Tarım ve
Köyişleri Bakanı
Mehdi Eker,
Diyarbakır ve
bölge illerindeki işyerlerinde
kepenklerin kapanmasıyla ilgili olarak, ''Bunu söyleyen, dile getiren oda temsilcilerine de tehdit yapıldığını biliyoruz. Bunu dile getirenlere de 'Niye böyle söylüyorsun, böyle söylemeyin' diyorlar. Yani 'Dükkanınızı zorla kapattırıyoruz ama sesinizi de çıkarmayın' diyorlar'' dedi.
Bakan Eker, Diyarbakır Hipodromu'na
fidan dikilmesi amacıyla düzenlenen törende, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
''Son günlerde bölgede yaşanan gerginlik ve kepenklerin kapatılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna Bakan Eker, Diyarbakırlı esnafın artık
patlama noktasına geldiğini, zorla kepenk kapattırıldığını, tehdit edildiğini, esnafın dükkanını, tüccarın ticarethanesini açamadığını söyledi.
Bazen tehditle, bazen korkutarak, bazen
molotofkokteyli atarak, bazen de cezalar keserek esnafa
baskı uygulandığını anlatan Eker, esnafın dükkanını kapatmasının; çekini, senedini ödeyememesi anlamına geldiğini kaydetti.
Dükkanı zorla kapattırmanın, o işyerinin sahibinin çocuğunun rızkıyla oynamanın hiçbir insan hakkıyla izah edilebilecek bir tavır olmadığını vurgulayan Eker, şöyle konuştu:
''Bunun sebebini, uygulayıcılarını ve baskı yapanları
halk biliyor. Diyarbakır artık bu baskılar yüzünden el aman etti. Dileriz bu tür baskılar halk üzerinde olmasın. Vatandaşlarımız da yasal,
ekonomik çıkarlarını düşünüyorlar. Artık farklı bir şekilde onlar da bu tepkilerini gösterir. Çünkü
bıçak kemiğe dayandı derler ya. Çünkü sürekli Diyarbakır'da bir şey bahane ediliyor, 'Hadi dükkanlarınızı yarın açmayın' deniyor. Bize halk, esnaf şikayet ediyor. Bir şey daha biliyoruz. Bunu söyleyen, dile getiren oda temsilcilerine de tehdit yapıldığını biliyoruz. Bunu dile getirenlere de 'Niye böyle söylüyorsun, böyle söylemeyin' diyorlar. Yani 'Dükkanınızı zorla kapattırıyoruz ama sesinizi de çıkarmayın' diyorlar. Bu hiçbir şekilde hoş görülebilecek kabul edilebilecek bir şey değildir.''
-KEPENK KAPATMAYANA KAMU GÖREVLİLERİNDEN CEZA-
''
Esnafa kim ceza kesiyor?'' sorusuna Bakan Eker, tehditler olduğunu bildiklerini, bazı görevlilerin işyerine kapatmayan esnafa fahiş cezalar kestikleri yönünde şikayetler geldiğini bildirdi.
''
Cezayı kesenler kamu görevlisi mi?'' sorusu üzerine Eker, ''
Kamu görevlileri. Siz de biliyorsunuz biz de biliyoruz'' ifadesini kullandı.
''
CHP'nin
seçim bürosunu kapatmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna Eker, ''CHP'nin kendi bileceği bir iş.
Kürtçede bir laf vardır. İşte kuzunun avlanmasında kurtla birlikte avlar, koyunla beraber yas tutar. Kürtçede böyle bir tabir vardır. Dolaysıyla CHP'nin durumunu biraz ona benzetiyorum. Eğer Türkiye'de
Kürt sorunu varsa, 80 yıllık bir gelişme varsa, bunu yaratan en önemli unsur CHP'nin zihniyetidir. CHP, bu sorunu doğurdu, emzirdi, besledi, büyüttü. Bugünlere getirdi. Şimdi de kalkıp bu sorun üzerinden 3 tane oy alacağım diye bu tür şeyler yapmasını da milletin takdirine bırakıyorum'' dedi.
-SEÇİM ORTAMINI GERMEK İÇİN ÇABA SARF ETTİLER-
''Bölgedeki gerginlik sürecek mi?'' sorusu üzerine Eker, Türkiye'nin seçim atmosferine girdiği andan itibaren bir
takım kişilerin gerginliği artırmak için çaba sarf ettiklerini, bir takım kuruluşların da buna çanak tuttuğunu bildirdi. YSK'nın kararını örnek veren Bakan Eker, kararı çok da masum olarak görmediğini, gerginliği özellikle artırmaya dönük bir
uygulama olduğunu kaydetti.
Sorunların demokratik yollarla ve barış içerisinde çözülmesi gerektiğini dile getiren Eker, şöyle konuştu:
''Ama birbirimizin kafasını, gözünü yarmadan, kırmadan, dökmeden... Konuşalım, çözelim. Bir seçim atmosferindeyiz. Yani 3 tane daha fazla oy alacağız diye bunları yapmak, gerginliği tırmandırmak doğru değil. Çok zor anlar yaşasak bile ifadelerimizi daha özenle seçmemiz lazım. Görev en çok da siyasetçilere düşüyor. Daha uygun üslupla, daha uygun bir dille, soğukkanlılıkla, serinkanlılıkla meseleleri konuşmamız lazım. Bu sandığa halkın iradesini rahat ve demokratik bir ortamda yansıtır, güvenli bir ortamda seçim sonuçlarını alırsak, demokrasinin gelişmesine katkı sağlamış olacağız. Ondan sonra bütün sorunlar, Kürt sorunu da dahil olmak üzere onlarla ilgili de oluşan
milli irade ne ise o milli irade çerçevesinde oturup bunları konuşacağız, çözeceğiz. Ama sevgi dilini ve umudu muhafaza etmemiz lazım. Barış dilini ve ortamını oluşturmamız lazım. Herkesin buna söylemiyle, tutum ve davranışlarıyla riayet etmesi lazım.
Öyle şeyler söyleniyor ki gazetelerde, hepsine biz
cevap vermeye kalksak inanın başka bir iş yapmamamız lazım. Yalan dolan şeyler söylüyorlar. Mesela benim şahsımla ilgili söylemediğim şeyleri bakıyorum, BDP'nin milletvekilleri sözcüleri bana atfen ismimi kullanıp söylüyorlar. Siyasette kendi doğrularınızı anlatın.
Millet de onu tartıp biçsin. Eğer size hak veriyorsa, sandıkta karşılığını verin. Ama
seçim güvenliği hepimiz için birinci derecede önemli bir konudur. Buna dikkat etmemiz lazım. Bunun yolu da özellikle Diyarbakır için söylüyorum, huzur ve güven ortamıdır. İnsanlara baskı yapılmamasıdır. Rakip partilere, sizin gibi düşünmeyen partilere molotofkokteyli atmamaktır. Onların araçlarını yakmamaktır. Onların sokaklarda önlerini çevirip onları tehdit etmemektir.''