Kosova şehidi artık rahat uyuyor

Kosova'nın bağımsızlığını ilan etmesi bizleri ta yüzyıllar öncesine götürdü.Çünkü yüzyıllardır kemikleri sızlayan bir şehit vardı. İşte o şehidin hikayesi...

Kosova şehidi artık rahat uyuyor

Osmanlılar,1389'daki Birinci Kosova Meydan Muharebesi'nde Sırplar'ı tarih sahnesinden sildiler ancak hükümdarları Birinci Murad'ı kaybettiler. Kosova sahrasında Sultan Murad'ın iç organlarının gömüldüğü türbe zamanla Rumeli Türkleri için kutsal bir ziyaretgâh hâline geldi. Kosova'nın bağımsız olmasıyla Kosova şehidi Murad Hüdavendigâr da artık rahat uyuyor.Birinci Murad, ikinci Osmanlı padişahı Orhan Gazi'nin altı oğlundan ikincisiydi. Aynı anneden, yani Nilüfer Hatun'dan olan ağabeyi Rumeli fatihi Süleyman Paşa'nın bir av sırasında attan düşerek ölmesi Şehzade Murad'a taht yolunu açmıştı. Ağabeyinin ölümü üzerine Rumeli fetihlerinin başına geçti. BALKAN FATİHİ Şehzade Murad ve Lalası Şahin'in idaresinde Osmanlı fetih faaliyetleri yeniden başladı. Trakya'nın sistemli olarak fethi bu dönemde başladı. Dimetoka 1359'da bu taarruz sırasında Türklerin eline geçti.Gaziler aynı yıl İstanbul surları karşısındaydı. İstanbul-Edirne yolu üzerindeki belli başlı kaleler, yani Çorlu, Misini, Lüleburgaz kaleleri fethedildi. Ağabeyi Süleyman Paşa'nın yerine geçtikten sonra başarılı faaliyetler yürüten Birinci Murad, babasının 1362'de ölümünden sonra Osmanlı tahtına geçti. Eğer ağabeyi yaşasaydı tahta geçme ihtimali yoktu. Süleyman Paşa'nın zamansız ölümü ona tahta giden yolu açmıştı. Birinci Murad, tahta geçince Osmanlı hakimiyetinden çıkan Ankara'nın geri alınmasıyla meşgul oldu. Osmanlılar'ın Anadolu'da meşgul olmasından istifade eden Bizans, Çorlu, Burgaz ve Malkara gibi yerleri geri almıştı. Birinci Murad Anadolu'daki durumu sağlamlaştırdıktan sonra Rumeli'ye dönerek Bizans'ın geri aldığı kaleleri tekrar fethetti. Fethedilen yerlere daha önce başlanılmış olan Türk nüfusunun iskânına devam etti. Dimetoka'ya giderek, Rumeli akınları için merkez yaptı. Osmanlı fetihleri genişliyordu. Lala Şahin, 1363'te Filibe'yi fethetti. Filibe'nin fethiyle Edirne kuzeyden emniyete alındığı gibi, İstanbul'a hububat ve vergi geliri sağlayan Meriç Vadisi de Osmanlılar'ın kontrolü altına girmişti. Bu gelişmeler üzerine Bizans, 1363'te Osmanlı Beyliği ile anlaşma yoluna gitti. Bizans, yapılan anlaşmayla Osmanlılar'ın Avrupa fetihlerini tanıyordu. KOSOVA'YA DOĞRU Rumeli'de fetihler hiç durmadan devam etti. 1360'lı yılların ortalarında, Osmanlı fetihleri ile iyice baskı altına alınan, Edirne'nin fethine girişildi. Şehir halkı hiçbir yerden yardım alamayınca şehri teslim etti. Edirne'nin fethi Osmanlılar'ın Avrupa'da kati şekilde yerleştiğini gösteren bir hadiseydi. Edirne'nin fethi, Anadolu Türk tarihi için olduğu kadar, Balkanlar ve Avrupa için de bir dönüm noktası oldu. Bunun ardından 1371'deki Çirmen Zaferi'yle, Edirne ve Batı Trakya emniyete alındı. Meriç Nehri tamamen Osmanlı kontrolüne girdi. Osmanlılar'a karşı Balkanlar'da oluşturulmaya çalışılan direniş kırıldı ve Balkanlardaki Macar nüfuzu azaldı. Ayrıca bu savaş sonunda Makedonya'daki Sırp prenslikleri, Bulgar Kralı ve Bizans İmparatoru, Osmanlı hakimiyetini tanıdılar. Çirmen Muharebesi'nden sonra Bulgarlar'ın elinden Trakya'nın Karadeniz kıyıları alındı. Böylece Bizans'ın Avrupa ile olan son karayolu irtibatı da kesilmişti. Daha sonra Orta Bulgaristan'a kadar ilerlendi ve 1385'te Sofya fethedildi. Batı Trakya ve Makedonya'nın bir kısmı alındı. Bu arada Kavala, Drama, Serez ve Selanik fethedildi. Arnavutluk içlerine kadar gidildi. ŞEHİD HÜKÜMDAR Orta kol komutanı Kara Timurtaş Paşa, Vardar Ovası'ndan, Balkan Dağları'nın kuzey ve batı yönüne doğru fetihler yaptı. Samakov'dan başlayarak Manastır ve Pirlepe'yi aldı. 1386'da Sırbistan'a girerek Niş'i fethetti. Akınlarını Bosna'ya kadar uzatması üzerine Sırp prensleri ve diğer mahalli prensler harekete geçerek, 1388'de Morava kıyısındaki Ploçnik'te, Timurtaş Paşa'yı mağlup ettiler. Türklere karşı kazanılan ilk Hristiyan zaferiydi. Bundan cesaret alan ve Birinci Murad'ın Anadolu'da olmasını fırsat bilen Bosna, Sırp ve Bulgar Kralları ittifak kurdular. Osmanlılar ise bu ittifakı küçültmek için faaliyete geçtiler. Arnavutluk'taki bazı prenslerin bu ittifakın içinde yer almamaları sağlandı. 1388 sonbaharında, Çandarlı Ali Paşa süratli bir baskınla Bulgar Kralı'nı saf dışı bırakarak Osmanlı Ordusu'nun arkasını emniyet altına aldı. 15 Haziran 1389'da meydana gelen Kosova sahrasındaki savaşta ise Osmanlılar, büyük bir zafer kazandılar. Birinci Kosova Zaferi neticesinde Tuna Nehri'nin güneyindeki Balkan bölgesinde Osmanlılar'a karşı direnebilecek bir kuvvet kalmadı ve Kuzey Sırbistan yolu açıldı. Güneydoğu Avrupa'da bu dönemde ayaktaki tek güçlü devlet ise Macaristan'dı. Sırp Prensi Lazar da bu savaşta öldü. Kosova Muharebesi'nden sonra Balkanlar'da, Macarlardan başka Osmanlılar'a karşı koyabilecek bir güç kalmadı. Macar desteği olmadan Balkan devletlerinin Osmanlılar'a karşı bir faaliyete girme durumları yoktu. Fetret devrinde dahi Sırplar ve diğer Balkan milletleri bu bölgelerdeki Osmanlı teşkilatlanmasının güçlü olması ve eski kuvvetlerini kaybetmeleri se-bebiyle bağımsızlıklarını tam olarak tekrar kazanamadılar. Sırp prenslikleri ve diğer Balkan devletlerinin Osmanlı hakimiyeti altına girmeleri artık an meselesiydi. Ankara Savaşı'ndaki mağlubiyet bu süreyi biraz uzatmışsa da, 15. yüzyılın ortalarında Balkanlar'ın hemen hemen tamamı, Osmanlı toprağı hâline geldi. Düşmanın bozguna uğrayıp kaçmasından sonra, büyük bir zafer kazanmış olan Birinci Murad harp sahasını dolaşmaya başlamıştı. Zafer için Allah'a şükrediyordu. Bu sırada savaşta yaralanmış olan Sırp despotunun damadı Miloş Obiliç, Müslüman olacağını ve önemli bilgiler vereceğini söyleyerek hükümdarın yanına geldi. Bir hançer ile Murad Hüdavendigâr'a saldıran Miloş Obiliç, hükümdarı kalbinden yaralayarak attan düşürdü. Saldırgan, hükümdarın etrafındaki adamlar tarafından hemen öldürüldü. Birinci Murad'ın yaralandığı yerde bir çadır kurularak hükümdar tedavi altına alındı. Ancak yarası ağırdı. Hayatından ümit kesildiği için büyük oğlu Yıldırım Bâyezid çağrıldı. Sultanın şehid olmasından sonra Yıldırım hükümdar ilan edildi. Bu hadiseden sonra Osmanlı hükümdarlarının huzuruna çıkacak yabancıların, devlet görevlileri tarafından iki koluna girilmek suretiyle padişahın eteğini öpmelerine izin verildi. SIRPLAR HİÇ UNUTMADILAR Sırplar, Birinci Kosova Muharebesi'ni hiç unutmadıklarını 1989'da göstermişlerdi. Miloseviç iktidara geldikten bir süre sonra, Osmanlı-Sırp Kosova Savaşı'nın 600. yıldönümü için 1989'da Kosova'da büyük bir miting düzenleyerek hainler yüzünden yenildikleri bu savaşın intikamını alacağını söyleyerek Müslüman katliamının kapısını aralamıştı. HÜDAVENDİGAR NE DEMEKTİR Birinci Murad, tarih kitaplarında Murad-ı Evvel, yani Birinci Murad, Murad Hüdavendigâr ve Gazi Hünkâr diye anılır. Avrupa kaynaklarında ise "Amurad" diye bahsedilir. Murad Hüdavendigâr en çok kullanılan ismidir. Farşça bir kelime olan Hüdavendigâr, "hükümdar" manasına gelir. Birinci Murad, babası ve dedesinin gibi sadece "Bey" diye anılmamış, hükümdar olarak da zikredilmişti. Osmanlı Devleti'nin ulaştığı çizgiyi göstermesi açısından ilginç bir noktadır. Birinci Murad'ın unvanı sonradan Bursa'nın merkez olduğu sancağın ismi oldu. Bu bölgeler Osmanlı taşra yönetiminde "Hüdavendigâr Sancağı" olarak söylenilirdi. RUMELİ TÜRKLERİNİN KUTSAL ZİYARETGAHI Kosova sahrasında Sultan Murad'ın iç organlarının gömüldüğü türbe zamanla Rumeli Türkleri için kutsal bir ziyaretgâh hâline geldi. Sultan Murad Meşhedi, yani şehidliği diye anıldı. Osmanlı padişahları Rumeli fatihi hükümdarlarının türbesine büyük önem verdiler. Sultan İkinci Abdülhamid türbenin yanına ziyarete gelenler için bir misafirhane yaptı. Türbe Osmanlı döneminde Sultan Reşad'ın bölgeyi ziyareti sırasında elden geçirilerek, tamir edilmişti. Kosova olaylarından sonra Birleşmiş Milletler bayrağı altında bölgede barışı sağlamaya giden Türk Taburu, Osmanlı döneminden kalan birçok eseri restore etti. En başta geleni de tâbii ki Sultan Murad Türbesi'ydi. Sultan Murad Türbesi'nin yanı sıra Kosova Sahrası'ndaki bir diğer önemli ziyaretgâh Osmanlı Ordusu'nun bayraktarı Gazi Mestan Türbesi'dir. Kosova Muharebesi'ni kaybetmelerine rağmen Birinci Murad'ı şehid etmeleriyle övünen Sırplar, Sultan Murad Türbesi'nin bahçesine Miloş Obiliç'in, yani Miloş Kabilaviç'in anıtını dikmek için yıllarca uğraşmışlardı. Ancak bölgedeki Müslümanlar, Sırplar'ın teşebbüslerini engellediler. Sırplar da Miloş Kabilaviç'in anıtını Kosova Sahrası'na diktiler. ERHAN AFYONCU/BUGÜN
<< Önceki Haber Kosova şehidi artık rahat uyuyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER