KIBRIS AYRILIĞA SÜRÜKLENİYOR

Grup raporu: 2008'deki görüşmeler de başarısız olursa Kıbrıs'ta ayrılık seçeneği güçlenir


Uluslararası Kriz Grubu, merkezi Avrupa Birliği'nin de merkezi olan Brüksel'de bulunan, saygın bir düşünce kuruluşu. Krizleri çatışmaya dönmeden önleyebilme amacıyla çalışıyor. Grubun yöneticileri arasında AB'nin eski Dış İlişkiler Komiseri Chris Patten, ABD'nin eski Birleşmiş Milletler ve Rusya büyükelçisi Thomas Pickering, eski Avustralya Dışişleri Bakanı Gareth Evans ve ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz gibi isimler bulunuyor. Grup (orijinal kısaltmasıyla ICG) 10 Ocak'ta 'Kıbrıs: Ayrılığa Sürüklenişi Tersine Çevirme' başlığı altında bir rapor yayımladı. Aylar süren bir çalışma sonucu ortaya çıkan 37 sayfalık raporda, Kıbrıs Rumlarının şubat ayında yapacağı başkanlık seçimi ardından BM gözetimi altında adanın iki kesiminin birleşmesi doğrultusunda yeni, görüşmelerin başlayabileceğine dikkat çekiliyor. Görüşmelerin yeniden başlaması fikri, birkaç ay önce Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanı Tassos Papadopulos'un yaptığı çıkıştan bu yana gündemde. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de 3 Ocak'ta KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ı Ankara'da ağırlarken yeni görüşmeler için zeminin mevcut olduğunu söylemişti. Ancak Papadopulos'un Türkleri azınlık benzeri bir statüye koyan ve süreçte AB'ye de yer veren yaklaşımıyla, Gül ve Talat'ın iki eşit kurucu devlet temelindeki yaklaşımı taban tabana zıt. Gül, buna ek olarak süreci Kıbrıs özelinden çıkarıp (muhtemel enerji güvenliği çağrışımlarıyla) Doğu Akdeniz güvenliği çerçevesine yerleştirerek, Yunanistan'ın da sürece dahil edilmesini önermişti. Gül'ün 9 Kasım'da Nev York'ta BM Genel Sekreteri ban Ki-Moon ile bu konudaki görüşmesinin sonuçları henüz bilinmiyor. Ama aynı gün Ankara'da bulunan İngiltere'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Joan Ryan da Kıbrıs'ta yeni tur görüşmelerin bir an önce başlamasını desteklediklerini söyleyerek şu önemli uyarıda bulunmuştu: Zaman, Kıbrıs'ın birleşmesinin aleyhine işliyordu. İngilizler, bu yaklaşımın 'Bu yeni tür görüşmeler son şans olacak' anlamına gelmediğini özellikle vurguluyorlar. KKTC 'Tayvanlaşıyor' mu? Kriz Grubu ise bunu bir adım ileriye götürüyor ve çoğu kişinin düşünüp pek azının söylediğini açıkça şöyle ifade ediyor: "Böyle bir çaba da başarsızlığa uğrarsa, seçeneğin ayrılma olması muhtemeldir." Grup, artık Kıbrıslı Rumlar arasında da bu seçeneğin dile getirilmeye başladığını vurguladığı raporunda 2004 yılından itibaren bir dizi gelişme, Kıbrıs adasındaki fiili ayrılığı resmileştirmeye doğru 'sürüklediğini' öne sürüyor. ICG, 2004'teki 'ikiz hadiseyi', yani Annan Planı'nın rumlar tarafından geri çevrilmesiyle çökmesini ve Kıbrıs rumlarının AB'ye üye alınmasını başlangıç sayarak bu bir dizi gelişmeyi şöyle sıralıyor: 1- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin 'Tayvanlaşması' (yani gayri resmi olarak varlığını kabul edenlerin, ilişki kuranların artması, ama siyaseten izole olması) sonucu adadaki Türk ve Rumlar arasındaki uçurumun büyümesi; 2- AB ve Türkiye arasındaki ilişkilerin soğuması, mesafenin artması; 3- AB ve NATO'yu ilgilendiren ilişkilerin gerginleşmesi; 4- Türkiye ve Kıbrıs Rum Cumhuriyeti arasındaki 'diplomatik gerilla savaşının' kızışması. Grubun süreç için ilgili taraflara bazı 'tavsiyeleri' de var. Şöyle; - AB ve Kırbrıslı Rum liderler, Kıbrıs'ta çözüm için Türkiye'yi AB üyeliğinin gerçek bir hedef olduğu konusunda temin etmek zorunda olduklarını anlamalı, - Kıbrıslı Rumlar, Türkiye'ye karşı AB manivelasını kullanarak tek devlet için bastırmanın ve Kıbrıs Türklerini dikkate almamalarının Türkiye'yi AB'den uzaklaştırdığını ve adanın kalıcı bölünmesi ihtmalini artırdığını görmeli, - Türkiye, Kıbrıslı Rumları kendileri için varoluşsal bir tehdit olmadığı doğrultusunda iknanın, AB hedefi önündeki engellerin kaldırılması doğrultusunda anahtar rol oynadığını kabul etmeli. Diyalog ve ticaret, 1999'da Yunanistan'la elde edildiğine benzer sonuçlar getirebilir. Grubun raporu şu saptamayla sona eriyor: AB, BM arabuluculuğundaki görüşmeleri izlemeli ve her iki tarafla da birlikte çalışmalı. Görüşmeler çökerse, AB zor kararlarla karşı karşıya kalacaktır. Hataları, mevcut duruma gelinmesinde pay sahini olan AB, geleceğini Kıbrıs'ın kaderine rehin bırakamaz. Kıbrıs'ta artık aktörler, iki devlet seçeneğinden bahsetmeye başladı. Kıbrıs'ta gerçekten ilginç bir sürece giriliyor.
<< Önceki Haber KIBRIS AYRILIĞA SÜRÜKLENİYOR Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER