Futbol ülkesi değiliz ama; hayatımız futbol

A Milli Futbol Takımımız, belki de tarihinin en kolay eleme gruplarından birini Bosna Hersek finaliyle tamamladı. Ali Sami Yen'deki abartılı coşkuyu görünce, ister istemez bir hafta öncesi canlanıverdi zihnimde.

Futbol ülkesi değiliz ama; hayatımız futbol

Bugünün kahramanları o günün idam mahkumlarıydı aslında. 'Uğurlu' Sami Yen, darağacının kurulacağı meydan olarak geçecekti Terim ve futbolcularının kariyer notlarına. Türkiye, sevinçlerini de hüzünlerini de uçlarda yaşayan bir ülke. Norveç maçında yaşanacak küçücük bir kaza bugün koca bir ülkeyi komaya sokmuştu. Hayat durmuş, Terim'den Ulusoy'a kadar boynuna ip geçirilmeyen kalmamıştı. Mahalledeki bakkal üzgün, sokaktaki taksici bitkin, okuldaki öğrenci küskün. Velhasıl Türk halkı üzüntüden yerle bir. Ülke futbolu ise sanılanın aksine çok gerilere gidecekti. Bir futbol topunun ülkeyi düşürdüğü duruma bakın! Nasıl olsa futbol ülkesi olmasak da hayatımız futbol.. Çok merak ediyorum şimdi Norveç halkı yas mı tutuyor acaba? Bugün zafer günü, bunları yazmanın ne manası var dediğinizi duyar gibi oluyorum ama biraz sabredin. Norveç'i yendiğimiz günden beri Bosna'nın bize bir kaza kurşunu sıkacağı aklımın ucundan bile geçmedi. Futbolda psikoloji de en az teknik taktik kadar önemli. Çünkü fiziğin uyguladığını önce beynin düşünmesi gerekir. Sağlıklı düşünmenin en temel unsurlarından biri de tabii ki moral rüzgârını arkaya almaktır. Yıldız oyuncularının boykot ettiği ve futbol kazanının fokur fokur kaynadığı bir ülke Bosna. Bu haliyle yine iyi direndiler aslında. Bosna gibi bir takımı yenip finallere gittiğimiz için 70 milyonun yaşadığı coşkuya katılmamak elde değil. Ama bazı soruları sormadan da edemiyorum. Bir kere Türk futbolunda çok anlamsız ve dayanaksız bir büyüklük kompleksi var. Dünya üçüncülüğünün getirdiği bir kompleks olsa gerek. 'Her takımı yeneriz, tek rakibimiz kendimizcilik' aslında bizim en büyük sorunumuz. Bu kompleks yüzündendir ki, tarihimizin en kolay grubundan bile 2. olarak çıkıyoruz. FIFA sıralamasında sadece Yunanistan ve Norveç üstümüzdeydi. Macaristan 48, Bosna 49, Moldova 61, Malta ise 137. sırada yer alıyor. Türkiye bugüne kadar 3 kez Avrupa Şampiyonası'na, bir kez de dünya kupasına katıldı. Ama tüm katılımların sancılı oluşu dikkatlerden kaçmıyor. (İngiltere 96: En iyi 2., Belçika-Hollanda 2000: Play-Off S.İrlanda, Japonya 2002: Play-Off Avusturya) Elimizi kolumuzu sallayarak çıkacağımız tek gruptan da yine kan ter içinde finallere gidiyor olmak, zafer gününde bu yakınmaları dile getirmemize sebep oluyor işte. Finallere giden ülkelerin dünya klasmanındaki yerlerini hiç merak edeniniz oldu mu? Ben söyleyeyim hemen. EURO 2008'e ev sahipliği yapacak oldukları için Avusturya ve İsviçre'yi saymazsak finallerde mücadele edecek ülkeler arasında Türkiye (28), İsveç'le birlikte en arkada. Nasıl mı? FİFA dünya sıralamasına bakmanız yeterli bunun için. Zaten final gruplarının belirleneceği kuralarda da 4. kategoride yani Romanya, Polonya ve İsveç ile en son grupta yer alıyoruz. Bu da demek oluyor ki, finallerde hayli zorlu bir grupta olacağız. Şayet kalırsa Terim ve öğrencilerinin işi pek kolay olmayacak. Ama unutulmamalıdır ki; biz millet olarak hep zoru severiz. Yoksa niye tarihimizin en kolay grubundan kan ter içinde çıkalım? İşte şimdi takım olduk Fatih Terim eleme grubu maçları boyunca tam 39 farklı oyuncuyu A Milli Takım kadrosuna çağırdı. Terim'in Norveç ve Bosna serilerinin kadrosunda ilginç tercihleri vardı. Bunların ilki finallerde Nihat ile birlikte forvette görev vermeyi düşündüğü Gökhan Ünal'dı. Fatih hoca bu kez F.Bahçe'nin yedek golcüsü Semih'i düşünmüştü. En kritik virajda Hakan Şükür ve Gökhan yoktu. Fakat Türk futbolunun yaşayan efsanesi Hakan Şükür, hocasının bu tercihine saygı duymuş, Ali Sami Yen'deki yerini almıştı. Yedek kulübesinin arkasında takım arkadaşlarıyla beraber atağa kalkıyor, gole birlikte seviniyordu. Tıpkı Tümer gibi, Yıldıray gibi. Hakan dün gece stada gelerek önemli bir ders verdi. Çünkü bu bir milli davaydı ve Hakan da bu davanın en önemli neferlerinden biriydi. Gelmemesi zaten yakışık almazdı, O kendine yakışanı yaptı. İşte o geldiği andan itibaren takım olduk ve zafere birlikte ulaştık. Sahaya dönecek olursak, Milli Takım'ın bu kadrosu finallerde iş yapmaz. Bosna galibiyetiyle final biletini aldık ama Milli Takım'ın eksikleri saymakla bitmez. Öncelik defansta tabii ki. Servet her zamanki savrukluğunda, Emre Aşık iyi niyetli ama yetersiz. Sırıtmayan tek oyuncu 2. kez milli formayı giyen Gökhan Gönül. Varın gerisini siz düşünün. SERKAN AKCAN
<< Önceki Haber Futbol ülkesi değiliz ama; hayatımız futbol Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER