Başbakan Erdoğan güvence verdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşması yaptı.

Başbakan Erdoğan güvence verdi

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin potansiyeli de ihtiyaçları da büyük bir ülke olduğunu söyledi. Ne geleceğin ihtiyaçlarını göz ardı etme lüksü ne de bugünün meselelerini, bugünün sıkıntılarını geleceğe erteleme imkanı olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, üstelik beklenmeyen küresel gelişmelere, yaşanılan coğrafyada sıklıkla karşılaşılan doğal afet ve felaketlere de hazırlıklı olmak gerektiğini bildirdi. Kasım ayının dış politikada yine çok yoğun, çok önemli gelişmelere sahne olduğunu anlatan ve 3–4 Kasım tarihlerinde Başbakan Haşim Taçi'nin davetlisi olarak dost ve kardeş ülke Kosova'ya resmi bir ziyarette bulunduğunu anımsatan Başbakan Erdoğan, ''Başta Sayın Taçi olmak üzere bu ziyaretimiz sırasında bize büyük ilgi gösteren, güzel bir misafirperverlik sergileyen Kosovalı kardeşlerimize buradan şahsım, milletim adına şükranlarımı ifade etmek istiyorum.'' dedi. Ziyaret sırasında Kosova Türk Toplumu'nun Kosovalı kardeşleriyle ilişkilerinde sergilediği uyum ve dayanışmayı yerinde görme imkanı bulduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Kosovalı soydaşlarımızın geleneklerimizi, göreneklerimizi, kültürümüzü ve dilimizi yaşatmak konusundaki hassasiyetleri beni çok etkiledi. Türkiye ve Kosova halkları arasında kökü altı asır öncesine dayanan köklü bağlar var ve ziyaretimiz sırasında bir kere daha müşahede ettik ki bu bağlar geçen zamana rağmen hiç zayıflamamış. Prizren'in tarihi Şadırvan Meydanı'nı 'Türkiye, Türkiye' sesleriyle inleten Kosovalı kardeşlerimizle kelimelerle ifadesi mümkün olmayan bir kucaklaşma yaşadık." G-20 ZİRVESİ Yine bu ay içinde G–20 5. Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere Güney Kore'nin başkenti Seul'e bir ziyareti yaptığını, 11–12 Kasım tarihlerinde düzenlenen bu zirvede, küresel ekonomik krizle mücadelede alınan mesafenin bir kere daha masaya yatırıldığını anlatan Başbakan Erdoğan, uluslararası ekonomide yaşanan gelişmeler, güçlü, sürdürülebilir ve özellikle de küresel dengeli büyüme için alınması gereken önlemlerin detaylarıyla değerlendirildiğini söyledi. NATO ZİRVESİ 19–20 Kasım tarihlerinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün, Portekiz'in başkenti Lizbon'da düzenlenen NATO Zirvesine katıldığını anlatan Erdoğan, Lizbon'daki toplantıda, NATO'nun yaklaşık 10–15 yıllık geleceğine yön verecek Stratejik Konsept'in, füze savunması, NATO-AB işbirliği ve Afganistan konularının değerlendirildiğini söyledi. Bu konuda yapılan çeşitli spekülasyonları da dikkate alarak kamuoyunu bilgilendirmek istediğini bildiren Erdoğan, şöyle konuştu: ''Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bu zirveye Türkiye damgasını vurmuştur. Türkiye, özellikle Stratejik Konsept Belgesi'nin şekillenmesinde ağırlığını fazlasıyla hissettirmiş, başta NATO-AB ilişkileri boyutu olmak üzere ülkemizin menfaatleri etkili biçimde savunulmuştur. Bu konuda çetin müzakereler olduğu doğrudur, ancak bütün bu müzakereler sonucunda ülkemizin beklentilerini tümüyle karşılayan bir belge ortaya çıkmıştır. Bir kere daha ifade edeyim ki bu zirvede alınan kararlar, Türkiye açısından son derece tatminkardır, bu konuda özellikle vatandaşlarımızın içlerinin rahat olmasını istiyorum. Zirvede Türkiye'nin tüm hassasiyetleri dikkate alınmış, kaygılarımızı giderecek nitelikte bir mutabakat ortaya çıkmıştır. Israrımız üzerine güvenliğin bölünmezliği ve ittifak dayanışması ilkelerine uygun olarak füze savunması sisteminin tüm müttefiklere tam koruma sağlayacak şekilde kurulması karara bağlanmıştır. Uyarılarımız neticesinde risk ve külfetlerin hakça paylaşımı prensibi temelinde bir karar alınmıştır. Yine altını çiziyorum: Zirvede, hiçbir spesifik ülkenin tehdit kaynağı olarak hedef alınmaması kararlaştırılmıştır. Bazı Avrupa ülkelerinin tüm ısrarlarına rağmen, ülkemizin çabaları sonucu tehdit ülke ismi telaffuz edilmemiştir. Bu konuda komşularımızın Türkiye'ye yönelik herhangi bir endişesi yoktur, aksine Türkiye'nin bu zirvede verdiği ilkesel mücadele büyük takdir görmektedir. Türkiye'nin menfaatlerini koruma noktasında dün olduğu gibi bugün de büyük bir hassasiyet içinde hareket ettiğimizi bu vesileyle bir kere daha sizlere ifade etmek isterim.'' LÜBNAN ZİYARETİ Kasım ayının son günlerinde bu defa Lübnan Başbakanı Saad Hariri'nin davetine icabet ederek Lübnan'a iki günlük bir ziyarette bulunduğunu da anımsatan Başbakan Erdoğan, "Akkar bölgesinde, Aydamoun ve Kvaşra köylerinde yaşayan soydaşlarımızla da bir araya geldik, özlemle kucaklaştık. Gerçekten devasa bir mitingle onların heyecanını görme, yaşama fırsatımız oldu. On binlerce insanın o heyecanını görmek, onlarla o heyecanı yaşamak, bizim birbirimize olan yakınlığımızın en güzel ifadesiydi. Daha sonra okulun açılışındaki heyecan bunu ayrı bir şekilde ifade ediyordu. Türkiye, hem bölgesinde, hem de dünyada her geçen gün ağırlık ve itibarını arttıran bir ülke haline gelmiş durumdadır. Başta komşularımız olmak üzere bütün ülkelerle ilişkilerimizi barışçı bir çerçevede en ileri noktalara taşımak konusunda gayretlerimizi bundan sonra da sürdüreceğiz. Kendi büyüklüğünün farkında olan, bunun gereğini yerine getiren bir ülke olarak yolumuza devam edeceğiz.'' "UMUT TACİRLİĞİ YAPMIYORUZ" Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin büyüyen, hedeflerini ve gelişen vizyonu paylaşmaktan duyduğu memnuniyeti ifade etti. Başbakan Erdoğan, sekiz yıl dönüp değerlendirdiğinde, Türkiye'nin ay, ay nasıl bir gelişme seyri içinde olduğunu görünce mutlu olduğunu belirterek, şunları söyledi: ''2002 yılının sonunda yine böyle bir programda sizlerle paylaştığım Türkiye tablosu ile bugünün Türkiye'si arasında inanılması güç farklar var. Şükürler olsun ki o karanlık bulutlar bugün artık ülkemizin üstünde değil. Şükürler olsun ki bugün o ağır sıkıntıları, krizleri, darboğazları değil, Türkiye'yi geleceğin dünya yıldızlarından biri olmaya götürecek dev projeleri, büyük atılımları konuşuyoruz. Öyle güzel bir istikrar çizgisi yakaladık, öyle büyük bir özgüvene sahip olduk ki son birkaç yıl boyunca bütün dünyayı kasıp kavuran küresel ekonomik kriz bizim büyüme irademizi ortadan kaldıramadı. Her yeni yıla değil, her yeni aya Türkiye'nin medeniyet yürüyüşünün devasa bir adımı gibi bakar olduk. Sıkıntılarımız tamamen ortadan kalkmadı belki ama bugün tek tek hepimiz geriye kalan bu problemleri de kısa zamanda elbirliğiyle ortadan kaldıracağımıza samimiyetle inanıyoruz. Umutsuzluklar, karamsarlıklar, hayal kırıklıkları yerini umutlara, iyimserliklere, taptaze hayallere bıraktı. Bir yandan adım adım hedeflerimize doğru ilerlerken, bir yandan yakaladığımız hedeflerin yerine çok daha büyüklerini koymanın gayreti içindeyiz.'' ''SADECE GERÇEĞE DAYANIYOR, GERÇEĞİ SÖYLÜYORUZ'' Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, son 8 yıl boyunca konuştukları o aydınlık yarınlara, o mutlu ve müreffeh geleceğe artık çok daha yakın olduğunu vurgulayarak, ''Bir olarak, birlik olarak, dost ve kardeş olarak, yediden yetmişe millet olarak başladığımız bu medeniyet yolculuğunu mutlaka tamamlayacağız, buna her birimiz gönülden inanıyoruz. Bizler bu inancımızı, bu beklentimizi, sadece hissiyatımıza değil, somut gerçeklere, objektif verilere dayanarak ortaya koyuyoruz. Başta ekonomik tablolar olmak üzere her alanda ortaya çıkan pozitif seyirler, umut veren göstergeler ışığında bunları söylüyoruz. Ne umut tacirliği ne ucuz popülizm yapıyoruz, sadece gerçeğe dayanıyor, gerçeği söylüyoruz.'' diye konuştu. İHRACAT RAKAMLARI Başbakan Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisinin Ekim ayı ihracat verilerini açıkladığını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdü: ''Buna göre, 2010 yılı Ekim ayı ihracatı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 8,8 oranında artışla 10 milyar 790 milyon dolar seviyesine ulaştı. Bu rakamla bir ilk gerçekleşti; 2009-2010 döneminin aylık rekoru kırıldı ve 10 milyar dolar eşiği aşıldı. Dikkatinizi çekiyorum; bu rakam, Cumhuriyet tarihi boyunca gerçekleşen en yüksek Ekim ayı ihracat rakamıdır. 2010 yılının ilk 6 ayında ekonomimiz ortalama yüzde 11 oranında bir büyüme kaydetti. Bu rakamlar ülkemizin yakaladığı istikrarlı büyüme yıllarının artık meyvelerini toplamaya başladığını gösteriyor, asıl sevindirici olan budur. Ben sizlere hayali vaat etmiyorum, ben sizlere gerçekleşeni anlatıyorum. Bu başarıda Türkiye'nin değişimine güç katan, omuz veren, emek harcayan her insanımızın büyük payı vardır. Bu başarıda en az ekonomi yönetimimiz kadar, özel sektörümüzün ortaya koyduğu fedakarca gayretlerin de payı vardır." Ülkeleri ileriye taşıyan en önemli unsurların büyük projeler olduğunu anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle konuştu: ''Doğru zamanda ortaya konmuş doğru projeler ülkelere sadece ekonomik anlamda değil, sosyal ve kültürel anlamda da mesafeler aldırıyor. Bugün bütün ülkeler projelerin kalkınmadaki bu yadsınamaz rolünün farkına varmış durumda." Erdoğan, bu projeleri Türkiye'nin eşiğine kadar geldiği aydınlık çağın öncü eserleri olarak gördüklerini ve böyle değerlendirdiklerini ifade ederek, şöyle devam etti: ''Yine bu çerçevede benim çok önemsediğim, çok üstünde durduğum bir başka projenin de startını verdik. Milli Eğitim ve Ulaştırma Bakanlıklarımızın ortak gayretiyle gerçekleştirilen FATİH (Fırsatları Arttırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi) Projesi'ni 22 Kasım'daki törenle başlattık. İnşallah bu projeyle birlikte Türkiye'deki okullarda bulunan her sınıfımızı bir bilgisayara kavuşturmuş olacağız." ''BİZİM ÖĞRETMENLERİMİZLE ARAMIZI BOZAMAZLAR'' ''Türkiye bugün yaptığı bu yatırımlarla bilgili, donanımlı, özgüven sahibi nice kuşaklarını yetiştirecektir'' diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Bu kuşakları yetiştirecek olanlar da ülkemizin dört bir köşesinde fedakarca görevlerini yapan sevgili öğretmenlerimizdir. Biz onları hiç unutmadık, unutmuyoruz. Bakınız 8 yıl içinde 167 bin 621'i kadrolu, 70 bini sözleşmeli olmak üzere toplamda tam 237 bin 621 öğretmenin atamasını gerçekleştirdik. Sadece 2010 yılında, atamasını yaptığımız ve yapacağımız öğretmen sayısı ne biliyor musunuz, 40 bin. Buna ilave olarak, usta öğretici, vekil öğretmen, öğretici gibi kadrolarda 241 bin personel görevlendirdik. Bunun yanında öğretmenlerimizin ekonomik standartlarını iyileştirmek için de büyük gayret sarf ettik. 9. derecenin birinci kademedeki öğretmenin, ek ders ücretiyle 2002 yılında aldığı maaş 635 lira iken, bugün yüzde 185'lik artışla bu rakam Bin 809 liraya yükselmiş durumda. Kimse bu konuyu istismar etme çabası içinde olmasın, bizim öğretmenlerimizle aramızı bozamazlar. Hayali vaatlerde bulunup hayali rakamlarla kimse öğretmenlerimizi aldatmanın gayreti içerisine girmesin. Biz göreve gelene kadar neredeydiniz? O verdiğiniz ücretlerle öğretmenlerimize ne sundunuz? Biz mi o zamanlar iktidardaydık, biz parti olarak var mıydık? Ne yaptınız? Tüm gerçekler ortada. Öğretmenimize verdikleriniz ortada. Enflasyonla öğretmenlerimiz o aldıkları basit rakamları bile daha ceplerinden harcamaya başlamadan bitiriyorlardı. Ama şimdi enflasyon öğretmenimi tehdit edemiyor ve kendilerine de enflasyonun üzerinde zam veriyoruz.'' YURT, BURS VE KREDİ Başbakan Erdoğan, bütün bu konularda son sekiz yıllık süreçte çalışmaların yoğun bir şekilde sürdürüldüğü ve bu çalışmalar neticesinde önemli mesafeler alındığını ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı: ''2002 yılında Türkiye genelinde yurt sayısı 188 bin 187 iken, bugün bu rakam 243 bin 690'a ulaşmıştır. Tabii bununla yatak kapasitelerini ifade ediyorum. 2003 yılından bugüne kadar toplam 64 bin 333 yatak kapasiteli 153 adet yurt ve ilave yeni blok hizmete girmiştir. Bu artış, şartları daha da iyileştirmek adına ranza sisteminden vazgeçilerek karyola sistemine geçilmesinin getirdiği kapasite kaybına rağmen sağlanmıştır. Bu süre zarfında bir de artık odalarda 1 ve 3 karyola sistemine geçtik, yani bir odada ki bunlar lisansüstü eğitim öğretim alanlar için 1 yataklı, lisans eğitimi alanlar için 3 yataklı olmak suretiyle geliştirilmiştir. Bu süre zarfında öğrencilerimizi maddi olarak desteklemek için de imkanlarımızı seferber ettik. 1 Ekim 2010 tarihi itibariyle öğrencilerimize hafta sonlarında, dini ve resmi bayram tatil günlerinde de yemek yardımı yapılmaktadır. Böylece öğrencilerimize vermiş olduğumuz 200 TL'lik destek, 120 TL yemek bedeli ile birlikte aylık 320 TL'ye ulaşmaktadır. Bu öğrencilerime verdiğimiz önemin çok açık, net bir ifadesidir. Ayrıca şunu da hatırlatıyorum, tüm öğrencilerimiz bunu iyi bilsinler, hiçbir öğrencimiz burs ya da kredi müracaatında geri çevrilemez, müracaat eden her öğrencimiz ama burs ama kredi muhakkak alacaktır ve almaktadır.''
<< Önceki Haber Başbakan Erdoğan güvence verdi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER