Yargıda şimdi de "yalan beyan" krizi

Yargıda 20 gün süren "atama krizi" nihayet çözüldü. Herkes rahat nefes aldı.


Ancak bu kez de "beyan savaşı" başladı. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) önceki gün yazılı basın açıklaması yaptı. "Hukuki duruşu hep sürdüreceğiz" denen ve 5 asil 5 yedek üyenin imzasını taşıyan açıklama, "adalet bildirisi" üslubunda. HSYK üyelerinin atama kararnamesi için "korsan liste" verdiği iddiaları reddedildi. Adalet Bakanlığı'nın, bazı dosyaları üyelerin talebine rağmen inceleme amaçlı göndermediği kaydedildi. Ergenekon savcılarının "hatalı" kararlarının Yargıtay'a iletilmesi için HSYK'da karar alındığı ama Bakanlığın buna da uymadığı ifade edildi. Açıklama, siyasetin elinin yargının üzerinde olduğu izlenimi veren güçlü bir dile sahip... ** Adalet Bakanlığı, dün bütün bu iddialara cevap verdi. Siyasetin değil ama hukuki bağımsızlığın teminatı olması gereken HSYK'nın, yargıya müdahale ettiğini ortaya koydu. Bakanlık, "11 kişilik" korsan listenin atama talebiyle kurula sunulduğunu açıkladı. Ergenekon savcıları ve daha önce tutuklama kararı veren hâkimler için atama istendiğini belirtti. Yani HSYK, "korsan liste vermedik" derken, gerçeğe aykırı beyanda bulunmuş... Bakanlık, HSYK'nın kanunen "idari bir kurul" olduğunu ve yargısal süreçlere müdahil olamayacağını vurguladı. Ardından da HSYK'nın istediği dosyaların yargısal faaliyetlere (arama, el koyma, dinleme, teknik izleme) ait olduğunu açıkladı. Kurul üyelerinin bu dosyaları inceleme yetkisi yokmuş. Yani, açık bir yetki aşımı söz konusu... *** Ancak bakanlık açıklamasında çok daha vahim bir iddia var. HSYK'nın bazı üyelerinin yürütülmekte olan Ergenekon soruşturmasında gizliliği de ihlal ederek dosyaları incelediklerini ve dosya numarası da vererek bazı kararların Bakanlık tarafından bozma talebiyle Yargıtay'a gönderilmesinde direttikleri belirtildi. Salt çoğunlukla karar alan HSYK, Bakan ve müsteşarın muhalefetine rağmen bu kararı almış. Başka bir deyişle, gizliliği bulunan ve kendi yetki alanlarına girmeyen dosyalar incelenmiş. Sonra da Bakanlığın tasarrufundaki bir yetki sanki kurula aitmiş gibi "Yargıtay'a bozma başvurusu yapılması" istenmiş. Bütün bunlara rağmen Bakanlık, söz konusu kararlar konusunda "bozma talebi" gerekip gerekmediğinin tespiti için Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne başvuruda bulunmuş. Sonuçta bozma talebi gerekmediği kararına varılmış. HSYK üyelerinin "kurul kararına uymadığı" iddiasıyla Bakan'ı halka şikâyet etme cüreti göstermeleri manidar. *** Yargıda "atama krizi" yargıya olan güveni ne kadar zedelediyse, "yalan beyan" krizi de en az o kadar zarar verici. Yaşanan süreç HSYK'nın yapısının demokratikleştirilmesi de dâhil yargı reformunun ne kadar acil olduğunu gösteriyor. Yargı sistemimiz S.O.S veriyor. Duymayan kaldı mı?..
<< Önceki Haber Yargıda şimdi de "yalan beyan" krizi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER