Prof. Dr. Canda,kadınlarda görülen
kanserler arasında birinci sırada yer alan meme kanserinin,
ölüm nedeni olarak da ilk sırada olduğunu belirtti.
Meme kanserinin,
evlenme,
doğum ve stres ile yakından ilişkili olduğunu ifade eden Prof. Dr. Canda, ''Evlenmiş, çocuk doğurmuş ve uzun süre emzirmiş kadınlarda meme kanseri riski azdır'' dedi. Prof. Dr. Canda, şöyle konuştu:
'Bu şartları yerine getirmeyenlerde kanser olma riski iki kat artar.
Avrupa'da yaşayan kadınlar, geç evlendikleri, çocuk doğurmadıkları ve doğum yapanların da uzun süre çocuğunu emzirmediği için meme kanseri çok görülür. Bu oran Türkiye'de görülen binde 10 oranının çok çok üzerindedir.''
Türk kadınlarının da Avrupalı gibi
yaşamaya başladığını ve bunun meme kanserine davetiye çıkardığını belirten Prof. Dr. Canda, meme kanseri vakalarının yıldan yıla daha da arttığını kaydetti.
Stresin meme kanseri riskini artırdığını ifade eden Prof. Dr. Canda,
'Stresin yanı sıra kilo alımı, sağlıksız beslenme,
alkol ve
tütün kullanımı, lifli gıdalar ile
sebze ve meyveden uzak beslenme, hareketsiz yaşantı meme kanseri riskini artırır'' dedi.
KENDİ KENDİNE KONTROL ŞART
Her kadının 20 yaşından itibaren kendi kendine düzenli olarak
kontrol yapması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Canda, 40 yaşından sonra da yılda bir kez meme ile ilgili bir hekime gidilmesi ve mamografi çekiminin yapılmasını gerektiğini söyledi.
Meme kanserin de
erken tanının çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Canda, konuşmasını şöyle tamamladı:
'Toplumumuz maalesef bu ciddi rahatsızlık karşısında çok bilinçli değil. Ailesinde meme kanseri olanlar bile bu rahatsızlığı önemsemiyor. Her kadın kendi vücudunu en iyi kendisi tanır. Banyoda düzenli kontrol yapsa ve eline bir parça geldiğinde hemen doktora gitse bu rahatsızlık da erken
tedavi edilir. Böylece hastalık ilerlemeden ve meme dokusu alınmadan yaşam kalitesi artırılabilir.''