G-8 kararları ne anlama geliyor

En gelişmiş sekiz ülkenin katılımıyla ortaya çıkan G-8, ABD, Almanya, İtalya, Fransa, Kanada, Japonya, Rusya ve Britanya’dan oluşuyor.


G-8 olarak isimlendirilen birlik 1970 yılında G-6 olarak kuruldu daha sonra Kanada ve Rusya birliğe katıldı. G-8’ler her üç ayda bir toplanarak dünyanın ekonomik ve siyasi sorunlarını görüşüyorlar. 2009 yılının ilk G-8 toplantısı nisan ayı başında Londra’da yapıldı. Yılın ikinci toplantısı İtalya’nın L’Aquila kentinde 8-10 temmuz arasında yapılıyor. L’Aquila’da yapılan toplantıda ilk iki günde G-8’lerin en önemli kararı küresel iklim değişikliği üzerinde oldu. Küresel ısınmanın önüne geçmek için radikal kararlar alındı. Küresel ısınmanın endüstri öncesi dönemin iki derece üstüne çıkmaması için karbondioksit emisyonunun 2050 yılına kadar yüzde 80 azaltılmasına karar verildi. Bu konuda Avrupa ülkeleri kararlı davrandı ve ABD’ye baskı yaptı. Çünkü daha önce karbondioksit emisyonunun 2050 yılına kadar yüzde 50 azaltılması kararı alınmıştı. Karbondioksit emisyonunun azaltılması endüstriyel üretimin rüzgâr ve biyoenerji aracılığı ile yapılması anlamına geliyor. Pek çok ülke yeşil enerjiye dönüşümü maliyetli bulduğu için karbondioksit emisyonunun azalmasını bir türlü kabul etmiyordu. ABD küresel ısınmanın önüne geçecek kararları engelliyordu. Çünkü, ABD atmosfere en çok karbondioksit emisyonu bırakan ülke. ABD, karbondioksit emisyonunun azaltılmasının endüstriyel gelişmesini engelleyeceğini düşünüyor. G-8 zirvesinde belki de üzerinde anlaşmaya varılan en önemli konu küresel ısınmanın önüne geçmek için alınan bu kararlar oldu. G-8 zirvesinde diğer önemli karar ise küresel ticaret üzerine alındı. G-8’ler dün her türlü korumacılığı ret ettiğini açıkladı. Korumacılık devam ettiği sürece küresel ekonomide durgunluktan çıkış uzun bir süre alacak. Hatta yeni krizlerin nedeni olacak. Çünkü gelişmiş ülkelerin aldığı korumacılık tedbirleri ekonomik krizlerin asıl nedenini oluşturuyor. ABD ve Avrupa ülkelerinin kendi çiftçilerine yaptıkları devlet yardımları ve tarım ürünlerine uyguladıkları yüksek gümrük duvarları dünya ticaretini olumsuz etkiliyor. Gelişmekte olan ülkeler sanayi mamullerine yüksek gümrük vergisi uygulamıyorlar. Buna rağmen gelişmiş ülkeler kendi tarım sektörlerini yüksek gümrük vergileriyle koruyunca gelişmekte olan ülkelerin dış ticareti açık veriyor. Ortaya çıkan dış ticaret açıkları gelişmekte olan ülkelerin dış borçlarını arttırıyor. Böylece mali sistem kırılganlaşıyor ve finansal krizlere zemin hazırlanıyor. G-8 zirvesinde iklim değişiklikleri ve korumacılığın reddi üzerine alınan bu iki önemli karar dışında, vergi kaçakçılığı ve işsizlik konuları öne çıktı.Vergi kaçağının önlenmesi için küresel tedbirler önerildi. İşsizliğin giderilmesi için her ülkenin maliye politikası yoluyla iç talebini canlı tutması istendi. Ayrıca, dünya ekonomisinde toparlanma sinyallerine rağmen hâlâ kırılganlıkların devam ettiği vurgulandı. G-8 zirvesinde alınan bu kararlara önce sekiz zengin ülkenin uyması gerekiyor. Küresel ısınmanın önüne geçmek için ABD’nin karbon salınımını azaltması şart. Bunun anlamı endüstriyel üretimi yavaşlatmak oluyor. Peki, ABD bunu yapacak mı? Avrupa ve ABD tarım ürünlerine uyguladıkları devlet yardımlarını ve yüksek gümrük duvarlarını kaldıracak mı? Aksi takdirde alınan bu kararlar eskisi gibi kâğıt üzerinde kalacağa benziyor.
<< Önceki Haber G-8 kararları ne anlama geliyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER