İHA'lar uçamadı, Kobralar vuramadı!

Hürriyet Gazetesi yazarı Hüseyin Yayman, Beytüşşebap saldırısını anı anına köşesine taşıdı...

İHA'lar uçamadı, Kobralar vuramadı!

Beytüşşebap'ta ne oldu? Saldırı duyumunu önceden alan güvenlik güçleri tedbirini alıp beklemeye başladı. PKK ise yeni bir saldırı için uygun zamanı… Yani İHA'ların görüntü alamayacağı, kobraların uçamayacağı meteorolojik koşulları… Sarıyayla'da, Reşadiye'de olduğu gibi… Beytüşşebap'ta da dün gece şiddetli sağanak vardı… Çatışmalar devam ederken bardaktan boşanırcasına yağmur yağdı. Saldırı için İHA'ların ve helikopterlerin çalışamayacağı zamanı bekledi. Kato dağında toplanan yaklaşık yüz kişilik grup saatler 22'yi gösterdiğinde saldırıya geçti. İHA'lar uçamadı, Kobralar vuramadı! Saldırıyı planlayanlar böyle bir havada Beytüşşebap'a yardım gelmeyeceğini ve takibin yapılamayacağını biliyordu. Nitekim planladıkları gibi de oldu… Saat 23'ü gösterdiğinde kobralar ilçeye ulaştı. Fakat havanın uygun olmaması nedeniyle bazı hedefleri bombalayıp geri döndüler. Önceki birçok saldırıda olduğu gibi ilçe kaderiyle başbaşa kaldı. Sıcak çatışma saatlerce sürdü… Önce şehrin elektrik trafosu hedef alındı ve elektirikler kesildi… Bu arada panik yaratmak için doçkalarla kamu binalarına uzaktan ateş açıldı. Askerler saldırıyı püskürtmeye çalışırken, başka bir grup şehre sızmaya çalıştı… Hedef Kaymakamlık binasıydı… Plana göre ilçe merkezi ele geçirilecek, Kaymakamlık binasına PKK bayrağı çekilecekti. Şehrin meydanında özel harekatçılarla PKK'lılar arasında göğüs göğüse bir mücadele yaşandı. Yakından ateşlenen roketlerle isabet alan dış mevzilerde yangın çıktı. Tam bir can pazarı yaşandı ve on şehidin yedisi, bu üs bölgelerinde verildi. Çatışma neredeyse üç saat sürdü. Şemdinli'de, Çukurca'da sınandığı Beytüşşebap'ta da amaç ilçeyi ele geçirmekti. PKK ‘ben buradayım' mesajı verirken, bir anlamda güç gösterisi yapmak istedi. Kobralar uçamamasına rağmen güvenlik güçleri kendini savundu ve kuşatmaya izin vermedi. Güvenlik zaafı mı var? Son bir yıldır yaşananlara bakıldığında Beytüşşebap eylemi sürpriz değil… PKK geçen yıl 19 Ekim'de Çukurca merkeze saldırmış ve 24 asker hayatını kaybetmişti. Olayların seyrine bakıldığında; Beytüşşebap'ta bir güvenlik zaafı yaşanmadı. Ölmeye gelmiş biri karşısında hangi güvenlik önlemi alınabilir ki? Örgüt hiçbir dönemde yapmadığı biçimde ölümüne saldırılar düzenliyor. Peki sorun nerede? Sorun ‘alan hakimiyeti' konseptine karşı ‘savunma' pozisyonunda durulmasından kaynaklanıyor. Dağdaki terör, şehre taşındı… Ankara bu saldırıları ‘şiddete karşı şiddet' tuzağı olarak okurken, PKK'nın asıl amacı Kürtlerin Başbakana verdiği desteği kesmek. Başbakan serinkanlılığını korumaya çalışırken, Kürtlerle-PKK'yı ayrıştırmak istiyor. Örgüt ise ‘devrimci operasyon' konseptiyle dağdaki terörü, şehre taşıyıp ve güç gösterisi yapıyor. Bir anlamda taraflar arasında adı konulmamış bir ‘güç ve denetim' mücadelesi var. Mevcut akıl tutulması devam ettiği sürece karlar düşene kadar saldırılar devam edecektir. Bu arada farkında mısınız? Kato dağında her yıl yapılan kuzu kırpma şenliğine bu yıl güvenlik gerekçesiyle izin verilmedi. Fakat şehrin basılması önlenemedi ve malesef on şehit verildi. Süreç daha da sertleşecek! Görünen o ki terörden sonra sırada ‘siyasetle mücadele' var. Ankara, saldırılarının arkasında örgütün Öcalan'ı muhatap kılma arayışı olduğunu düşünüyor ve bu talebi görmezden geliyor. Bunun yanında Suriye'de bir rejim değişikliği olmadan eylemlerin sonlanmayacağı biliniyor. PKK ise Silvan'da sonlandırdığı süreci kaldığı yerden devam ettirmek ve Öcalan'ı denkleme dahil etmek istiyor. Anadolu'nun dört bir köşesine giden tabutlarla ‘umut' tükeniyor.
<< Önceki Haber İHA'lar uçamadı, Kobralar vuramadı! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER