Dolar veriyorum, TL yok mu diyorlar!

Türkiye'nin bölgesinde etkinliğinin giderek arttığını görmek gerçekten mutlu ediyor insanı. Buna sevinmemin milliyetçi duygularımın kabarması ile alakası yok.Nuh Gönültaş Türkiye'nin dışarıdan nasıl göründüğünü yazdı. İşte o yazı...

Dolar veriyorum, TL yok mu diyorlar!

Önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin bölgesinde en etkin devlet olacağı, hatta orta düzey bir süper güç olacağı konusundaki öngörümün işaretlerini alıyor olmamın sevinci mi acaba? Biraz nefsani bir şey belki, ama ülkemin bütün insanlarının hayat düzeylerini, morallerini, yüzyılların ezikliğinin üzerimizden silinip gitmesini görmek de mutluluk kaynağı. Milli gelirimiz sürekli artıyor. Bu yıl sonuna kadar 6 bin dolar olması bekleniyor. GSM için hükümet hedefi 1 Trilyon Dolar olarak belirlemiş durumda. Türk Lirası da giderek sağlam bir biçimde değer kazanmaya, alım gücünü artırmaya devam ediyor. Bunlarla neden mutlu olmayayım ki, neden sevinmeyeyim ki... Seviniyoruz ama sadece kendi adımıza değil, ülkemiz, milletimiz, bütün vatandaşlarımız adına... Suriye'de bir Uluslar arası ilişkiler Profesörü bir dostum Arapça öğrenebilmek için bulunuyor. Zaman zaman onunla konuşuyorum. Anlattıkları öyle hoşuma gidiyor ki, anlatamam. En çok da Suriyeli esnafın Dolar yerine Türk Lirası talep etmesi mutlu ediyor insanı. Dostum diyor "Dolar veriyorum", "TL yok mu diyorlar" diyor. Ayrıca Araplar arasında Türkçe öğrenenlerin sayısının giderek arttığını duymak da ayrı bir gurur vesilesi. Çok milliyetçi bir yaklaşım olarak almayın ama, bir hayalim var. Bilmiyorum yaşarken gerçekleştirebilir miyim? Türkiye'ye Türkçe öğrenmeye gelmiş, ya da Türk üniversitelerinden birinde okuyan bir Amerikalıya, bir İsrailliye ya da bir Avrupalıya veya bir başka yabancıyı evimin bir odasında misafir etmek, tabii ki ücreti mukabilinde, ve mağrur İngilizler gibi o kişi ile Türkçe konuşurken biraz ketum davranmak istiyorum. Bu içimde bir ukdedir. Umarım gerçekleşir. Ben yaşarken gerçekleşmese de benden sonra bu mutlaka gerçekleşecek zaten. Bundan adım gibi eminim. Hayalden gerçeğe dönelim. Irak'ı biliyorsunuz. Orada Türk malları kapış kapış. Türk müteahhitler ülkeyi yeni baştan inşa ediyor. Türk markalarının önemli bir kısmı çok değerli mallar listesinde. Arçelik, Vestel kapış kapış... Hatta bögeden gelen bir arkadaşım, "Bu mallar ülkede karaborsa. İhracat dışında kaçak yollardan ülkeye bu malları sokanlar ve bundan çok büyük kâr elde edenler var" diyor. Başta Azerbaycan olmak üzere Orta Asya Türki Cumhuriyetlerdeki gelişmeler, Gürcistan ile ilişkiler hepimizin malumu. Peki Ermenistan ne durumda? Konuyu Fransız Ajansı AFP'nin bir röportajından aldığımız bölümlerle anlatalım: "Gürcistan'da paravan şirketler aracılığıyla el değiştiren beyaz eşya ve elektronik cihazları Erivanlılar kapışıyor. İki ülke arasındaki tarihi ve diplomatik gerginliklere rağmen Ermenistan'a akın akın Türk malları gidiyor. Ermenistan karayollarında son süratle giden Türk malı eşya yüklü kamyonlar, Ermenilerin mal satın alma arzusunun tarihsel bir husumetten daha önemli olduğunu gösteriyor. AFP'nin konuştuğu Suren adlı 32 yaşındaki Erivanlı, kısa süre önce Türk malı bir çamaşır makinesi almış, "Benim için önemli olan malların kalitesi ve fiyatıdır, nereden geldiği değil" diye konuşuyor... Türk sınırına sadece 25 kilometre mesafede bulunan Erivan, kamyonlar için pek uzun yol değil. Ancak, Türkiye'nin Ermenistan'a ambargo uygulaması ve sınırları kapatması yüzünden, bunun yerine daha uzun ve dolambaçlı bir yolu takip ederek, beyaz eşya, inşaat malzemesi gibi malları Gürcistan üzerinden taşıyorlar. Mallar Gürcistan'da resmen el değiştiriyor. Gürcü aracılar ya da Türk ihracatçılar tarafından kurulan paravan şirketler bu malları Ermenistan'a ulaştırıyor. Türk malı taşıyan kamyon ve tırlar Gürcistan - Ermenistan sınırında bazen bir kilometreden uzun kuyruklar oluşturuyor." Buraya bir not daha ilave edelim. Ermenistan'da Türk mallarının satışı geçen yıla göre de yüzde 40 arttı. Burada hükümete bir tavsiye, Azerbaycan'ın gönlünü yaparak Ermenistan'a olan ambargoyu kaldırıp sınırları açmanın da zamanı geldi sanırım. Bütün bunları görüp de ülkem adına sevinmemem mümkün değil. İsterseniz milliyetçilik, isterseniz ırkçılık deyin, önemli değil. Bu tür gelişmeler beni müthiş mutlu ediyor. Ne karımla yaptığım tartışma, ne patronun attığı fırça, ne ülkemdeki laiklik tartışmaları beni bu gelişmelere sevinmekten alıkoyamıyor. Biz, Türkiye'nin büyüyüp gelişmesine, Dünya çapında bir güç olmasına doğru gidişe sevinirken bazıları da Fas'ın AK Partisi'nin önceki gün yapılan seçimlerde başarılı olamamasına seviniyorlar! NUH GÖNÜLTAŞ/BUGÜN
<< Önceki Haber Dolar veriyorum, TL yok mu diyorlar! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER