komisyoncularına da bir para ödeniyor. İthalat kuralları daha önce Filistin yönetimi ve İsrail'in imzaladığı Paris Anlaşması'na göre yürütülüyor. Ancak İsrail tarafı bu gümrüğü Filistin yönetimi adına aldığını söylüyor. Son dönemde toplanan gümrükler bloke edildi biliyorsunuz. Filistin bağımsız bir ülke olsaydı gümrük alınmazdı. HERKES FİLİSTİN’E YARDIM İÇİN KOLLARI SIVADI Filistin'deki son yardım çağrılarının ardından Kızılay, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Ankara Ticaret Odası, Kimse Yok mu Derneği, İnsani Yardım Vakfı (İHH) ilk harekete geçen sivil toplum kuruluşları oldu. Aynî ve nakdî yardımları birlikte toplayan kuruluşlar bölgeye ulaşma konusunda güçlükler çekiyor. Kimse Yok mu Derneği, Kızılay'ın yaptığı gibi un yardımı yapacak. 2 bin ton un göndermek için kolları sıvayan dernek, 500 bin doların üstündeki aynî yardımı bölgeye gıda yardımı olarak ulaştırmak istiyor. Türkiye son üç yılda devlet olarak Filistin'e çok ciddi yardımlar ulaştırdı. Filistin polisinin üniformaları ve ayakkabılarını da içine alan 3 milyon dolarlık yardım, iki yıl önce yapılan 1,5 milyon dolarlık gıda yardımı ile Filistinli girişimcilere proje başına ödenen 2 milyon dolarlık para yardımı bunlardan bir kısmı. 10 bin tonluk son un ve gıda yardımı da 4 milyon doları geçecek. Sağlık ve jeneratör yardımı konusunda da girişimler hızlandı. Türkiye'den karayoluyla yapılacak yardımlarda en büyük problem nakliyecilerin bölgeye girmek istememesi. Yardımlar Filistin Yardımları Yürütme Komitesi Ofisi, Filistin Kızılayı Başkanı Abdülhakim Elkudsi, Filistin ve İsrail Ankara Büyükelçilikleri'nce organize ediliyor. Filistin'de gözler ABD'nin söz verdiği 20 milyon dolarlık akaryakıt yardımında. Okul ve hastaneler için hem jeneratör hem akaryakıt yardımları büyük önem taşıyor. AKSİYON
<< Önceki Haber Ortadoğu’da yol haritası çöktü Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER