Org. Özel: Savaş çıkaracak halimiz yok ama...

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya'ya konuştu.

Org. Özel: Savaş çıkaracak halimiz yok ama...

Küçükkaya, İstanbul'daki Kalender Orduevi'nde karşılaştığı Org. Özel ile sohbetini yazdı. İşte o gün kahvaltı masasında konuşulanlar... - Hasdal'ı ziyaret ettiğiniz haberlerini yalanladınız... 'Evet yalanladım. Doğru değildi. Teyit etmeden yazılanları yalanlarım. İletişim kanalları açık. Gazeteci yazmadan önce sorabilir.' Günün gündemi hükümetin üçüncü yargı paketiydi. Tahliyeler olacağına dair beklentilerdi. Bir şey söyleme ihtimali hiç yoktu ama sormadan geçilemezdi. Sordum. Komutan sustu. 'Siyasete giren hiçbir konuda konuşmam. Doğru değil' cümlesiyle tavrını koydu. Baktım, biraz yumuşatmam gerekiyor. Garantili bir konuya girmeyi düşündüm. 'Medyadan uzak duruyorsunuz' diyerek top attım. Değerlendirmesi şöyle oldu: 'Basına kapalıyım. Kimseyi kabul de etmiyorum. Ziyaret talepleri oldu reddettim. Bir ara yazılı yanıt veriyordum. O da suiistimal edildi. Yanlış yerlere çekildi. Karargah basına kapalı. Ben askerim, işimi yapıyorum. Siz de gazetecisiniz, kendi işinizi yapıyorsunuz. Herkes birbirine saygı duymalı, birbirinin işine saygı duymalı.' Geldik en hassas konulara... Önce Uludere meselesi. Tam terörle mücadeleyi konuşurken 'Bana kalırsa her şey yolunda gidiyordu. Ancak Uludere sıkıntı yarattı. Yeterli bilgilendirme yapılmadı gibi bir algı oluştu. Ama Başbakan size sahip çıktı' dedim ve Özel'e bakmaya başladım. Komutanın Uludere'yle ilgili sözleri şunlar: 'Askeri mücadelenin içinde maalesef bunlar da var. Herkesin başına gelebiliyor. Herkes şartları da düşünsün. İster miydik? Hızla tetkik edilir, raporu yazılır, ilgili makamlara bilgi verilir. Bunlar yapıldı.' Komutan daha fazla konuşmak istemedi. Zaten sohbetimiz boyunca en fazla tekrarladığı cümleler, 'Siyasi konularda konuşmayız' ve 'Sivil otoriteye gerekli bilgileri veririz' oldu. En önemli konuyu en sona bırakmıştım. Soracaktım, tek bir kelime bile yeterli olabilirdi. Şehitlerimizle başladım. 'Uçağımızın uluslararası sularda düşürüldüğü kesin mi?' diye sordum. 'Kesin' dedi. 'Elimizde radar görüntüleri var, fotoğraflar net olarak doğruluyor. Uçağımız uluslararası sularda düşürüldü.' Sonraki tarihi diyalog şöyle cereyan etti: - Bir uçağımız düşürüldü ve iki pilotumuz şehit edildi. Mütekabiliyet (karşılıklılık) nasıl sağlanacak? Savaş çıkaracak halimiz yok. (Burası çok önemliydi. Detaya ihtiyaç vardı.) - İyi ama sessiz mi kalacağız? Çok yakından takip ediyoruz. Her türlü imkan ve kabiliyetimiz mevcut. - Ne yapacağız? Büyük devletler ne yaparsa onu... Biz yapınca bütün dünyayla birlikte siz de görürsünüz. (Burada tebessüm etti.) - Esad, askerle iletişim konularının kapalı olduğunu söylüyor. Siyasi konulara girmem. - Bu siyasi mi? Siyasi konudur. Bir-iki deneme daha yaptım. Ama komutan tepkisiz kaldı. 'Siyasetin alanına girmeyelim' diyerek kahvaltısını yapmaya başladı. Gitme vakti gelmişti. Teşekkür ettim, izin istedim. Ayağa kalktım. Koluyla tuttu, son bir söz söylemek istiyordu. Aynen şunları söyledi: 'Siz söylediniz, evet zor bir dönemden geçiyoruz. Hassas bir dönem. Bak biz üçümüz 45 yıllık dostuz. Sınıf arkadaşıyız. Askeriz. Ömrümüz askerlikle geçti. İşimizi yapıyoruz. Herkes kendi işini yaparsa iyiye ulaşırız. Herhalde askerliği en iyi biz biliriz. Askerler bilir. Herkes de bizi anlasın. Milli menfaatler her şeyin üzerindedir. Suriye konusunda da böyle. Aykırı sesler görüyoruz, üzülüyoruz. Silahlı Kuvvetler'in açıklamalarına itibar edilmelidir. Biz siyasileri an be an bilgilendirdik. Bak bu ülke hepimizin. Önce ülkemiz gelir.' AKŞAM
<< Önceki Haber Org. Özel: Savaş çıkaracak halimiz yok ama... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER