TAMİL KAPLANLARI VE PKK

Her türlü rekabete karşı acımasız olan Prabhakaran, bu ve birçok başka yönüyle Abdullah Öcalan’ın andırıyordu.


Tam da “tarih fırsat yakalandı” söyleminin etkisiyle PKK sorununda (ve dolayısıyla Kürt sorununda) nasıl bir sürpriz gelişme yaşanacak derken haber dünyanın öbür ucundan, Sri Lanka’dan geldi. 20 milyon nüfuslu ülkenin yüzde 15’ini oluşturan Tamillerin bağımsızlığı için 26 yıldır silahlı mücadele yürüten Tamil Kaplanları, liderleri Velupillai Prabhakaran’ın da öldüğü büyük bir operasyonun ardından -en azından şimdilik- tarihe karıştı. Hem birçok üst düzey yöneticisinin son operasyonlarda ölmesi, hem de Prabhakaran’ın bütün rakiplerini ve çok sayıda Tamil aydınını öldürtmüş olması nedeniyle örgütün lidersiz kalacağı ve bir daha toparlanamayacağı yorumları yapılıyor. Her türlü rekabete karşı acımasız olan Prabhakaran, bu ve birçok başka yönüyle Abdullah Öcalan’ın andırıyordu. Zaten Tamil Kaplanları’nın PKK’nın bir nevi “manevi ikizi” olduğunu söyleyebiliriz. Benzer hedeflere sahip olan bu iki örgütten Kaplanlar 1983’te, PKK ise bir yıl sonra devlete karşı silahlı eylemlere başladı. Her iki örgüt de ABD başta olmak üzere çok sayıda ülke tarafından “terörist” olarak tanımlandı. Özellikle Batı ülkeleri, kendi topraklarında yaşayan Tamil ve Kürt göçmen işçilerinin bu örgütlere özellikle mali yardım yapmasını engellemek için epey uğraştılar. Bu benzerliklerden hareketle Tamil Kaplanları’nın akıbetinin Türkiye için bir dizi ders içerdiğini söyleyebiliriz. Öyle ki biz burada PKK’nın tasfiyesinin mümkün olup olmadığını, mümkünse nasıl olduğunu tartışırken, birçok açıdan ondan çok daha ileri durumdaki bir örgüt askeri yöntemlerle etkisiz hale getirilebildi. İntihar eylemcileri için özel kemerleri ilk kez tasarlayan, çoğu kadın militanlar tarafından gerçekleştirilen yüzlerce intihar eylemine imza atmış, kendi deniz ve hava kuvvetlerine sahip olan ve içinde hukuk fakültesinin, vergi dairelerinin ve hatta trafik polislerinin bulunduğu ayrı bir devlet inşa etmiş olan bir örgütten söz ediyoruz. Topyekûn savaş Peki Tamil Kaplanları neden yenildi? Bu konuda çeşitli analizler yapılıyor. Ama dönüm noktasının Mayıs 1991’de Hindistan Başbakanı Rajiv Gandi’nin bir kadın intihar eylemcisi tarafından öldürülmesi olduğunda herkes hemfikir. O andan itibaren Tamil Kaplanları uluslararası arenada her türlü meşruiyetini ve desteğini yitirmeye başladı ve “terörist” olarak damgalandı. Bir diğer neden de kendisini alabildiğine fetişleştiren Prabhakaran’ın örgüt içi demokrasi taleplerini acımasızca bastırması ve silahları bırakıp yasal demokratik sisteme eklemlenme yolundaki çağrılara asla kulak asmaması olarak gösteriliyor. Ayrıca Prabhakaran’ın son dönemde Tamillerin bağımsızlığından ziyade kendisini kurtarmayı temel aldığı ve bu nedenle kendi halkıyla bağlarının epey gevşediği ileri sürülüyor. Tabii Sri Lanka yönetiminin Kaplanlar’ı tasfiye etmede çok kararlı olması ve yüzlerce sivil Tamil’in ölümü ve binlercesinin de göçüne neden olan operasyonları gözünü kırpmadan gerçekleştirmesinin de belirleyici olduğunu unutmayalım. Yani “halkla teröristi ayrıştırma” hassasiyetinin terk edildiği noktadan itibaren Tamil Kaplanları’nın tasfiyesi söz konusu olabildi. Bizde “kurtarılmış bölge” olmadığı için PKK’ya karşı Sri Lanka’daki gibi “topyekûn” bir harekatın söz konusu olabilmesi imkansız. Kuzey Irak’taki PKK varlığına karşı böyle bir harekatsa, daha önce defalarca örneğini gördüğümüz gibi hem çok zor, hem de birçok açıdan çok maliyetli. Kaldı ki, ne kadar uluslararası camia tarafından terk edilmiş olursa olsun, PKK’nın Tamil Kaplanları gibi iyice izole edilmiş olduğunu söyleyemeyiz. Bunun başlıca nedeni de Kürt sorununun, Tamil sorununa kıyasla çok daha fazla stratejik öneme sahip bir bölgede yaşanıyor olması. Öte yandan Türkiye’de hiçbir hükümet, PKK’ya karşı içerde veya dışarda yürütülecek topyekun bir harekattaki muhtemel sivil kayıpları Sri Lanka yöneticileri gibi göz ardı edemez. Öcalan ve PKK yöneticilerinin, devletin içinde bulunduğu bu zor durumu sömürmekten bir an önce vazgeçmesi ve Tamil Kaplanları’ndan ders çıkararak bir an önce silahlarını bırakıp yasal siyasi sisteme eklemlenmenin önünü açmaları hem kendileri, hem tüm Türkiye için fazlasıyla hayırlı olacaktır.
<< Önceki Haber TAMİL KAPLANLARI VE PKK Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER