Demirel yangına körükle gitti

Ekonomik krizi değerlendiren Demirel’e göre ‘Krizden fırsat çıkaracağız’ sözleri sadece teselliymiş.

Demirel yangına körükle gitti

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ekonomik krizi değerlendirdi. “Krizden fırsat yaratacağız” sözlerinin “teselli” olduğunu söyleyen Demirel, “Krizi fırsata çeviren hiçbir ülke yoktur” dedi. Demirel, siyasetteki değişimden, CHP’nin çarşaf çıkışına kadar AKŞAM’ın sorularını yanıtladı. Demirel şunları söyledi: PANİĞİN ÇARESİ GÜVENDİR İnsanlar kazançlarını kaybetmek istemiyor. Güven gelene kadar paniği aşmak kolay olmuyor. Adam Smith’in teorisinde, piyasa ekonomisinde kriz var. Ekonomiyi özel kişiler işletsin diyorsanız, özel sektör dehasından faydalanacaksınız. O insanlar işini doğru yapmıyorsa batacaktır. Batmazlarsa iyi idareyi bulamazsınız. Kriz zorlayıcıdır. ŞU ANDA GİZLİ BİR EL YOK 1929’da dönemin Cumhurbaşkanı H.C Hoover ‘Ekonomi kendi kendini düzeltir’ dedi, karışmadı. Şimdi piyasa ekonomisi taraftarları, ‘devlet müdahale ediyor ama doğru değil’ diyorlar. Smith, ‘Bozulursa gizli bir el düzeltir’ diyor. Şuan o gizli el yok. Müdahale gerekiyordu yaptılar. DEPRESYONDAN İKİ ÖNCESİ Daralma yaşanıyor, resesyondan biraz öncesi. Üçüncüsü depresyon, o işte batmadır. Daralmada üretim daralıyor ve işçi çıkarma oluyor. İşten çıkarma kadar vahim bir olay yok. Çalışanın işini kaybetmesi büyük felaket. 2002-2008 arasındaki 6 sene dünyanın en parlak ekonomik dönemidir. Buna rağmen krize gidiyorsunuz. ABD öksürürse burada zatürre oluyorsunuz. ATILACAK ADIMLAR NELER? Çinliler, Japonlar diyor ki, “Her kriz bir fırsatla gelir.” Yani krizi fırsata çevireceksiniz. Bu bir miktar teselli gibi. Krizi fırsata çevirmiş ülke yok. Kendi kendinizi aldatmayın. Ancak moralinizi yüksek tutuyorsunuz krizi fırsata çevireceğiz diye. Buradaki fırsat geçmişten tecrübe kazanmaktır. Karlı çıkıyorsanız zaten şikayetçi olmamak lazım. MENDERES’İ DE ÖZAL’I DA BENİ DE HALK ÇIKARTTI RAHMETLİ Adnan Menderes’i ortaya çıkaran yine halkın kendisidir. Bizi, Turgut Bey’i ortaya çıkaran halkın kendisidir. 12 Eylül 1980 sabahı Turgut Bey müsteşarımdı. 3 sene sonra Başbakandı. Ben 27 Mayıs sabahı İspanya’da DSİ Genel Müdürü olarak kongredeydim. Hadiseler adamını çıkarır. Dağınıklık mı görüyorsunuz? Dağınıklık şikayeti çareye gidişin emaresidir KRİZ SİZİ BULMUŞ 2002’de Türkiye’nin dış borcu 218 milyar dolar. 2008’de 436 milyar dolar. İkiye katlanmış. Efendim ‘Bize tesir etmez’ derken bakıyorsunuz büyük mağazalar kapanıyor, fabrikalar işçi çıkarıyor. Sizi bulmuş bir yerde kriz. Çünkü borcunuz yüksek. Henüz bankalar ‘aldığınız kredileri ödeyin’ demedi. Daha büyük sıkıntı endişesiyle tedbir arıyorlar DÜŞÜK KUR YÜKSEK FAİZ, SIKINTI BUDUR Daha önce söyledim: Türkiye’nin ekonomi politikası yüksek faiz, düşük kur, yüksek ödemeler dengesi açığı. “Şartlar değişir sıkıntıya gireriz” dedik. İşte odur hadise. Düşük kuru, yüksek faizi, yüksek açığı eleştirenler haklı çıkmıştır. NE ZAMAN DÜZELİR? 2009 sonuna doğru düzelme başlar diyorlar. Aslında ilmi bir olay olmadığı için ekonomi formülünü bulmuş değil. Bugünden yarına yapılacak çok şey yok. Klasik tedbirler var, her ülke onu yaptı. Bizimkiler de aldı. Kriz zamanı herkesin işi zorlaşıyor. Hiçbir işim olmadığı halde benimki de zor. Bana gelip ‘Ne zaman biter’ diye soruyorlar. ‘Bitmez’ desem felaket tellallığı yapıyoruz. ‘Biter’ desem mümkün değil. Partiler hesabını yapar halk yine bildiğini okur CHP çarşaf, MHP Alevi, AKP Güneydoğu söylemini değiştirdi... Partilerin kendilerine göre bir hesapları vardır, eleştirecek değilim ama halk bildiğini okur. Baykal’ın ‘çarşaf açılımından’ sonuç bekliyor musunuz? Bir bildiği vardır bu işi yaparken. Yine de söylüyorum: Halk bir kanaate erişir ve bildiğini yapar. Toplum değişiyor mu, sosyolojik dönüşüm mü yaşıyoruz? Toplum Cumhuriyet’in başından beri değişiyor. Halkın bugünkü bilgi ortamında çağdaşlaşması kaçınılmaz. MUHAFAZARLIK VE ÇAĞDAŞLIK TERS DEĞİL Çağdaşla muhafazakarı buluşturan bir parti mi eksik? Muhafazakârlıkla çağdaşlık birbirine ters düşen şeyler değildir. Sıkıntılarımız vardı Türkiye’de. Kavramları birbirine karıştırdık. Cumhuriyet, demokrasi, laiklik, İslam ve modernite birbirine ters düşmez. Muhafazakârlığı dindarlık manasında anlıyorsanız hiç kimseye dini vecibelerinizden vazgeçin diyen yok. Ama din ve devlet ayrılmıştır. Din devlete talip olmamalıdır, devlet de dine. Hurafe muhafazakârlık değil. Onun için ne ibadet etmek çağdaşlığa aykırıdır, ne çağdaşlık ibadete aykırıdır. AP’nin kapısında “Milliyetçi, muhafazakâr ve ıslahatçı” yazardı. Birisini birisinden ayırmak yanlıştır. Kılık kıyafeti önemseriz. Onun için Türkiye’nin devrim kanunlarında vardır. Merkez sağda yeni ve güçlü bir parti görüyor musunuz? Sosyal hadiselerin çözümünde, çözüm kendi içindedir. Hadiseler kötüleşmeye doğru değil daima iyileşmeye doğru gider. Bunalım olur, şu, bu olur ama işin içinden netice çıkar. Yani ‘Deniz bitti’ yoktur. Halk diyor ki ‘Alternatif yok.’ Halk, “Ne yapalım. Kötü ama katlanalım” demez. Bu halkın sağduyusuna aykırıdır. O zaman halk ‘Bu olmasın da kim olursa olsun’a gelir ve çaresini kendisi bulur. DENİZ GÜÇER-AKŞAM
<< Önceki Haber Demirel yangına körükle gitti Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER