Arınç'tan Bediüzzaman yorumu - Foto

4. Milletlerarası Bediüzzaman ve Risale-i Nur Sempozyumu'na katıldı, Said-i Nursi'yi anlattı.

Arınç'tan Bediüzzaman yorumu - Foto

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Milletin değer ve inançlarına karşı her zaman kulak tıkayan, milletin inançlarını hiçe sayan tek parti döneminin dayatmacı uzantıları, Said-i Nursi'nin şahsında milletin inancına savaş açmıştır. Yalan ve iftiralarla onun gerçek kişiliği perdelenmeye çalışılmış, halka bir düşman gibi gösterilmiştir'' dedi. Hayrat Vakfı tarafından Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 4. Milletlerarası Bediüzzaman ve Risale-i Nur Sempozyumu'na katılan Arınç, burada yaptığı konuşmada, Said Nursi'nin dualarının yalnızca kendi ülkesi için değil, tüm İslam alemi hatta tüm insanlığın kurtuluşu için olduğunu söyledi. Arınç, onun yüreğinde hep birlik, kardeşlik ve memleket sevdasıyla yanan bir ateşin yükseldiğini anlatarak, şunları söyledi: ''Ama bu memleket sevdası, birileri tarafından görmezden gelinmiş, savunduğu evrensel değerler yok sayılmış, yok edilmek istenmiştir. Dönemin iktidarı tarafından büyük bir karalama kampanyasına, fikirlerine karşı kara bir propagandaya tabi tutulmuştur. Milletin değer ve inançlarına karşı her zaman kulak tıkayan, milletin inançlarını hiçe sayan tek parti döneminin dayatmacı uzantıları, Said-i Nursi'nin şahsında milletin inancına savaş açmıştır. Yalan ve iftiralarla onun gerçek kişiliği perdelenmeye çalışılmış, halka bir düşman gibi gösterilmiştir.'' Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Bediüzzaman Hazretleri 'ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam' sözü ile yüreklerimizde küllenen özgürlük ateşini tutuşturan bir hürriyet savaşçısıdır. Yalnızca sevdikleri için değil, hasımlarının bile hakkına, hukukuna özen gösteren, bir adalet aşığıdır'' dedi. Hayrat Vakfı tarafından Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 4. Milletlerarası Bediüzzaman ve Risale-i Nur Sempozyumu'na katılan Arınç, burada yaptığı konuşmada, dördüncüsü bu yıl gerçekleştirilen sempozyuma 30 ülkeden çok değerli Bediüzzaman dostlarının, din alimlerinin teşrif ettiğini belirtti. Arınç, bu toplantının Bursa'da yapılıyor olmasından ayrıca büyük bir memnuniyet duyduklarını, bu yıl da verimli geçmesini Allah'tan dilediğini ifade etti. Bu yıl ki sempozyumun ana konusunun ''İslam'ın Erkanı'' başlığından ibaret olduğunu ve çok değerli bilim ve düşünce insanlarının, bu konuyu ayrıntılarıyla tartışacaklarını, analiz yapacaklarını anlatan Arınç, ''ömrünü yüce dinimize adamış, ondaki evrensel mesajı dünyaya taşımayı hayatının birinci gayesi edinmiş bir İslam Erkanı olan Said Nursi Hazretlerinin hayatını, eserlerini, düşüncelerini, esaslı bir şekilde incelememizi ve anlamamıza bu sempozyumun katkıda bulunacağına'' inandığını söyledi. Arınç, Said Nursi Hazretlerinin, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmaya yüz tuttuğu dönemlerde küçük bir Anadolu şehrinin küçük bir köyünde dünyaya geldiğini hatırlatarak, şunları kaydetti: ''Bundan yüz yıl önceki Anadolu'da ücra bir köy hayal ettiğinizde onun nasıl bir dünyaya gözünü açtığını hepiniz tahmin edebilirsiniz. Üç beş evden oluşan fakir ve yoksul ücra bir köy. Yokluk içinde başladığı dünya hayatı ömrünün sonuna kadar maddi açıdan mütevazi bir şekilde geçti. İşte onun büyüklüğü de bu zor şartlar altında gösterdiği direnç, sabır ve azim duygularının arasında saklıdır. Birçok insan için umudun bitip, sonun geldiği sanılan noktada o yeni bir doğuşa yeni bir var oluşa dönüştürmüştür. Bu, öylesine büyük bir inanç, öylesine büyük bir sevdadır ki, bu sevda küçük bir Anadolu köyünde başlayan bir hayatı, dünyanın düşünce hayatını aydınlatan bir medeniyet güneşine dönüştürmeyi başarmıştır. Bediüzzaman Hazretlerinin, Nurs köyünde toprağa ektiği, İstanbul'da yeşerttiği, hapislerde, sürgünlerde büyük bir çınara dönüştürmeyi başardığı iman ve düşünce dünyası, bugün bütün dünyanın coğrafyasına kök salmıştır.'' Anadolu'nun isimleri saymakla bitmeyecek kadar çok büyük ilim adamları, mürşitler, arifler yetiştirdiğini anlatan Arınç, bu alimler ve mürşitlerin Horasan'dan Rumeli'ye kadar ecdadın geçtiği bütün toprakları inanç ve değerlerle ilmek ilmek işleyerek bu topraklara bir ruh verdiklerini bildirdi. -''YÜREKLERİMİZDEKİ YANGINI ATEŞLEYEN İLAHİ BİR SEVDA GİBİDİR'' Arınç, bugün onlardan miras bu büyük medeniyetlerin üzerinde izzet ile yaşadıklarını, bundan dolayı hepsine karşı yüreklerde sonsuz bir şükran duygusu, dillerde duaların olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: ''Onlar manevi dünyamızda birer yıldız gibidirler. Hangisine yönümüzü çevirsek, hangisini kendimize rehber edinsek gideceğimiz istikamet, dosdoğru olacaktır. Ancak, bazılarının ziyası diğerlerine göre daha göz alıcıdır ya da bazılarının aksi gönlümüze bir başka şekilde düşmektedir. İşte Said Nursi Hazretleri de böyledir, daha ilk bakışta yüreklerimizdeki yangını ateşleyen ilahi bir sevda gibidir. Bir anda bir göz kayması gibi bizi bizden alıverir. Çünkü Bediüzzaman Hazretleri 'ekmezsiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam' sözü ile yüreklerimizde küllenen özgürlük ateşini tutuşturan bir hürriyet savaşçısıdır. Yalnızca sevdikleri için değil, hasımlarının bile hakkına, hukukuna özen gösteren, bir adalet aşığıdır. Kendisine eziyet eden, hukuk dışı uygulamalarla hayatını zindana çeviren, keyfi ve cebri bir istibdatla yaşamını dayanılmaz kılanlara beddua etmek bir yana, ıslahları için dua edecek kadar bir merhamet abidesidir. Sevdiklerine karşı yüreği cennet kesilen, inancına, milletine ve onun değerlerini yok etmek isteyenlere öfkelendiği zaman 'yaşasın zalimler için cehennem' diyebilen, gülmesini de gözyaşı dökmesini de hepimizden daha iyi bilen kadim bir sevda insanıdır.'' Said Nursi Hazretlerinin her şeyden önce bir ilim insanı, bir irfan erbabı olduğunu belirten Arınç, ilmiyle de irfanıyla da hedefinde insan olduğunu vurguladı. Arınç, Said Nursi Hazretlerinin insanın kurtuluşunun, hakikate ulaşmasının işaretlerini aradığını, insanlığın kurtuluşu için bu işaretleri şerh ettiğini, rehberlik etmeye çalıştığını kaydederek, şunları söyledi: ''Tanrısız, materyalist batılı düşüncelere karşı, Allah inancını savunmuş, insanlığın ancak 'bir Allah'a iman etmek ile huzur bulacağını' anlatmıştır. Her zaman bilime yakın durmuş, aklı kullanmanın önemine işaret etmiştir. Akıl sahibi olmayanların istikamet üzere olamayacağını, aklı kullanmadan insanlığın huzur ve kurtuluş reçetesinin hazırlanamayacağını bizlere göstermiştir. 'Bizler bürhana tabi oluyoruz. Akil ve fikir ve kalbimizle hakaik-ı imaniye giriyoruz' diyerek bilim, düşünce ve teknolojinin önemine vurgu yapmıştır.'' Said Nursi'nin kitaplar yazan, neşriyatlar yapan,fikirler üreten, insanlığa rehber olma iddiasında olan, ilim ve düşünce adamlarından çok farklı özelliklere sahip bir bilge kişi olduğunu ifade eden Arınç, onun iflah olmaz ve kabına sığmaz bir tarafının bulunduğunu, onun yüreğine, düşüncelerine ve bileğine pranga vurulamayacak bir ''özgürlük aşığı'' olduğunu vurguladı. -''HAŞERAT KABİLİNDEN HAYVANLARA BİLE ZULÜM ETMEDİ''- ''Ömrü boyunca insan bir tarafa, haşerat kabilinden hayvanlara bile zulüm etmedi, zalimi hiçbir zaman sevmedi, zulme ise asla ve asla boyun eğmedi'' diyen Arınç, şöyle devam etti: ''Haksızlığa rıza göstermedi. Bundan dolayı da bir ömrü sürekli sürgünler, tecritler, hapisler ve gözaltında işkenceler ve türlü zulümler ile geçti. O, bütün bir alemin kurtuluşu ve tüm insanlığın kardeşliğini hedefledi. Irkçılık illetini hiçbir zaman yanına yaklaştırmadı. İslam'ın evrensel kardeşlik mesajının tüm insanlık için huzur getireceğini vurguladı ve kendisini hep Kelime-i Tevhid'in bütün insanlığı altına alacak geniş ve güvenli şemsiyesinin altına koydu. Irkçılık ve kavmiyetçiliğin, dar ve karanlık dehlizlerine karşı insanlığı, inancımızın ve değerlerimizin uçsuz bucaksız evrensel kardeşlik iklimini işaret etmiştir. Irkçılığın, kin ve nefrete dayalı ilkel anlayışı yerine, birlik ve beraberlik duyguları ile her türlü tehdide, karanlığa, zulme karşı kardeş dayanışmasını, kardeşlerin kucaklaşmasını savunmuştur.'' Arınç, Said Nursi'nin ömrü boyunca Türk'ü Kürt'ten, Arap'ı Acem'den ayırt etmediğini, bundan dolayı etrafında Siirt'ten, Tillo'dan, Diyarbakır'dan, Urfa'dan daha fazla, Isparta'dan, Edirne'den, İstanbul'dan, Manisa'dan, Bursa'dan talebelerin toplandığını anlattı. Onun güçlü ve merhametli kollarının sevgi dolu yüreğinin bütün talebelerini, bütün insanları yalnızca insan oldukları için sarmaladığını, muhabbet duyduğunu ifade eden Arınç, dualarının yalnızca kendi ülkesi için değil, tüm İslam alemi hatta tüm insanlığın kurtuluşu için olduğuna değindi. -''HER TÜRLÜ KOMPLO ÇARESİZ KALMIŞTIR''- Arınç, Said Nursi'nin üzerine atılan çeşitli suçlarla susturulmak istendiğini dile getirerek, şunları söyledi: ''Ona aklın alamayacağı iftiralar atılmış, akıl dışı suçlar isnat edilerek susturulmak istenmiştir. Ancak yüreğindeki vatan ve millet sevgisi karşısında her türlü komplo çaresiz kalmıştır. Çünkü onun başta ülkesi olmak üzere tüm dünya insanlığı için söyleyeceği sözleri vardı. Onu susturmaya çalışanlar hakikati anlatan sözün gücüne hiçbir şeyin güç yetmeyeceğini hesap edememişlerdir. O yalnızca haktan, hukuktan, özgürlükten, inanç ve düşünce özgürlüğünden bahsediyor, herkesin inandığı gibi yaşamasını istiyordu. Kimsenin inancına ve düşüncesine pranga vurulamayacağını savunuyordu. Ülkenin de insanlığın da hür ve özgür ortamlarda büyüyeceğini düşünüyordu. Bugün, insan hak ve özgürlüklerini kendisine ilke edinmiş, katılımca, çoğulcu ve hakiki demokrasinin inşası için harekete geçmiş ülkemizde ve insanımızdaki özgürlük ve demokrasi sevdasında, Said Nursi Hazretlerinin mücadelesinin ve düşüncelerinin büyük katkıları olmuştur.'' Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Dün tek parti döneminin bağnaz ideolojisi tarafından susturulmaya çalışılan Said-i Nursi Hazretleri bugün bütün dünyada başlı başına bir fenomendir'' dedi. Arınç, Hayrat Vakfı tarafından Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen ''4. Milletlerarası Bediüzzaman ve Risale-i Nur Sempozyumu''nda yaptığı konuşmada, etnik, dini, siyasi ve kültürel açıdan çoğulcu bir demokratik yapının inşasında Said Nursi'nin özellikle meşrutiyet döneminde serdettiği düşüncelerin büyük katkı sağladığını söyledi. Ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen İslam'ın evrensel mesajını, zengin bir dil ile yeniden ifade eden Bediüzzaman'ın düşüncelerinin değerinin her geçen gün arttığını vurgulayan Arınç, ''Bu düşünceler insanlık için de değerli ve önemlidir. İslam'ın çatışmacı ve dışlayıcı değil, aksine birleyici ve bütünleştirici olduğunu, onun tefekkürü tüm dünyaya hatırlatmaktadır. Evrensel bir hidayet çağrısı olarak İslam'ın, modernliğin ürettiği sorulara verdiği cevapları biz Said Nursi'nin risalelerinden öğrenebiliyoruz'' diye konuştu. -''SAİD NURSİ HAZRETLERİ BUGÜN BÜTÜN DÜNYADA BAŞLI BAŞINA BİR FENOMENDİR'' Said Nursi'yi bugün değerli kılan nedenler arasında onun sadece konuşan değil, aynı zamanda inandığı ve ifade ettiği düşüncelerin ahlaki bir çerçevede yaşamasının da sayılması gerektiğini anlatan Arınç, şöyle devam etti: ''Dün tek parti döneminin bağnaz ideolojisi tarafından susturulmaya çalışılan Said-i Nursi Hazretleri bugün bütün dünyada başlı başına bir fenomendir. Dün suç delilleri arasına, tespihleri, takkeleri, seccadeler, rahleler, yazılar, risaleler konularak bir suç örgütü gibi sunulmaya çalışılan Said Nursi Hazretleri manevi bir çekim merkezi olan kişiliği ve yaşamı sayesinde bugün, takipçilerini sadece ülkemizde değil, bütün dünyada sevgi, şefkat, ilim ve ahlak varlığı bakımından güzel bir örnek haline getirilmiştir. Onun hayatından ve eserlerinden feyizlenen insanlar bütün dünyaya yükü, ilim, inanç, irfan, sevgi ve özgürlük olan bir kervanı yola çıkarmışlardır. Bu kervanın yolcuları, dünyanın pek çok ülkesinde okullar, yurtlar, kültür merkezleri, üniversiteler, vakıflar, dernekler, ticari organizasyonlar ile Bediüzzaman'ın yaktığı nurlu meşaleyi bir aydınlanma hareketine dönüştürmüştür.'' Arınç, çocukluğundan ebedi istiratgahına göç ettiği güne kadar, esaretler, hapisler, tecritler, işkenceler ve sürgünler ile geçen Said Nursi'nin gökyüzündeki güneş, yıldızlar gibi cehaletin karartmaya çalıştığı dünyaya ve insanlığa ışık tutacak kutlu eserler bıraktığını ifade etti. Said Nursi'nin 6 bin sayfadan oluşan külliyatını aşk ile telif ettiğini dile getiren Arınç, onun tarifsiz imkansızlıklar içinde telif ettiği bu eserin şimdi dünyanın dört bir yanında hala başucu kaynakları arasında olduğunu anlattı. -''ÇABASI TÜM KARANLIKLAR İÇİN BİR KIVILCIM OLUŞTURMAKTAN İBARETTİ''- Arınç, Bediüzzaman'ın Kur'an-ı Kerim sevdalısı olduğunu, tüm eserlerinde yalnızca kutsal kitaptaki ilahi mesajları insanlık için yorumlamaya çalıştığını belirterek, şunları söyledi: ''İman hakikatlerini akla yaklaştırarak, akli deliller ile izah etmeye çalışmıştır. Akla hitap ederken kalbi de hiçbir zaman ihmal etmemiştir. Çabası tüm karanlıklar için bir kıvılcım oluşturmaktan ibaretti. Tüm baskılara, engellemelere rağmen, hücre hapislerine, zindanlara rağmen 35 yıllık hapis ve sürgün hayatına, tüm mahrumiyete rağmen bunu da başardı. Hem de bunları izzet ile insanlık onurunu hep yüksekte tutarak yaptı. Boynuna yağlı ilmeği takmak isteyenlerin gözlerinin içine baka baka yaptı. Onun ancak bedenini taş duvarların ve demir parmaklıkların arkasına koyabildiler. Ancak o hiçbir zaman esir olmadı. Çünkü bu güzel insan, ülkesinin kadirşinas insanların yüreklerinde ve vicdanlarında sonsuz bir özgürlüğe sahipti.'' -''KENDİSİNİ YOK ETMEYE ÇALIŞANLARA BİLE...'' Onun zengin irfanının bugün herkese örnek olması gerektiğini ifade eden Arınç, şunları kaydetti: ''Kinden, nefretten, kıskançlıktan uzak, merhamet ve sevgi dolu yüreğinden hepimiz için alınacak dersler olduğuna inanıyorum. Onun memleket ve millet sevdası, ayrım gözetmeksizin bütün milletine duyduğu sonsuz sevginin bugün, kamplaşan, birbirini düşman gibi gören,bir diğerini ötekileştiren siyaset anlayışına ve siyasetçileri için anlatacağı büyük şeyler olduğunu düşünüyorum. O, bırakın sevdiklerine karşı kıskançlık, kin ve nefret duyguları beslemeyi, kendisini yok etmeye çalışanlara bile engin merhamet, sevgi ve hoşgörü taşımaktaydı.'' Arınç, konuşmasını Said Nursi'nin ''İşte benim bütün hayatım böyle zahmet ve meşakkatle, felaket ve musibetle geçti. Cemiyetin imanı, saadet ve selameti yolunda nefsimi, dünyamı feda ettim. Helal olsun. Onlara beddua bile etmiyorum'' sözleriyle tamamladı. Din alimlerinin de katıldığı sempozyumu izlemek için Türkiye'nin dört bir yanından binlerce kişi Bursa'ya geldi. Sabahın erken saatlerinden itibaren kongre merkezindeki salonlar tamamen doldu.
<< Önceki Haber Arınç'tan Bediüzzaman yorumu - Foto Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER