'Dışarıdan bakınca hiç de öyle görünmüyor'

Önemli bir soru olarak karşımızda: Son operasyonlar ve sonrasında yaşananlar dışardan bakınca acaba nasıl görünüyor?

'Dışarıdan bakınca hiç de öyle görünmüyor'

Radikal gazetesi yazarı Murat Yetkin, son yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarıyla ilgili sürecin dışarıdan nasıl göründüğümüzü yazdı. Yetkin'e göre Dünya, sürece 'dış mihrak, iç kavga' gibi söylemlerle değil, üzeri örtülmeye çalışılan bir dizi yolsuzluk olarak bakıyor ve uluslararası finans çevreleri tarafından bu durum kaygıyla izleniyor. 

İşte Yetkin'in yazısı

Dışarıdan bakınca hiç öyle görünmüyor

Kimse kusura bakmasın, dışarıdan Türkiye'ye bakanların gördüğü bir iç-kavga değil, yolsuzluk soruşturmasını örtme çabasıdır.
Dışarıdan bakınca ne görünmüyor biliyor musunuz?
Anlatacağım. Ama önce ‘dışarıdan’ derken neyi kastettiğimi söyleyeyim. Birincisi, ABD, Avrupa, Uzak Asya ve İslam âleminde öyle herkesin derdi Türkiye ve onun hükümeti filan değil. Herkesin kendisine göre derdi, siyaseti, çıkarı var.

İkincisi, Türkiye’nin en büyük stratejik değeri, hâkim olduğu coğrafyadır. Başta boğazlardır, İskenderun Körfezi-Kıbrıs hattında Doğu Akdeniz’dir. İncirlik ve şimdi Malatya NATO radarı budur.

Üçüncüsü, Türkiye son on küsur yılda önemli miktarda yatırım çekti. Bunda en büyük rol, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ekonomik politikasını
2001’de Kemal Derviş’in belirlediği çizgide -son birkaç aya dek- sürdüren Ali Babacan’a emanet etmiş olmasındadır.

Dolayısıyla biz ‘dışarısı’ derken ABD’den Rusya’ya, İngiltere’den, Almanya’dan Japonya’ya, Katar’a dek Türkiye’nin siyasi ve ekonomik geleceğine yatırım yapmış, gidişattan şu ya da bu yönde çıkarı bulunan siyasi ve ekonomik karar alıcıları kastediyoruz. Yani Türkiye ile stratejik (savunma, enerji, ulaştırma, diplomasi) ilişki içine girmiş hükümetlerin liderleri ve Türkiye masaları, büyük sanayi ve maliye kuruluşlarının Türkiye ve bölgesi yöneticileri. O karar alıcıların, alacakları kararı etkileyen danışmanlarını, araştırmacılarını ve medyayı da sayabiliriz.

Bunların sayısı çok fazla değildir. Belki yüzlerle, en fazla bir-iki binle ifade edilebilir. Bu dünyada “Siz kaç kişisiniz, biz kaç kişiyiz” sorusu zamanında papanın kaç tümeni olduğunu soran Sovyet lideri Stalin’in sorusu kadar anlamsız kalır. Özgül ağırlık ve çarpma etkisi kavramları gerçekten vardır ve siyasette de geçerlidir. 

İşte bu ‘dışarısı’, Türkiye’de son dönemlerde olup bitene baktığında, hem hükümetin kamuoyuna göstermek istediği gibi hem de hükümete muhalif bazı kesimlerin heyecanla benimsediği gibi bir ‘İç kavga’ görmüyorlar. Yakın zamana dek Erdoğan’a en açık desteği vermiş olan Fethullah Gülen ve Hizmet Hareketi’nin şimdi ‘düşman’ görünüyor olması, ancak Türk medyasında geniş yer bulduğu için oraların da medyasına yansıyan bir yan unsur olarak ilgilendiriyor bu gerçek ‘dışarısını’.

Yani dışarısı, Türkiye’de işbaşındaki dindar hükümetin bir zamanki müttefiki bir başka dindar grubun şimdiki vefasızlığını ve onların bir nevi iç kavgasını görmüyor. Zaten bu görüntü, dikkatleri dağıtıp oyundakileri etkisiz bırakmak için ortaya atılan bir biber gazı bombasına benziyor. Yakında, gazın etki alanı içinde olanlar sadece gazın kestiği nefes, yaşarttığı göz, bulandırdığı görüntüyle uğraşırken, uzakta, gazın etki alanı dışında olanlar, ‘dışarıdakiler’ asıl sorunu görmeye devam ediyor.

Peki dışarıdan bakınca ne mi görünüyor?

Dışarıdan bakınca görünen, benzeri bir durumda her ülkede görünendir. 17 Aralık operasyonuyla açığa çıkan yolsuzluk soruşturması, mesela Ukrayna’da, Brezilya’da, Fransa’da, Kore’de olsa bizim de göreceğimizdir. Dışarıdan bakınca görünen;, hükümetin ucu kendisine gelme ihtimali olan bir yolsuzluk soruşturmasını, yargıya ve polise baskı uygulayarak durdurma, en azından sınırlama çabası içinde olduğudur.

Dolayısıyla başta Erdoğan olmak üzere hükümet üyelerinin “Maksat başka” ya da “Arkasında dış mihrak var” tepkileri, belki AK Parti tabanında yankı bulmakta ama dış siyaset ve ekonomi karar alıcılarını ciddiyetle etkilememektedir. Türkiye’ye hep olumlu bakmış Japon kredi değerlendirme kuruluşu JCR yetkililerinin “Yolsuzluk soruşturmasını yargıya müdahale ile etkilemenin Türk ekonomisine olumsuz etkisi yolsuzluğun kendisinden büyük olur” yorumu bunu en iyi şekilde anlatıyor.

Üstelik biraz ideolojik tabanı güçlendirmek, biraz kamuoyu dikkatini yolsuzluk soruşturmasından başka yere çekmek için atılan caydırma-yıldırma adımları işi zorlaştırıyor. Dışarıdan bakanlar, Erdoğan’ın on yılda oluşturmaya çalıştığı muhafazakâr-demokrat görüntü yerine, Gezi protestolarından bu yana yaygınlaşan, iktidara bağımlı, demokrasilerdeki güçler ayrımına tahammülsüz tipik bir Şark yöneticisi görmeye başladılar.

Kimse kusura bakmasın, ‘dışarıdan’ görülen tablo budur ve tablo bu oldukça Türkiye’nin işi giderek zorlaşmaktadır.
<< Önceki Haber 'Dışarıdan bakınca hiç de öyle görünmüyor' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER