Karayılan ve Fehman Hüseyin suçlu sayılmıyor!

Bugün yazarı Gültekin Avcı'dan çok tartışılacak bir yazı..

Karayılan ve Fehman Hüseyin suçlu sayılmıyor!

- Vahim bir hata, CMK 109 ve devamında belirtilen adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasında "5 yıla kadar hapsi gerektiren suçlar" üst sınırından vazgeçilmesi oldu. - Bugün Murat Karayılan, Cemil Bayık, Fehman Hüseyin veya Duran Kalkan, haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı olmadığı için suçlu sayılmıyor. Masumiyet karinesi var ya. - Darbelerden ve terörden mağdur olanların hakları ne olacak hiç düşündünüz mü? Yargı yasamanın mesajını aldı mı? Evet, çok net bir şekilde aldı. Cumhuriyet savcılığından geldiğim için tabii olarak pek çok dönem arkadaşım var. Görüştüğüm hâkim ve savcılar, "Mahkemelere telkin ve tavsiyeyi bile yasaklayan Anayasa'nın 138. maddesini de kaldıralım adı belli olsun" diyorlar gülerek. "Türkiye'de yargıyı yargısal olarak ikaz edecek tek makam Yargıtay'dır" diyorlar. "Adil yargılamaya müdahaledir" diyorlar. "Bizler kanunu yorumlama acziyeti içinde miyiz" diyorlar. Ergenekon ve Balyoz'da tahliye taraftarı olan sol tandanslı birkaç hâkim dostum bile derin bir yadırgama içinde. "Tahliye kararı vermek üzere olsaydım, bu göndermeden sonra baskı altında kaldı demesinler diye tutuklamaya devam ederdim" diyorlar. Gerçekten de yargıya siyasi müdahalelerin çoğu zaman negatif efekti vardır. Müdahale olmasa belki serbest kalacak bir sanık, siyasinin müdahalesiyle çoğu zaman bir süre daha tutuklu kalır. Siyasal şaibe altında kalmama adına hâkimlerin sıklıkla gösterdikleri bir reflekstir bu. Anlamlıdır da. Hâkimin hassasiyeti Bir keresinde savcı olarak "tahliyesi gerekir" mütalaası serdettiğim bir sanığı, mahkemenin ısrarla tutuklamaya devam etmesi çok şaşırtmıştı beni. Çünkü soruşturmayı yapan ve tutuklamaya sevk eden de bendim. Dahası hâkim bey devrimci sol bir retrospektife sahipti. Dürüst ve mert bir adamdı. Tutuklama tedbirine sol bir kronikle sıcak bakmazdı. Duruşmadan sonra anlattı ki; meğer işgüzar belediye başkanı tutuklu sanığın hamiliğine soyunmuş. Duruşmadan 2 gün önce sanık yakınlarına "Ben hâkimle görüşeceğim" diyerek hâkim beyi ziyaret edip telkin ve ricada bulunmuş. Hâkim bey de sanığı bu celse serbest bırakacakken, "Belediye başkanının görüşmesi sonuç verdi denmesin" diye, benim tahliye talebimi de reddederek tutukluluk halinin devamına karar vermiş. Adam 2 ay önce tahliye olacakken, 2 ay daha tutuklu kaldı. Hâkim bey bu takdirinde haklıydı. Bu minvalde milletvekillerinin duruşmalarda anlamsız gövde gösterileri yapması mahkemeyi her daim olumsuz etkilemiştir. Yargı, Bekir Bozdağ ve Cemil Çiçek'in adli kontrol tavsiyelerine nasıl tepki verecek göreceğiz. Kimler toplumun arasına gönderiliyor? 3. yargı paketi o kadar çok yönlü ki, bir yazıda mütalaa edebilmek mümkün değil. Vahim bir hata, CMK 109 ve devamında belirtilen adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasında "5 yıla kadar hapsi gerektiren suçlar" üst sınırından vazgeçilmesi oldu. Böylelikle ırza geçme, adam öldürme, işkence, terör, darbe dâhil akla gelen her tür suç tipinde tutuklama yerine adli kontrolle tahliyenin yolu açılmış oldu. Tüm paketler ve reformlar suç işlediği gözle görülse bile sanıklar için. Masumlardan daha masum suçlular zamanındayız. Bugün Murat Karayılan, Cemil Bayık, Fehman Hüseyin veya Duran Kalkan, haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı olmadığı için suçlu sayılmıyor. Masumiyet karinesi var ya. "Ama onlar terör örgütü yöneticisi, marjinal bir örnek veriyorsunuz" mavallarını geçin. Var mı haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı? Yok. O zaman masumiyet karinesi geçerli. İdam yerine ağırlaştırılmış müebbetle tutuklanan ve yargılanan kişileri tedricen özgürleştiriyoruz. Sanıklar lehine çıkan her yargı paketiyle masum insanların özgürlüklerinden ve istikballerinden sarfı nazar ediyoruz. Toplumda adalet ve güvenlik duygusu gittikçe kayboluyor farkında mıyız? Darbelerden ve terörden mağdur olanların hakları ne olacak hiç düşündünüz mü? Yargı paketiyle hâkimlere bu yetki verildiğine göre, adam öldüreni, mafyayı, uyuşturucu baronlarını, tecavüzcüleri bazı hâkimler adli kontrolle tahliye ederse ne yapacağız? Sonu olmayan bu yetki, hâkimleri kayırmacılığa ve rüşvete teşvik edecektir. Toplumu da adaleti bizzat sağlama duygusuna. 3-5 tutuklu vekilin narına adalet duygusu tarumar olabilir. Ayrıca tutuklu vekiller serbest kalırsa, diğerleri haklı olarak "Bizim suçumuz vekil olmamak mı" diyecekler, eşitlik ilkesi gereği onlar da tahliye isteyecekler. Süreç böyle işlerse "Mevcut davalar korundu" mottosu da masal olacaktır. Kanunun idam yerine ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırdığı, kasten adam öldürmeden daha ağır bir suç saydığı darbe suçunda, adli kontrolle tahliye olursa, doğal olarak diğer adi suçlardan cezaevlerinde tutuklu kalmaması gerekir. Aksi hal imtiyazdır, ayrımcılıktır. Gültekin Avcı/Bugün
<< Önceki Haber Karayılan ve Fehman Hüseyin suçlu sayılmıyor! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER