Bunun hesabını kim verecek ?

Bu soruları sormak terörün ekmeğine yağ sürmek falan değil... Asıl terörün ekmeğine yağ sürmek... Abdullah Abdulkadiroğlu "perde arkasını" yazdı.

Bunun hesabını kim verecek ?

EEE ŞİMDİ KİM HESAP VERECEK ? Ne kadar tuhaf bir ülkeyiz. Ne kadar tuhaf düşünmeye sevk edilmeye çalışılıyoruz. Son aylarda artan terör saldırılarına Hakkari'de verdiğimiz 10 şehit eklendi. Amaç belli. Türkiye'yi kaos ortamına sürüklemeye, ülkede bir istikrarsızlık ortamı oluşturmaya çalışmak. Tamam; bunu artık hepimiz biliyoruz. Buna karşı koyanlar, ülkenin kaosa sürüklenmemesi için direnenler de bunu biliyor, ülkede yönetim zafiyeti var, olağanüstü hal ilan edilsin diyenler de bunu çok iyi biliyor. Türkiye belki de Cumhuriyet tarihinden bu yana çok önemli değişim süreçlerinden birini yaşıyor. Önümüzde bir anayasa değişikliği referandumu var. Bu anayasa değişikliği bazı çevrelerin uykusunu kaçırıyor. Bir ülkede her şey çürüyebilir. Her şey kendini salabilir, her şey kokuşabilir. Ama yargı çürür, kokuşur, güvensiz hale gelirse o ülkede hiçbir şeyin tadı kalmaz. İşte Türkiye bu noktada. Yüksek yargının mahkemelere darbe yaptığı, onları işlevsiz hale getirdiği, onların baktığı davaların gidişatını beğenmediğinde el koyduğu bir ülkede hiçbir şeyin tadı kalmaz. Öyle bir ülkede hiçbir şeye güvenemezsiniz. Öyle bir ülkede başınıza ne zaman ne geleceğinin garantisi olmaz. Bir ülkede yüksek yargı suç işlediği iddia edilen kişileri, mahkemelerin elinden alıp salıvermeye başladıysa o ülkede bazı şeylerin köklü bir şekilde değişmesinin zamanı gelmiş de geçiyordur. İşte Türkiye; o zamanı gelmiş de geçen değişikliği gerçekleştirmek üzere 12 Eylül'de referandum sandığına gitmeye hazırlanıyor. Bütün kavga bu. Türkiye'deki büyük demokratik değişimden rahatsız olan güçler devrede. Bu güçler içerde ve dışarıda Türkiye'yi bir kaos ortamına doğru çekmeye çalışıyor. Amaçları; Türkiye'yi dışarıdan içeriye doğru hapsetmek, içeride de pimini çekip yok etmek. Bunun için her yol mubah. İçeride ve dışarıda Türkiye'yi zora sokacak, ülkeyi yönetenleri köşeye sıkıştıracak, istikrarsızlık ortamı oluşturacak her plan devrede. Bunun içinde terör de var, diplomatik krizler de var, uluslar arası alanda yalnızlaştırma da var. Bunun içinde dışarıdan baskı da var, içeriden başkaldırı da var. Oyun şu; Dışarıda ve içeride vatandaşlarını koruyamayan ve onların can güvenliğini sağlayamayan bir yönetim algısı oluşturmak. Amaç ülkedeki herkesin böyle düşünmesini sağlamaya çalışmak. Türkiye üzerinde oynanan oyun büyük. Bu ülkede yıllardır hakimiyet sahibi olan güçler kendi egemenliklerini kaybetmemek için ülkenin içinden geçtiği kritik süreçlerde hep aynı oyunları sahneye koyuyor. Cumhurbaşkanını halkın seçmesi referandumu sürecinde de benzer terör saldırılarıyla karşılaştık. Türkiye sandığa gittiği gün 12 tane şehit verdi. Şehir merkezlerinde bombalar patladı, insanlarımız katledildi. Bugün de bundan farklı değil. Evet; bu acılar ülkede bir kaos ortamı oluşmasına asla yol açmamalı. Fakat kaos çıkmasın diye bu millet sessizce yeni şehitlerin gelmesini mi bekleyecek ? Bu kabul edilebilir bir şey değil. Milletin bu oyunları görüyor olması, bu oyunların sonuçlarına katlanıp boynunu bükeceği, çaresizce sıranın kendi evine ateş düşmesini bekleyeceği anlamına mı gelecek ? Böyle düşünen varsa yanılır. Gerek bu ülkenin ordusunu yönetenler gerekse iktidarı elinde bulunduranlar, bütün şehit haberlerinden sonra “terörle mücadelenin kararlılıkla devam edeceğini” açıklayıp duruyorlar. Bu kararlılık acaba şehit vermeye devam etmede bir kararlılık mı ? Terörle mücadelede kararlılık devam etsin. Buna kimsenin itirazı yok. Ama bu kararlılık askerlerimiz şehit olmadan devam etsin. TSK'nın yöneticileri saldırıdan bir gün önce “terör saldırıları artabilir” diye açıklama yapınca sorumluluklarını yerine getirmiş mi oluyorlar ? Terör saldırıları artabilirse bunun önlemini kim alacak ? İşte bu yüzden çok tuhaf bir ülkeyiz. İşte bu yüzden tuhaf düşünmeye sevk edilmeye çalışılıyoruz. Başbakan Genelkurmay başkanına başsağlığı telgrafı çekince şehit analarının yüreğindeki ateş mi sönüyor ? Koordinatlarına kadar verilen ve bunların gazetelerde yazdığı, televizyon haberlerinde söylendiği yerlere teröristler baskın yapıp askerlerimizi şehit ediyorsa bunun hesabını kim verecek ? Evet; Türkiye üzerinde bir oyun oynanıyor, kabul. Bu oyun bitene kadar biz ne yapalım ? Niçin şehirlerde eylem hazırlığındaki teröristler sıkı takip sonucu yakalanıyor da şehrin merkezindeki askeri birliklerimize ellerini kollarını sallaya sallaya saldırabiliyor bu alçaklar ? Bu soruları sormak terörün ekmeğine yağ sürmek falan değil. Asıl bu soruları sormayıp, bu işin sorumlularını harekete geçirmeyip, öylece olacakları beklemek terörün ekmeğine yağ sürmek. Asıl birbirimize başsağlığı telgrafları göndermekten başka bir şey yapmamak terörün ekmeğine yağ sürmek. Çünkü yeni şehitler geldikçe terör avucunu ovuşturuyor. Bu ülkenin hiçbir evladı terör örgütünün koskoca Türkiye Cumhuriyetine kafa tutmasını içine sindiremez. Tamam; sağduyulu olalım Gaza gelmeyelim. Şehit cenazelerinde provokasyona izin vermeyelim. Birlik bütünlüğümüzü bozacak hareketlerden kaçınalım. Hepimiz ülkemiz üzerindeki oyunu çok iyi idrak edelim. Ama birileri de artık bu şehitlerin hesabını sorsun. Birileri de artık bu şehitlerin hesabını versin. ABDULLAH ABDULKADİROĞLU - SAMANYOLUHABER [email protected]
<< Önceki Haber Bunun hesabını kim verecek ? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER