DİKKAT! Deli raporu alacaklar

Ergenekoncular “Akıllı olup herkesin kahrını çekeceğine, deli ol millet senin kahrını çeksin” deyip işin içinden sıyrılacaklar.

DİKKAT! Deli raporu alacaklar

Horoz, “ü-ü-ürü-üüü” diye öter biliriz değil mi? Öyle değilmiş! Misal; Fransa’da “coccorico”, Almanya’da “kikeriki”, İngiltere’de “cock-a-doole-do” diye ötermiş… Sebep? Yani, Dünyanın her yerinde aynı sesi çıkaran horozun sesi, hemen hemen her dilde niye farklı tarif ediliyor? Bu farklılık niye? Dilbilimciler bunu özetle; “Bir ses, sadece dıştan gerçek seda ile değil, aynı zamanda dinleyenin kavrayışındaki farklılıklarla algılanır” şeklinde izah ediyor… Özetle; horoz aynı sesi çıkarır ama dinleyen öğrendiği-öğretildiği-alıştığı şekilde algılarmış... Yani; normalmiş… Ancak, horoza “aynen benim öttüğüm gibi ötsün” diye solfej dersi vermeye kalkışınca… Ya da, haremindeki tavuklarla gül gibi geçinip giden horozdan, yumurta vermediği için şikâyet edilince durum değişiyor… O zaman konu başka bir mecraya taşınıyor! Bu güzergâha geçenlere de uzmanlar, “ruh sağlığı bozulmuş”, vatandaş da, “yemiş” veya “sıyırmış” diyor ve bunların bin bir türlü çeşitte ve kılıkta gezdiğine inanıyor. Her ne denirse densin, pek muteber olmayan bu ‘statünün, pek çok kez bilerek, isteyerek tercih edildiği de yine vatandaşın malumu? “Akıllı olup herkesin kahrını çekeceğine, deli ol millet senin kahrını çeksin” deyip işi şakayla karışık deliliğe vuranları bir tarafa bırakırsak; Gerekçe de sağlam; ya hapislerde çürümemek, ya emir-komuta zincirinden uzak durmak, ya da malulen emeklilik, servet-miras-senet gibi para işleri… Üstelik, bu statüye geçişi tescil ettirip ‘raporlu’ mevkide gidebilmek için yüksek torpillerin devreye sokulduğu, ciddi maddi külfetlerin altına girildiği dikkate alındığında işin önemi daha iyi ortaya çıkıyor. Çünkü; başka çıkış yolu kalmamıştır… Bu aşamaya geçilince, uzman heyetin tescili anlamına gelen ‘raporlu’ duruma geçebilmek için “yemiş’ ya da ‘sıyırmış’ gösterilen kişinin eylemlerindeki tuhaflıklar büyük önem taşıyor... Misal; Ankara’da birlikte yaşadığı profesör annesinin boğazını keserek öldüren üniversiteli öğrenci kız Başak’ın durumu… Suç sabit, maktul, fail, deliller ortada. Tek çıkış yolu var; ‘rapor.’ Yani kızın ‘normal olmadığı’ kanıtlanırsa yırtabilir… Profesör babasının gayreti de o yönde... Takdir, bilim ve hukuk adamlarında… * * * Ergenekoncular için de benzer bir durum söz konusu... İddianamede ne var; Bombalar, silahlar, suikastlar, cinayetler, yazılar, telefon konuşmaları, eylemler, fotoğraflar, olay anından görüntüler, para transferleri… Tanıklar, yapanlar, itiraflar, sanıklar… Onlar savunmalarını yaptıktan sonra kararı şüphesiz ki mahkeme verecek. Yani; biz ister beraat, ister müebbet diyelim boş, takdir yüce adaletin. Lakin yüce adalet “suç sabit, failler şunlar” deyip verilecek cezayı hesaplamaya başlarsa ne olacak? Tek çıkış yolu kalıyor; “yemiş” veya “sıyırmış” statüsüne tescili geçiş… Yani; R A P O R. Ancak heyetten alınanın geçerli olduğu bir rapor… O takdirde Avukatlar öncelikle ve ivedilikle müvekkillerin yaptığı tuhaflıkları sıralayacak. Tahmin ederim sıralayacakları tuhaflıklardan bazıları şöyle olacak; -- 3 – 5 serseri ile “ölmek var, öldürülmek var, öldürmek var” diye, üstelik de kameralar önünde ant içen biri, alayı, gerektiğinde taburu ve orduyu yönetme ehliyeti almış bir albay, hem de kurmay albayın aklı yerinde alabilir mi? -- Gerektiğinde ölme, öldürme eğitimini almış, aynı zamanda bu eğitimi vermiş bir binbaşının, aranmakta iken saklandığı bir evde, eline bıçağı alıp göğsünü çizip kanatarak intihara teşebbüs ettiğine inandırmaya çalışması akıl alacak bir şey mi? -- Suikasttan suçüstü yakalandığında “Nasıl olsa yakında darbe olacak” diye nara atan, bir sonraki duruşmada da “Abdullah Gül’e, Erdoğan’a söyleyin şeriatı getirsin” şeklinde bağıran bir Avukatın, ruh sağlığının yerinde olduğundan söz edilebilir mi? -- Evinde, üzerinde parmak izlerinin bulunduğu 27 el bombasını, “Çöplükte buldum, üzerine basan olmasın diye eve koydum” şeklinde açıklayan emekli bir subayın ruh sağlığının yerinde olduğuna inanılır mı? -- Normal bir insan, adı susurluk çamuruna tamamen saplanmış bir emekli generalin peşine takılıp da gider mi? --10 bin kalpak alıp, dağıtıp gösteri yaptırarak darbe planlarını uygulamaya geçirmeye çalışmak akıllı insanların yapacağı iş mi? --İMKB’deki hisselerin yüzde 70’inin yabancıların elinde olduğu, 15 binden fazla yabancı şirketin bulunduğu, milli geliri 10 bin dolara yaklaşmış, Dünyanın 17’inci, Avrupa’nın 7’inci büyük ekonomisi olmuş, dış ticaret hacmi 300 milyara giren, bir yılda 27 milyon turist çekmeyi hedefleyen, tarihi boyunca komşuları ile en iyi ilişkiler içine girmiş bir ülkede darbe planları yapmak akıllı insanlara özgü bir şey mi? Yine tahmin ederim ki; avukatlar buna benzer sayısız örnek verdikten sonra sözü şöyle bağlayacaklar; “Yukarda dile getirdiğimiz tüm bu nedenlerden dolayı müvekkillerimizin akli dengesinin yerinde olup-olmadığının tespiti için tam teşekküllü bir ruh hastalıkları ve tedavi merkezine sevkini talep ederiz” YEMEZLER! DERYA SERT/AKTİFHABER
<< Önceki Haber DİKKAT! Deli raporu alacaklar Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER