DİNLENİYOR MUYUZ? KİM DİNLİYOR?

Bu ülkede herkesin bir 'dinlenme' öyküsü vardır; kendi hesabıma benim öykü sayım birden çok fazla.


Nitekim CHP'liler “Dinleniyor muyuz?” sorusuyla gündemi işgal etmeye başladıkları andan itibaren, eline kalem alan hemen herkes, “Biliyordum zaten” diye kendisinin de dinlenenlerden olduğunu yazmaya başladı. Gerçekten bu kadar çok insan dinleniyor olabilir mi? Hiç kuşkusuz olabilir. Bugünün teknolojisi eskiden kaba cihazlar ve büyük masraflar göze alınarak yerine getirilebilen 'dinleme' işini olağanüstü kolaylaştırdı. Şimdilerde mini minnacık cihazlarla yapılıyor dinlemeler, hatta cihazsız da dinlenebiliyor kişi veya ortam... Gökyüzünde sayısız istihbarat uydusu dolaşıyor; onların herhangi birini kısa süreliğine de olsa dinleme hedefiniz üzerine yönlendirdiğinizde istenilen sonucu alabiliyorsunuz. Uyduya da gerek yok. Herhangi bir ortamı dinlemek için orada var olan bir elektronik cihazı dinleme için kullanılır hale getirmek çocuk oyuncağı. Hedefinizin cep telefonu yalnız o kişinin telefon görüşmelerini dinlemeye yaramıyor, azıcık bir çabayla aynı telefondan uzaktan ortam dinlemek için de yararlanabiliyorsunuz. SİM kartı değiştirmesi hedefinizin, farklı numaralar kullanması da fazla önemli değil; hedef sese ayarlı ve o sesi duyunca kulak diken cihazlar da var. Dinleme altyapısı kurmak için devlet hazinesi gerekirdi çok eskilerde, bugün istediğiniz sonucu almak için birkaç bin liradan vazgeçebilmeniz yeterli. Eskiden nereden erişebileceğinizi bilemezdiniz dinleme cihazlarına, bugün internet siteleri postayla istediğiniz adrese gönderiyor. CHP'lilerin binalarının dinlendiği iddiasının doğru olduğunu kabul etsek bile, bununla hükümeti veya rakip partiyi itham etmenin bir anlamı yok. Bugünün teknolojisi herkesin herkesi dinleyebilmesini mümkün kılıyor çünkü. Dinleme konusunda elleri yasalarla bağlı olan resmi kişi veya birimlerin böyle bir işe tevessül etmesi, emin olun, sıradan ama gözü kara birinin az bir masrafla buna cüret etmesinden çok daha zordur. Bu da bizi iddia üzerinde biraz farklı açıdan durmaya sevk etse yeridir. Richard Nixon 1972 öncesinde rakip partinin merkezini dinletme ihtiyacı duymuştu gerçekten; sonrasında da Watergate Skandalı yüzünden ABD Başkanlığı koltuğundan istifa etmek zorunda kalmıştı. Nixon'un rakibiyle ilgili özel bilgilere ihtiyacı vardı. Bugünün teknolojisi yalnızca 'dinleme' konusunda ileri değil, bilgiye erişim yönünden de mükemmel; hiçbir iktidarın ihtiyacı olan bilgiye ulaşmak için yasaya aykırı bir girişimde bulunması gerekmez bugün. En mahrem bilgiler bir 'tık' uzakta çünkü. Gerçek bu, ama yine de insanlar/kurumlar birbirlerini dinliyor ve dinlenenler medyaya sızdırılıyor. Gazetenin “Öyle gelişmiş cihazlar söz konusu değil, basit bir yolla elimize ulaştı” demesine kulak veren yok. İşte birileri CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ı dinlemiş, gazete de dinlenen konuşmanın metnini yayımlamış. “Metnin yayımlandığı gazete 'siyasal İslâmcı' olduğuna göre...” akıl yürütmesiyle istediğiniz soruyu sorabilirsiniz... İyi de, gelişmiş teknoloji tam da şimdikine benzer bir kafa karışıklığı yaratmak için kullanılıyor olmasın? Yaşanan kafa karışıklığının temelinde yatan 'dinleme' eylemi büyük ihtimalle bunu sağlamak içindir zaten... Hükümetin ithamlara cevap vermek için konunun üzerine gitme kararlılığı yerindedir. Devletin ilgili birimleri, kendilerinin ancak yasalar çerçevesinde kullanabildikleri cihazların yasadışı amaçlarla kullanıldığını da tespit edebilecek durumdalar. Devletin içinde veya dışında burnunu başkalarının mahremine sokan, kendisini ilgilendirmeyen konuşmalara kulak kabartan münasebetsiz tipler -eğer varsa- mutlaka ortaya çıkartılmalıdır. Başarılı olunmazsa, pek çok 'siyasi komplo' eylemine muhatap kalınabileceği bilinerek...
<< Önceki Haber DİNLENİYOR MUYUZ? KİM DİNLİYOR? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER