HAREKAT VE HAMASET

HAREKÂTIN kısa sürede bitirilmesinin ilk elde herkeste şaşkınlık yaratması tabiidir.


Biz gazeteciler de bu şaşkınlığı yaşadık. Muhtemelen eski harekâtların etkisiyle, daha uzun süreceğini sanıyorduk. Sadece Sayın Şükrü Elekdağ, Uğur Dündar’a bu harekâtın “8-9 gün sürebileceğini” söylemişti; 7 gün sürdü, 8. gün çekilme tamamlandı. Amerikan Başkanı Bush’un ve Savunma Bakanı Gates’in “Bir an önce çekilin” şeklindeki açıklamalarının aynı zamana gelmesi bir talihsizlik olmuştur. Ama Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt, dünkü basın brifinginde, “Aksi ispat edilirse, üniformamı çıkarırım” diyerek Amerikan etkisini reddetmiş, “tamamen askeri sebeplerle ve kendi kararımızla” harekâtı tamamlayıp çekildiğimizi belirtmiştir. Böyle konularda, işin uzmanı olan ve canını ortaya koyan askere de güvenmeyeceksek kime güveneceğiz?! Yeterli bilgiye, uzmanlığa ve sorumluluğa sahip olmayan hamaset erbabına mı? Akıl ve insaf Elbette askeri konularda Genelkurmay Başkanı’na da güvenmemek, inanmamak mümkün. Komutanların kamuoyunun eleştirisi altında olmaları onları daha özenli davranmaya yöneltir elbette. Ama “akıl” ve “insaf” ölçülerini hiç ihmal etmemek lazım. Diyelim ki, harekât devam ettirilseydi... Peki kaç gün? Bu tür harekâtlarla bir terör örgütünü bitirmek mümkün mü? Harekât ne zaman askeri amacına ulaşmış sayılacaktı? Askeri harekâtın devam ettirilmesi, uluslararası politik şartlar bakımından bir daha harekât yapamamak gibi bir sonuç doğuracaksa, harekâta devam etmenin “akılcı” bir tarafı olabilir miydi? Halbuki herkes biliyor ki, TSK belirsiz bir zaman içinde yine kara operasyonları yapacaktır! İlk harekâtın bir haftada tamamlanması, bundan sonraki harekâtlarımızı siyaseten kolaylaştırmıştır. TSK’nın her zaman harekât yapabilecek olmasının PKK üzerinde yaratacağı tedirginlik ve hareket kısıtlaması terörle mücadelenin önemli araçlarından biridir. Ve “insaf” duygusu: Sırtında 30 kilo yük, elinde 10 kiloluk silah, dizine kadar kar içinde yürüyen, koşan, sipere yatan, hücum eden Mehmetçik... 48 saatte bir tim değişimi... Öbürü ise mağarasında veya mevziinde bekliyor! Durmayı bilmek! Hamasetin nasıl kötü akıl hocası olduğuna dair tarihimizde facialı örnekler vardır: Mithat Paşa’nın hamasi duygularla yol açtığı meşhur “93 Harbi” faciası; Plevne ve Erzurum’un kaybı, düşmanın Yeşilköy’e kadar gelmesi... “Ordu 48 saatte Sofya’ya girer” diye başlayan Balkan Harbi faciası; tüm Rumeli’nin kaybı... Birinci Cihan Savaşı’na girişimizi, Sarıkamış harekâtını da unutmayın. Öbür tarafta Musul’da, yani Kuzey Irak’ta başarıyla devam eden Özdemir Bey’in Kuvay-ı Milliye gerillalarını Mustafa Kemal ve arkadaşlarının siyasi sebeplerle durdurup onları geri çekmesini hatırlayın! Böyle karmaşık konularda: - Evvela, yüzde yüz kesin gerçek yoktur; bir takdir ve kanaat payı daima vardır. Mutlaka uzmanlık bilgisi gerekir. - İkincisi, hamaset daima risk faktörünü artırır; profesyonellik ve akılcılık öncelikli olmalıdır. - Etnik terör, bir, beş, beş yüz operasyonla bitirilemez, uzun yılları alacak mücadeleyle terörün çıkar yol olmadığı gösterilir. Son harekât bu zincirin halkalarından biridir ve başarılır. - Asıl mesele, çeyrek asır boyunca ölümü göze alarak dağa çıkan Kürt gençlerini dağdan indirmektir; akıl, bunun yollarını bulmalıdır.

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER