BÖLGEMİZİN VE DÜNYAMIZIN GELECEĞİ

Yeni bir meslek türedi: "Stratejistlik..."


Strateji, yaşamın belirli alanlarında ve özellikle askerlikte, politika belirleme işlemidir. Bir önceki cümlemde vurguladığım gibi, askerlikte ve savaş durumlarında stratejinin özel önemi vardır. Tarihte, Julius Sezar'dan başlamak üzere, büyük "stratejistler" yetişmiştir ve yazdıkları ve uygulamaları, bugün için bile (belli bir ölçüde) değer taşır. Fakat günümüz stratejistleri ya da kendilerini stratejist olarak tanımlayan ve kısmen de olsa kabul ettirenler, bambaşka tipler. Ellerine kalemi aldıkları anda, (tabir biraz basit olsa da) "uçmaya başlıyorlar." Tabii mikrofona çıktıkları anda "sözü kaptıkları" anda da. Türkiye'ye, bölgemize ve elbette dünyaya, yeniden "nizam veriyorlar..." Stratejist olmaları için, belirli bir eğitim almaları, belirli kaynakları taramış olmaları gerekmiyor. Hatta, bir yüksek eğitim almaları da gerekmiyor. Kendilerine, "ben stratejistim" demeleri yetiyor. Tabii, bunu başkalarına da kabul ettirmeleri gerek... *** Yıllarca önce, çok izlenen bir televizyon kanalında, bir tartışma programına katılmıştım. O günlerin güncel bir sorununu tartışıyorduk. İstanbul dışından, (sesinden anladığım kadarıyla) genç bir arkadaşla telefon bağlantısı yapıldı. Çocuğun, en ilkel bilgilerden bile haberi yok ama "sallayıp" duruyor. Doğrusu, eğitimini merak ettim. Bir türlü söylemiyordu. "Kendi kendimi yetiştirdim" diyordu. Sonunda, allem etti-kallem etti ve almış olduğu eğitimi söyledi. Ortaokul düzeyinde bir sağlık okulundan mezundu ve gerçekten, dünyadan haberi olmayan, neredeyse kara cahil bir gençti. Fakat, kendini stratejist olarak yutturmuştu ve eteğindeki taşları, mutlulukla dökmüştü. Doğrusu, programı yöneten arkadaşa, fena halde kızdım. Bu türden adamlarla telefon bağlantısı yapacaksa, benim orada ne işim olduğunu sordum. Kaldı ki, programda; benden başka, birkaç yetkin arkadaş daha vardı. Tabii, programı yapan arkadaş da, üzülmüş ve mahcup olmuştu. Fakat galiba onun da pek bir kusuru yoktu. Zira telefon bağlantısını yapanları da aldatmış ve kendini stratejist olarak yutturmuştu. *** Bugün bu konuya değinmemin nedeni, geçtiğimiz Pazar günü, günlük bir gazetenin Pazar ilavesinin manşetinde yer alan, "Neo Osmanlı senaryosu" başlıklı haberdi. Bu habere göre, "stratejist" Dr. Georg Friedman, "Gelecek Yüzyıl" başlıklı bir kitap yayınlamış. Bu haberi hazırlayan arkadaşın vurguladığına göre, bu zat, dünyanın, en çok sözü dinlenen araştırma şirketlerinden (bu tanımlama haberi yazan hanımın TA), Stratfor'un kurucusu imiş. Stratfor için, "gölge CİA" deniyormuş ve tahminleri, ABD halkı tarafından çok ilgi görüyormuş. Gene, haberi yapan arkadaşın vurguladığı üzere merkezi Teksas'ta bulunan bu kuruluşta çalışan 70 analistten çoğu, CİA emeklisiymiş ve Pentagon dahil, pek çok kuruma danışmanlık yapıyorlarmış. Georg Friedman'ın kitabına göre; önümüzdeki yüzyılda, dünyada iki kutup kalacakmış. Bir yanda; Türkiye-Japonya, öte yanda, Polonya-ABD. Bbu mantık içinde; 2020'de, Rusya ve Çin'in sonu gelecekmiş. Akdeniz ve Karadeniz, birer Türk gölü olacak ve başkent, Ankara'dan İstanbul'a taşınacakmış... Tahminlerin hiçbir sınırı yok. Türkiye'nin hakimiyeti, sadece askeri ve ekonomik alanda kalmayacak ve işin içine, dini de katacakmış. Gene haberi hazırlayan hanımın deyişiyle, "Tam bir halifelik gibi davranmaktadır." Bu ve buna benzeyen tahminlerin sınırı yok. Friedman'ın tahminlerinin tarihe dayandırıldığı iddia ediliyor ama tarih bilgisinin derecesi hakkında biraz kuşkum var. Zira 17. yüzyıl için, öyle bir Avrupa haritası çizilmiş ki; Orta ve Doğu Avrupa'nın yarısı, Polonya Krallığı. Öyle sanıyorum ki, hiçbir zaman o denli büyük bir Polonya olmadı. Neyse, isteyen istediği gibi düşünür ve istediği öngörüyü yapar. İnanan "birilerini" de bulduktan sonra, en büyük stratejist olarak kendini sunabilir. *** Fakat, her ne olursa olsun, ben bu işe kızıyorum. Hele, birbirinden çok farklı tahminlerde bulunup; sonunda, bunlardan biri gerçekleşince, "ben dememiş miydim?" diye kostaklananlar yok mu, cidden sinirleniyorum. Başka bir sonuç ortaya çıksa; o sonuç için de "ben dememiştim" diyecekti... Ama çok değerli bir arkadaşımın vurguladığı gibi, "üretmek yetmez, pazarlamak gerek..." Eğer birileri, kendini stratejist olarak pazarlayabiliyorsa, kime ne...
<< Önceki Haber BÖLGEMİZİN VE DÜNYAMIZIN GELECEĞİ Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER