Sırlarıyla öldü

Saddam Hüseyin'in sonu 13 Aralık 2003 tarihinde Tikrit civarında yakalandığında belliydi:

Sırlarıyla öldü

Belli bir hukuki süreçten sonra idam edilecekti; savaş sonrası Irak şartları göz önüne alındığında başka bir son onun için asla söz konusu değildi. Öyle de oldu; milletlerarası hukuk norm ve usullerine hiç uymayan, kamuya kapalı, savunma hakkının ihlal edildiği, bir tür intikam kokan ve aceleye getirildiği aşikâr bir süreç sonrasında dün sabaha karşı asılarak idam edildi. Saddam öldü; ama sırlarıyla öldü. Oysa milletlerarası camianın gerçekleri öğrenmeyi isteyen kesimleri ve bizler Irak'ı neredeyse çeyrek asır demir yumrukla ve acımasızca yöneten bu adamın yönetimi ve milletlerarası ilişkilerle ilgili sırlarının ya yargı sürecinde ortaya çıkacağını ya da kendisinin bunları dünyaya duyuracağını umut ediyorduk. Bu ne yazık ki olmadı; Saddam hiçbir önemli sırrı açıklamadan ya da açıklayamadan bu dünyayı terk etti. Sırlarını muhtemelen açıklayamadı; açılmasına izin verilmedi; ya da açıkladıysa bile yargı süreci kamuya kapalı olduğu için haberimiz olmadı ve anlaşılan bundan sonra da olmayacak. Ben kendi hesabıma mesela Saddam Hüseyin'in İran'a 1979 yılında hangi sebeplerle savaş açtığını hâlâ merak ederim. Saddam bu savaşı kendi kararıyla mı açtı, yoksa teşvik mi edildi? Edildiyse kimler, hangi devletler etti? Amerika mı, Avrupa mı, Arap dünyası mı, başkaları mı, mesela. Bu savaşta hangi devletler Irak'a, hangi şekilde yardım ettiler, desteklediler? İran'a ve sonra Kürtlere karşı kullanılan zehirli gazları kimler Saddam'a verdiler acaba? Savaş sebebi olan kitle imha silahları konusunda Saddam ne biliyordu, bu silahları nereden ve kimlerden elde etmişti, Saddam bu silahlardan ne zaman vazgeçmişti? Gelelim, Saddam'ın 2 Ağustos 1990 günü Kuveyt'i işgaline; yine soralım, Saddam Kuveyt'i niçin işgal etti? Bu işgal için kendisine Amerika tarafından 'yeşil ışık' yakıldı mı, zamanın Amerika'nın Bağdat Büyükelçisi Bayan April Glaspie, Saddam'ın Kuveyt'i işgal edeceğini kendisine ima etmesine rağmen niye sessiz kaldı, niye Saddam'a 'Olmaz, yapamazsın.' demedi? Yeri gelmişken Glaspie'nin bu olay hakkında hiç konuşmadığını ve diplomatik servisten ayrılmak zorunda bırakıldığını da burada hatırlatalım. Bu sorulara mesela Irak'ın milletlerarası ambargo yıllarında uygulanan 'gıda karşılığı petrol' anlaşması sırasında anlaşmayı gizlice ihlal edip birtakım ülke ve şirketlerle işbirliği halinde dağıttığı rüşvetleri, yabancı bankalara aktardığı paraları da ekleyelim. Irak eski başbakanlarından İyad Allavi'nin iki yıl kadar önce yaptığı açıklamaya göre, Saddam iktidarı sırasında 40 milyar dolara el koymuş ve bu parayı İsviçre, Japonya, Almanya ve diğer ülkelerdeki gizli hesaplara, hayali şirketlerin hesaplarına aktarmıştı. Aynı Allavi ayrıca Saddam'ın sorgusu sırasında önemli ünlü şahsiyetler, politikacılar ve başkalarıyla kendisi ve rejimi arasındaki gizli ilişkiler hakkında bilgi verdiğini de söylemiş ve para verdiği yabancı ülkelerin adlarını ve yabancı şahsiyetlerin kimliklerini ifşa edebileceği için yargılanmasının kamuya açık olmayacağını da açıklamıştı. Allavi bu açıklamalarını 2004 yılının son günlerinde, iki önemli Arap gazetesine yapmıştı. Saddam'ın yargılanması Allavi'nin iki yıl kadar önce işaret ettiği şekilde yapıldı; yargılama kapalı kapılar ardında yapıldı ve böyle sona erdi. Saddam Hüseyin, bu kapalı yargılamada neler söyledi, neleri açıkladı, hangi ülkelerin isimlerini, hangi önemli ve ünlü şahsiyetlerin kimliklerini telaffuz etti, bilmiyoruz; dar bir çevrenin dışında hiç kimse de bilmiyor ve muhtemelen bu sırlar asla da bilinmeyecekler, açıklanmayacaklar. Saddam sırlarıyla öldü, sırlarıyla birlikte infaz edildi... Fikret Ertan - Zaman
<< Önceki Haber Sırlarıyla öldü Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER