BAŞÖRTÜLÜ CASUS

Ajan yetiştirilmek üzere çocuk alınacaktır, bu çocuklar ailelerinden kopacak ama ileride...


Bazı hassas konulara nüktedan yaklaşımda fayda var, ne de olsa bayram havası devam ediyor, üstelik günlerden pazar. Onun için ‘başörtülünün oyunu almaya talipsin de işe almaya ne dersin’ diye pat diye sormaktansa fıkra anlatalım... CIA bir ilan veriyor; ajan yetiştirilmek üzere çocuk alınacaktır, bu çocuklar ailelerinden kopacak ama ileride en yüksek memur maaşı alan istihbarat görevlileri olacaktır. ‘Evladınıza mutlu bir gelecek temin etmek istiyorsanız onu CIA’ya teslim edin’ şeklinde özetleyebileceğimiz bu duyuru gazetelerde yer alıyor. Altında da kanun gereği uyarı -küçük harflerle- yazıyor: CIA çalışanları arasında kesinlikle ırk, din, inanç, etnik köken ayrımı yapmaz ve fırsat eşitliği ilkesine bağlıdır. CIA’nın planı, bir çocuğu aynen Rus vatandaşı gibi yetiştirip Moskova’ya yollamak ve asla Rusluğundan şüphe edilemeyecek bir ajana sahip olmaktır. Eğitime alınan bir oğlan gerçekten doğal yetenek çıkar, doğuştan ‘007 James Bond’ desek yeridir. Atletik, zeki, attığını vuran bu çocuğu on küsur yıl eğitirler. Hollywood’u kıskançlıktan çatlatacak bir Moskova seti yapmışlar, üç üniversite kampüsünden büyük bu alanda okullar, meydanlar, dükkanlar, meyhaneleriyle Moskova’yı birebir yansıtmışlardır. Çocuk delikanlı olur ve 20’li yaşlarının başında ilk görev olarak Moskova’ya yollanır. Geceyarısı paraşütle atlar, yıllarca simülasyonunu yaptığı gibi mezarlığa iner, paraşütü gömer ve işte avucunun içi gibi bildiği yollarda yürümekte, köşeyi dönünce karşısına çıkmasını beklediği Gorki Bar’ın açık olmasını ümit etmektedir. Büyük keyifle girer Gorki Bar’a, mükemmel bir Rusça ile ‘duble vodka, bir de sıcak çorba’ der. Barmenin gözleri hayretten faltaşı gibi açılmıştır, sorar: - Yahu sen bir Amerikalı olarak nasıl bu kadar iyi Rusça konuşuyorsun? Yoksa casus musun? - Saçmalama arkadaş ne casusu! Ben de en az senin kadar Rusum, sor bakalım şanlı tarihimizden, güzel coğrafyamızdan senden yüz misli fazla biliyorumdur; casus diyorsun, ayıp oluyor ama!.. - İnanılır gibi değil, aynı Rus tepkisi veriyor adam. Kesin casus bu, polis çağıracağım. - Çattık yahu! Ver şu duvarda asılı balalaykayı, gör bak halk ezgilerimizi nasıl da çalıp söylüyorum... Şarkıların güzelliğine ve danslara bardaki müşteriler de hayran kalmış ama ‘kesin casus bu’ fısıltıları artmıştır... Ajan, iş sarpa saracak, sıvışalım hissiyle votkayı diker, ‘bana hakaret edilen yerde kalmam’ diyerek kapıya yönelir ve tam çıkarken sorar: - Arkadaş kalbimi kırdın gidiyorum ama şunu da sormadan edemeyeceğim, ne hakla bana casus dersin sen, alnımda yazmıyor ya; nereden bu kanıya vardın onu merak ettim... Barmen, duvardaki aynayı göstererek, cevaplar: - Bir aynaya bak, bir de bize bak; sen hayatında hiç zenci Rus gördün mü?! * * * CIA eşitlik ilkesini abartmış ona gülüyoruz, neticede bu bir fıkra. Kendi gerçeklerimize dönecek olursak... ‘Çarşaf açılımını’ toplumsal barışa büyük katkı olarak resmen alkışlayanlar da bu fıkraya gülebilir elbette. Pekiyi... Aynaya bakıp sorsalar, kendi özellerinde, işyerinde başörtülü personel istihdam ediyorlar mı?
<< Önceki Haber BAŞÖRTÜLÜ CASUS Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER