'Acil hasta' tanımında anlaşamıyoruz

Başbakanlık'ın acil hastalarla ilgili genelgesinde bulunan 'acil' tanımındaki karışıklık vatandaş ile özel hastaneleri karşı karşıya getiriyor.

'Acil hasta' tanımında anlaşamıyoruz

Hastaneler gelen hastaya "24 saat içinde ölüm riskiniz yoksa acil değilsiniz. Poliklinik işlemi uygularız." diyor. Vatandaş ise "24 saat oturup, ölüp ölmeyeceğimizi mi bekleyeceğiz? Genelge uygulanmıyor." diye isyan ediyor. Başbakanlık'ın acil hastalarla ilgili genelgesinden sonra hastanelere giden acil hastadan tek kuruş alınmaması gerekiyor. Ancak 'acil' kavramındaki karışıklık vatandaş ile özel hastaneleri karşı karşıya getiriyor. Hastaneler gelen hastaya "24 saat içinde ölüm riskiniz yoksa acil değilsiniz. Poliklinik işlemi uygularız." diyor. Vatandaş ise "24 saat oturup, ölüp ölmeyeceğimizi mi bekleyeceğiz? Genelge uygulanmıyor." diye isyan ediyor. Hasta Hakları Aktivistleri Derneği Başkanı Orhan Demir, özel hastanelerin ticari kaygıdan dolayı genelgeyi kendi açılarından değerlendirdiğini belirtiyor. Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) ise, "Acilen 'acil hasta' tanımı yapılmalı. Vatandaşla karşı karşıya kalıyoruz." çağrısında bulunuyor. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sağlıkta Uygulama Tebliği'nde (SUT) acil kavramını şöyle tanımlanıyor: "Ani gelişen hastalık, kaza, yaralanma ve benzeri durumlarda olayın meydana gelmesini takip eden ilk 24 saat içinde tıbbi müdahale gerektiren haller ile ivedilikle müdahale yapılmadığında ve başka bir sağlık kuruluşuna nakli halinde hayatın ve/veya sağlık bütünlüğünün kaybedilme riskinin doğacağı kabul edilen durumlardır." Acil tanımında netlik olmadığını ifade eden Orhan Demir, "Özel hastaneler bunu kendi lehlerine yorumluyor. Sadece son günlerde bu konuda 4 şikâyet geldi. Vatandaş acilde bekletilmeyerek polikliniklere sevk ediliyor. Böylece yüksek fark ücretleri alınıyor." diye konuşuyor. OHSAD Genel Sekreteri Cevat Şengül, konunun çözümü için öncelikle somut bir şekilde 'acil' tanımının yapılması gerektiğini vurgulayarak, "Şu anda üzerinde anlaşabileceğimiz bir acil tanımı bulunmuyor. Neyin acil olduğu belli değil. Vatandaş karnı ağrıdığı için acile geliyor. Altında ishal de çıkıyor, apandisit de. Bunun bir standardı olmalı. Vatandaşla karşı karşıya kalıyoruz." diyor. Acil genelgesinin güvencesi olmayan hastanın masraflarını tahsil etmek için hastaneleri kaymakamlıklara ve belediyelere yönlendirdiğini kaydeden Şengül, "Fakat burada da problem çıkıyor. Kaymakamlıklar hastanın 'fakir' olduğunun ispatlanmasını istiyor. Eğer ispatlamazsak parayı alamıyoruz. Belediyeler de 'genelgeden bütçe olmayacağını' söyleyerek para vermiyor." diye yakınıyor. SGK'nın acil müdahaleler için ödediği paranın da çok düşük olduğunu aktaran Şengül, rakamların artırılmasını istiyor. 'Acil hastadan tek kuruş para alınamaz' Başbakan Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla ağustos başında yayımlanan Başbakanlık genelgesi ile, kamu ve özel tüm sağlık kuruluşlarının acil hastayı ücretsiz tedavi etmesi mecbur koşuluyor. Herhangi bir ücret alınması kesinlikle yasaklanıyor. 'Acil Sağlık Hizmetlerinin Sunumu' adlı genelgeye göre özel hastaneler, acile gelen hastanın sosyal güvencesi olup olmadığını ya da parası olup olmadığını sorgulayamıyor. Acil bir şekilde hastaya gerekli tüm tedaviler yapıldıktan sonra hasta tek kuruş ödemeden taburcu ediliyor. Hastanın sosyal güvencesi varsa Sosyal Güvenlik Kurumu ödemeyi yapacak. Eğer yoksa hastaneler bu parayı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma vakıfları ile belediyelerden alacak. Söz konusu genelgede acil kapsamına giren olaylar ise ani gelişen hastalık, kaza, yaralanma ve benzeri durumları gibi tanımlanıyor.
<< Önceki Haber 'Acil hasta' tanımında anlaşamıyoruz Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER