GÜL DİYARBAKIR'A GİDEMEDİ AMA...

“Şimdi anladınız mı Cumhurbaşkanı’nın dün Diyarbakır sorularına neden canının sıkıldığını?”


Cumhurbaşkanlığı’ndan bir kaynak dün “Şimdi anladınız mı Cumhurbaşkanı’nın dün Diyarbakır sorularına neden canının sıkıldığını?” diye sitem edercesine sordu. Sabah saatlerinde Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden gelen açıklamayı kastediyordu. Açıklamada Gül’ün kulak rahatsızlığının nüksetmesine bağlı olarak doktorların uçak yolculuğu yapmasına izin vermemesi nedeniyle çok istediği halde Bayram’ı Diyarbakır’da karşılama fikrini ertelemek zorunda kalmıştı. Gül, Dışişleri Bakanı iken Tunus yolculuğundan dönüşünde rahatsızlanmış, önce Güven Hastanesi’ne başvurmuş ancak oradaki doktorların uyarısıyla, tedavisi için gerekli cihazların bulunduğu Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi’nde bir süre kalmıştı. Bu ciddi bir rahatsızlıktı. Aslında Gül için Ankara’dan Diyarbakır’a karayoluyla yarım günü aşkın bir yolculuğu göze alıp gitmek de mümkün olabilirdi. Ancak Gül’ün İstanbul’da hem Türkiye, hem de aslında küresel ölçekte önem taşıyan bir randevusu vardı. Bu yüzden sabah saatlerinde karayoluyla İstanbul’a geçti. İstanbul’da Pakistan ve Afganistan cumhurbaşkanlarıyla ortak toplantıya ev sahipliği yaptı. Bu iki ülke cumhurbaşkanının Türkiye’de ikinci kez biraraya gelişiydi. Daha önce yine İstanbul’da yapılan buluşmaya dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ev sahipliği yapmıştı. Pakistan adına da dönemin Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref katılmıştı, Afganistan’ı o zaman da Hamid Karzai temsil ediyordu. Gül o dönem dışişleri bakanıydı. Dünkü toplantıda Pakistan’ı yeni Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari temsil etti. Burada iki ilginç yön var: Birincisi, bu iki komşu ülkenin liderleri birbirleriyle görüşmüyorlar. İstanbul’daki ilk toplantı zaten Afganistan ve Pakistan liderlerinin Türkiye sayesinde ilk kez yüzyüze görüşmesi anlamını taşıyordu. İkincisi, küresel tehdit boyutu taşıyan El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide, Taliban gibi örgütler bu iki ülke topraklarında bulunuyor. Keza ABD ve Avrupa terörist örgütler listelerinde yer alan Pakistan merkezli Leşkeri Tayibe örgütü, Hindistan’ın Mumbay şehrinde geçen hafta meydana gelen kanlı terörist saldırıdan sorumlu tutuluyor. Terörizm boyutu Dün Gül, Zerdari ve Karzai arasındaki üçlü toplantıda, daha çok iki ülkenin Türkiye yardımıyla ortak yapabileceği, daha çok iktisadi projeler üzerinde duruldu. TOBB tarafından daha önce Gazze bölgesi için İsrail-Filistin yönetimleri işbirliği için hazırlanan projenin benzeri, Pakistan-Afganistan sınırında özel bir bölgede uygulanabilir mi? Şu an uçuk bir fikir gibi gelse de kriz dönemleri beklenmedik fırsatlar doğabiliyor; hem de bunlardan bahis, başka konuları, siyaset ve güvenlik konularını konuşma vesilesi oluyor. Zaten gerek Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, gerekse Cumhurbaşkanı Gül’ün konuklarla yaptığı ikili görüşmelerde ağırlıkla güvenlik ve terörizm sorunlarının ele alındığı öğrenildi. Geçen pazar günü, yani Mumbay’daki eylemin sona erip bir teröristin sağ olarak yakalandığı haberinin alınması ardından Pakistan Başbakanı Yusuf Ziya Gilani’den Başbakan Erdoğan’a gelen bir telefon yalnız Ankara’yı değil Batı dünyasında pek çok başkenti de alarma geçirmişti. Gilani, Hindistan’ın Mumbay saldırısı nedeniyle Pakistan’ı sorumlu tuttuğunu ve Yeni Delhi’de ‘savaş hâli’nin konuşulduğunu söylüyordu. Her iki ülkenin elinde atom bombası olduğu ve her iki ülkenin de her an ortak sınırlarına yığmaya hazır birer milyon asker bulabilecekleri göz önüne alındığında bu bir felaketin eşiğinde olmak anlamına geliyordu. Erdoğan’ın daha yeni görüştüğü Hindistan Başbakanı Manmohan Singh başta olmak üzere yaptığı bir dizi görüşme tansiyonun düşmesinde, krizin daha da derinleşmemesinde rol oynadı. Türkiye dün Pakistan’a terörizmle mücadelede Hindistan, Afganistan ve komşularıyla daha fazla işbirliği öğütledi, bunun için destek vaat etti. Ancak Pakistan liderinin asıl sorunu içeride; söz geçiremediği güvenlik ve istihbarat birimleriyle. Türkiye yalnız komşularıyla değil, daha geniş bir bölgede süren yangının söndürülmesi çabalarına aktif olarak katılıyor. Çünkü o yangın sürdükçe Türkiye’nin serinlemesi de gecikiyor. Bu çabalar o nedenle yalnız ‘Cihanda sulh’ için değil, ‘Yurtta sulh’ için de anlam ve önem taşıyor.
<< Önceki Haber GÜL DİYARBAKIR'A GİDEMEDİ AMA... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER