Türkiye'yi ayağa kaldıran kumpas planında hayrete düşüren ifade

Zaman Gazetesi Yazarı Bülent Korucu, Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in soru önergesiyle deşifre olan ‘Hizmet’i bitirme planı’yla ilgili çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

Türkiye'yi ayağa kaldıran kumpas planında hayrete düşüren ifade

"Allah aşkını bir hukuk belgesinde şöyle bir cümle olabilir mi?" diyen Korucu,  “Bu ekonomik gücün eyleme geçmesi halinde hükümeti yıkabilecek ve anayasayı ortadan kaldırabilecek silahlı grupları ve organizasyonları desteklemeye yeterli olup olmadığının belirlenmesi.Savcı zahmet etmesin her yıl hazırlanan ‘En zengin 500’ listesini önüne alsın, hepsine soruşturma açsın. Cümledeki tanıma uyan yüzlerce insan, onlarca kurum ve sivil toplum örgütü çıkar. “Cemaat mensuplarının gelir getiren her türlü ticari faaliyetinin araştırılıp belirlenmesi.” SSCB’de mi yaşıyoruz, özel mülkiyet yasaklandı da haberimiz mi olmadı?" ifadelerini kulandı. İşte Korucu'nun bugunkü yazısı...

Bir hukukçu yazmış olamaz


Ankara Başsavcılığı’nda kurulan Anayasal Düzene Karşı Suçlar Bürosu’nun çafçaflı bir ismi var.

Hizmet Camiasını yok etmeye matuf soruşturmalar için kurulduğu öne sürülmüştü. Yalanlanmadığı gibi bugüne kadarki icraatları iddiayı doğruluyor. Hükümetin kontrolündeki medyanın ‘öldürücü darbe geliyor’ konulu onlarca haberinden sonra savcı Serdar Coşkun’un nihayet bir talimatname yazdığı anlaşıldı. Savcının başta emniyet olmak üzere bütün kurumlara gönderdiği yazı tam bir ‘torba’. AK Parti Hükümeti’nin torba kanun çıkarma alışkanlığı yargıya da mı sirayet ediyor acaba? Eğitim hayatı sırasındaki usulsüzlüklerden, terörün finansmanı ihtimaline; oradan market zincirlerinin ekonomik durumuna varıncaya kadar ne ararsan var. Artık her mahallede gördüğümüz ‘1 milyoncu’ dükkanlar gibi maşallah…

Sivil toplum hareketinin ‘darbe’ suçunu araştırması gereken büronun ilgi alanına girmesinin tuhaflığı bir yana; Balyozcuların davul zurna eşliğinde salıverildiği dönem denk gelmesi de trajikomik. “İstanbul’a çökmek ve tepelemek” konuşmalarını inkâr etmeyen, hangi belediye başkanı ve imam hatip lisesi müdürünün hangi birlik tarafından alınacağına varıncaya kadar ayrıntıları planlayan insanlardan bahsediyoruz. “Hilmi Özkök’ün topu tüfeği mi var? Darbeyi ben engelledim” diye beyanat veren Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman tanık olarak dinlenmeliydi, elbette. Neyse konumuz Balyoz değil.

Savcı Coşkun’un kaleme aldığı metin uçsuz bucaksız talepleri içerdiği için torbanın ötesinde bir çuval. Fethullah Gülen’le alakası olduğu ‘düşünülen’ bütün özel ve tüzel kişileri kapsıyor. Bunların işlemesi ‘muhtemel’ suçların araştırılmasını istiyor. Suç ve ihtimal, sonsuz sayıda ‘olasılık’ hesabı üretebileceğiniz mümbit alan. Üniversite giriş sınavı için soru olarak kullanacaksanız eyvallah da, hukukun ihtimalle ne işi olur! Allah aşkını bir hukuk belgesinde şöyle bir cümle olabilir mi? “Bu ekonomik gücün eyleme geçmesi halinde hükümeti yıkabilecek ve anayasayı ortadan kaldırabilecek silahlı grupları ve organizasyonları desteklemeye yeterli olup olmadığının belirlenmesi.” Savcı zahmet etmesin her yıl hazırlanan ‘En zengin 500’ listesini önüne alsın, hepsine soruşturma açsın. Cümledeki tanıma uyan yüzlerce insan, onlarca kurum ve sivil toplum örgütü çıkar. “Cemaat mensuplarının gelir getiren her türlü ticari faaliyetinin araştırılıp belirlenmesi.” SSCB’de mi yaşıyoruz, özel mülkiyet yasaklandı da haberimiz mi olmadı? Suç niteliğinde olmayan bir fiilin takip emrini vermek tam tanımına uygun ‘fişleme’ suçudur. Balyoz ses kayıtlarında itiraf edilen ‘çay ocaklarından peruk satıcılarına’ varan fişlemelerden hiçbir farkı yoktur. O gün fişlemeyi yapanların bir kısmı görevli kolluk kuvvetiydi. Hukuksuz emre itaatin cezasını gördüler.

Savcı Coşkun’un metninden devam edelim: “Üniversite eğitimi, doktora, yüksek lisans türü devlet tarafından veya bireysel olarak ve bu yapı ile ilişkili olabileceği düşünülen kişilerin yurt içi ve dışındaki eğitim aşamalarında gerçekleştirmesi muhtemel usulsüzlüklerin araştırılması.” Önümdeki metnin bir hukukçu tarafından yazıldığı konusunda ciddi ciddi şüphe ediyorum. Olabilecek, düşünülen, muhtemel gibi kelimeleri bir yana bırakıyorum. Yahu siz YÖK müsünüz yoksa Milli Eğitim Bakanlığı mı? Eğitim hayatındaki usulsüzlüğün anayasal suçla ne alakası var? Diyelim ki x şahsının üniversite ikinci sınıfta istatistik dersinden kopya ile geçtiğini öğrendiniz! Cebir ve matematiği kullanarak hükümeti yıkmaya teşebbüsten dava mı açacaksınız?

Bugünler geçer ama mahcubiyetler ve insanın peşini bırakmayan dosyalar baki kalır.
<< Önceki Haber Türkiye'yi ayağa kaldıran kumpas planında hayrete düşüren... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER