MUHALİF 27 NİSAN'DA NEREDEYDİN?

Bir gün önce... Bir dostum ‘Ergenekon’un üzerinin kapatılacağından’ dem vuruyordu.


Sabah uyanıp, baktım. 12. Dalga başlamış. Ergenekon sürecini kesmek isteyenlerden daha güçlü bir iradenin... Sonuna kadar ve tavizsiz bir şekilde bu işin aydınlatılmasının peşinde olması doğrusu güven verici. * * * Ergenekon süreci ne? Düpedüz demokratik bir iradeye karşı darbe girişimciliği... Şimdi 12. Dalgayı, ‘Kemalizm-Şeriat’ ikilemi havası içinde sunmak isteyenler var... Hálbuki bu, ‘darbecilikle-yargı’ arasındaki bir mesele. * * * Tedavülde dolaşanlardan biri de ‘muhalifleri tutukluyorlar’ iddiası. Demokratik muhalefete baskı faşizmdir... Ama ‘darbecilik’ ya da ‘ darbe girişimi’ veya ‘ darbe aranışının’ muhalefetle ne alakası var? 12. Dalga da dáhil, Ergenekon’dan suçlananların akıbeti mahkeme sürecinde netleşecek... Durumu o zaman göreceğiz... * * * Ama... ‘Demokratik muhalefet’ ile ‘darbecilik’ arasındaki sınırı kalın çizgilerle ayırmak açısından... Önemsediğim yaşanmış bir sınav var. 27 Nisan’daki ‘e-muhtıra’... İsterim ki birisi çıkıp, Ergenekon sürecini eleştirenlerin, 27 Nisan ‘e-muhtıra’ sürecindeki tavrını araştırıp, ortalığa seriversin. AK Parti Hükümetine sonuna kadar radikal muhalif de olunsa, demokratik bir hesaplaşma içinde de olunsa, 27 Nisan ‘e-muhtırasına’ avaz avaza karşı çıkmak gerekmez miydi? Ergenekon sürecinde adı geçen zevat arasında acaba böyle birisi oldu mu? Yahut soruyu şöyle de sorabiliriz... Geçmişte Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin iradesine ipotek koyan ve Türkiye’yi erken seçime sürükleyen e-darbeye karşı çıkmadan, demokratik bir muhalif olunabilir mi? Ya da Ergenekoncular ‘darbeciliği’ meşru gördükleri için, muhalefetten anladıkları şey ‘askeri darbe’ mi? * * * Tedavüldeki bir başka laf da, ‘saygın’ ifadesi... Neye göre? Kime göre? Olaylara ‘demokrasi’ ve ‘evrensel hukuk’ açısından bakmak yerine... ‘Yöneten’ herkesi ‘saygın’ ilan eden anlayışa göre elbette. Şili diktatörü Augusto Pinochet saygın mıydı, değil miydi? Muhtemelen Ergenekoncular açısından, darbeyi başardığı için çok saygındı... Ama İspanyol savcı Baltasar Garzon açısından demokrasi düşmanı bir darbeciydi... İnsanlık suçu işlemiş bir katildi... Nitekim... Uluslararası mahkemelerce tutuklandı, mahkemelerde yargılandı... Kendi ülkesi dışına çıkamaz hale geldi... Aynı soruyu, ömrü vefa edenin hala hapishanelerde cezasını çektiği darbeci Yunan Albaylar için de sorabiliriz... O nedenle, Ergenekon sempatizanlarının ‘saygınlık’ kavramından ne anladıklarını netleştirmelerinde fayda var... * * * Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir darbe girişimi mahkeme aşamasında... Bu, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Soğuk Savaş döneminin ‘ölüm makinesi’ Ergenekon örgütünden arınması için çok hayırlı bir girişim... Yeter ki hukuksal titizlik içerisinde önü kesilmeden gideceği yere kadar gidebilsin... Ve Türkiye ‘saygın muhalifliğin’ sadece ve sadece çağdaş demokrasi ilkelerine titizlikle uymakla mümkün olacağını öğrensin... Askerle, şiddetle, hükümet devirme planlarının, ne saygınlıkla ne de muhaliflikle alakası yok çünkü... Kimse de... ‘Darbe ile hukuk’ arasındaki bu meseleyi... ‘Cami-kışla’ maçı gibi göstererek, ‘laiklik-şeriat’ tatavası içinde yutturmasın... Olup biten ‘darbe ile hukuk’ arasında çünkü...
<< Önceki Haber MUHALİF 27 NİSAN'DA NEREDEYDİN? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER