KAMU VİCDANI KARAR VERECEK

Milliyet Gazetesi geçen cumartesi kocaman bir sayfaya şu başlığı attı:


Önce kısa bir özet: Milliyet Gazetesi geçen cumartesi kocaman bir sayfaya şu başlığı attı: 'Gülen sorularında terledi'. Bu lafı söyleyen kim, söyleten kim, manşet yapan kim? Gazete, haberini 2001'de Tuncay Güney'i sorgulayan eski emniyet şube müdür yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu'na dayıyordu. Güya Tuncay Güney, sorgu sırasında Gülen ile ilgili sorular yöneltilince terlemişmiş. Bu devasa haber üzerine biz de sorduk: 'Madem Tuncay Güney sizin için çok önemli bir referans, o zaman kendi yayın grubunuz ve mesai arkadaşlarınız hakkında ortaya attığı akla hayale gelmedik şeyleri de yazacak mısınız?' Mesele bu kadar basit! Eveleyip gevelemeye gerek yok. Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, dün bu konuda iyi bir adım atmış, bir şeyler söylemiş. Diyor ki: "Tuncay Güney gibi son derece karmaşık bir şahsiyeti analiz ederken, onun her söylediğinin 'tümüyle doğru' ya da 'tümüyle saçma' kabul edilemeyeceğini belirtmekte fayda var." Bu noktaya gelmelerine sevindim doğrusu. Milliyet'in Tuncay Güney konusunda verdiği görüntü şu: 'Güney, Fethullah Gülen'den, STV'den vs. bahsederse doğru bir kaynak, Doğan Grubu'ndan bahsederse güvenilmez bir kaynak'. Milliyet'in verdiği imaj aynen budur ve yanlıştır. Madem Gülen ile ilgili kısımda referans kabul ediyorsunuz, açın Ergenekon iddianamesini ya da Tuncay Güney'in değişik zamanlarda değişik açıklamalarına bakın ve kendi grubunuz hakkında söylenenleri satır satır Milliyet'e yazın. Bunu yapamayacaksınız. Çünkü o noktaya gelince birden Güney'in 'güvenilmez' biri olduğunu hatırlayacaksınız. Asıl problem de burada başlıyor. Milliyet Genel Yayın Yönetmeni diyebilir ki; "İstanbul Emniyeti'nde şube müdür yardımcılığı yapmış Ahmet İhtiyaroğlu'nun 'terleme' gözlemini kayda değer buldum." Kim bu İhtiyaroğlu, Sayın Ergin? Adil Serdar Saçan'ın yardımcısı. Saçan halen hapishanede yatıyor. Niçin? Ergenekon soruşturmasında delilleri saklamaktan. İhtiyaroğlu ise iki kez işkence suçundan ceza almış ve meslekten atılmış bir emniyetçi. Bu mudur terleme gözlemine haber değeri katan? Mesut Yılmaz meselesine gelelim. Milliyet, bir gün önceki Cumhuriyet'i kaynak göstererek 'Emniyet'te F Tipi yapılanma' haberine yer vermişti. Yılmaz bu haberi Zaman'a yalanladı ama Milliyet o tekzibi değil, Cumhuriyet'teki bayat haberi kullandı. Şimdi de Kanal D'ye verdiği demeci kaynak göstererek Mesut Bey'in Cumhuriyet'e söyledikleri konusunda ısrarcı olduğunu iddia ediyor. Mesut Yılmaz öyle demiyor, ihtimal dâhilinde konuşuyor; yani 'söz konusu olabilir' gibi yuvarlak laflarla geçiştiriyor. Yine aynı yere geliyoruz. Bir gazeteci, Mesut Bey'i karşısına alsa ve dese ki; 'Medyada kartelleşmeden söz ediliyor, hatta bu yapı ile Ergenekon arasında bağlantı olduğu iddia ediliyor, ne dersiniz?' Yılmaz'ın cevabı aynı olacaktır: 'Söz konusu olabilir'. Mesut Bey, medyada yer alan iddiaları kastederek ihtimal çizgileri içinde kalmayı seven bir politikacı. Soruya, sorudaki yönlendirmeye bakacaksın ki neyi tartıştığımız anlaşılsın... Neymiş, Hüseyin Üzmez'i haber yapmamışız. Biz yüz kızartıcı hangi olayı haber yapmışız ki bunu yapalım? Bir mankenin gizlice kameraya alınmış tecavüz görüntülerini kim manşetlere taşıdıysa Üzmez'i de onlar manşet yapabilir. Ya da meslekten birinin otel odasındaki cinsel şiddet içeren görüntülerini yayınlayan masa arkadaşları yapsın o işi. Bu tür konulara sıcak bakanlar her gün lolita haberi yapabilir; bu yüzden de internet siteleri bazı firmalar tarafından porno sayılabilir... Tarz meselesi. Bir yayın, kendini 'aile gazetesi' olarak görüyor, ona göre temkinli davranıyorsa bunu eleştiri vesilesi yapmak 'esas konuyla ilgili söyleyecek sözüm kalmadı' demektir. Bizi dinlemiyorlar, bari kendi ombudsmanları Derya Sazak'a kulak versinler. Aynı zamanda Milliyet'in eski yayın yönetmeni olan Sazak, Yrd. Doç. Aslıhan Aykaç'ın şu satırlarına yer veriyor: "Öncelikle bu haberler 'ibret-i alem' değil tam tersine akla gelmeyeni getirerek dolaylı da olsa teşvik edici rol oynuyor." Sazak, bu konudaki şikayetlerin arttığını belirterek, Genel Yayın Yönetmeni'nin dikkatini çekiyor. Herkes kendi yoluna. Kimin daha doğru gazetecilik yaptığını pehlivan tefrikasına çevirmek yanlış. Hangi gazetenin adam gibi gazetecilik yaptığına kamu vicdanı karar verecek. O kararı belirleyecek faktörlerden biri takıntılı habercilik konusu olacak. Bir gazete, bir kişi ya da bir kitleyi takıntı haline getirdiyse ve sürekli düşmanlık körüklemek için fırsat kolluyorsa herkes bilecek ki o noktada ne objektiflik kalmıştır ne de hakperestlik. Bu iki kıymet hükmünün olmadığı yerde gazetecilik de olmaz zaten.
<< Önceki Haber KAMU VİCDANI KARAR VERECEK Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER