Silahlanmada ilk beşe girmedik ama silah alımları hız kesmiyor


Önceki gün ajanslara bir haber düştü. Başlık ve haberin kendisi, her zamanki gibi sorgulamadan uzak, böbürlenir bir havadaydı; “Donanmanın vurucu gücü... Türkiye, donanmanın yeni gözdesi LPD (havuzlu çıkarma gemisi) için ihaleye çıkıyor.” Türkiye kaynaklı aynı haberlere göre, dünyada bu tür gemilerden halen, ABD, İngiltere, Fransa, Hollanda ve Güney Kore gibi ülkelerin donanmalarında bulunuyormuş. LPD’lerimiz sayesinde biz de dünyada bu tür gemilere sahip beş altı ülkeden biri olacakmışız. Aynı gün, bir başka haberse şöyle diyordu, “Türkiye üç milyar doları bulan firkateyn alımı için düğmeye bastı.” Resmî işsizlik rakamı yüzde 13,5 olurken, gayrı resmî rakamlar yüzde 20’lerde seyrediyor, ama kimin umurunda. Güya, silah teknolojilerinde yüzde 80 oranında seyreden dışa bağımlılığımızı, ulusal sanayii teknoloji üretmeye teşvik ederek azaltacak, bu sayede silah sanayiinde de iş olanağı yaratacaktık. Ne gezer, habire alıyoruz. Arada bir cılız resmî açıklamalar geliyor, “Teknoloji bağımlılığımızı azaltıyoruz” diye ama bu bilgilerin doğruluğunu ölçen bağımsız denetim mekanizması yok. Merkezi İsveç’te bulunan Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü SIPRI, dünyadaki silahlanma eğilimlerine ilişkin 2005 ve 2009 yıllarını kapsayan raporunu önceki gün açıkladı. Neyse ki, 2005-2009 yılları arasında, dünyada en fazla silah satın alan ülkeler kategorisinde ilk beşe girmemişiz ama ekonomik açıdan dibe vuran komşu Yunanistan, ilk beşe girmiş. Bizim bu kez ilk beşe girmememizin temel nedeni, araştırmaya konu süre içersinde, henüz silah alımlarına kaynak aktarımı yapmamış olmamız. Yoksa silah alımları var gücüyle hesapsız, kitapsız devam ediyor. Dünyada en fazla silah satan ülkeler, sırasıyla, ABD, Rusya, Almanya, Fransa ve İngiltere ise istikrarlı bir biçimde bu kategoride kalmayı başarmışlar SIPRI raporuna göre. Bu beş ülke, dünyadaki toplam konvansiyonel silah ihracatının yüzde 75’ten fazlasını ellerinde bulunduruyorlar. Bu sıralamada yüzde 11 ile üçüncü sırada yer alan Almanya’nın, 2005-2009 yılları arasında en fazla silah sattığı ülke yüzde 14 ile Türkiye olmuş. Türkiye Almanya’dan geleneksel olarak denizaltı ve su üstü savaş gemisi ithalatı yaparken ikinci el Leopard tank da satın aldı. Almanya’nın Sesi Radyosu Türkçe bölümünden bir gazeteci, SIPRI raporuna atfen, Barış Gücü görevleri için yurtdışına asker göndermekte direnen ve savunma bütçesini istikrarlı biçimde azaltma eğiliminde olan Almanya’nın, silah ihracatında ilk beşte olması ve bu ülkenin en fazla ihracatı Türkiye’ye yapmış olmasının nedenlerini sordu bana. Birinci sorusunun cevabı çok açıktı aslında, dünya silah ihracatında ilk beşe giren ülkeler, genelinde ileri teknoloji özelinde yüksek silah teknolojisi üretebilen ülkeler. Almanya hariç bu dört ülke ayrıca nükleer silah sahibi. Dolayısıyla bu ülkeler, savunma harcamalarında azaltmaya gitseler de ileri teknoloji silah ürünlerini satıp ekonomilerine önemli bir katma değer sağlıyorlar. Yoğun biçimde silah ithal eden ülkelerin, ya çok yoksul ya demokratik yönetim açısından çok sorunlu ya da Yunanistan örneğinde olduğu gibi, ordusu demokratik sivil denetimden muaf kalan Türkiye gibi bir komşusu bulunuyor. Birleşmiş Milletler Haber Ajansı IPS’e konuşan SIPRI’nın Silah Transferleri Programı Başkanı Dr. Paul Holtom, komşu rakip ülkelerin, birbirleri ile silah yarışına girdiklerini ve böylece silah ithalatlarının artmasına yol açtıklarına da işaret ediyor. Neredeyse aradan beş yıl geçtikten sonra parlamento adına askerin silah ve taşınmazları dahil devlete ait mallarının denetiminin de sağlanacağı Sayıştay yasa tasarısının geçen haftaki ön görüşmesinde, Genelkurmay’dan gelen heyet, yine gizlilik kalkanının arkasına sığınıp, özetle “Bizi denetlemeyin,” dedi. Gizlilik bahane zira zaten Sayıştay yasa tasarısı, denetim sırasında kurumların gizlilik ilkesine uymayı öngörüyor ama burada sorun gizli bilgiden ne anladığınız. Türkiye, üyesi olduğu NATO ile kendisine ait askerî bilgileri önemli ölçüde paylaşır. Son yıllarda ittifak dışı ülkelerle askerî işbirliğine gitse de Türkiye’nin halen envanterinde başta ABD Batılı ülke silahları olduğu için zaten Türk kamuoyundan gizlenen bilgiler, söz konusu ülkelerde vardır ve basına da açıktır. Askerî harcamalara, şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkesini getirip demokratik sivil denetimi sağlamadıkça, bu harcamalar vatandaşın sırtına önemli oranda yük olmaya devam edecek.
<< Önceki Haber Silahlanmada ilk beşe girmedik ama silah alımları hız... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER