Reformcu musun darbeci mi?


Hükümet, aylardır üzerinde çalıştığı Anayasa paketini açıkladı ve Ankara karıştı. Yüksek yargı isyanda, muhalefet ayakta. Senaryolar ve taktik savaşları havada uçuşuyor. Açıkçası ortada bir tartışma yok, adeta kavga var. Neredeyse rejim kavgasına dönüşecek. Oysa atılan adım Türkiye'nin geleceğini şekillendirecek. Daha sakin ve daha makul bir tartışma ortamı beklenirdi. Paket alıcı gözle incelendiğinde, tarihi bir fırsatla karşı karşıya olduğumuz net. Darbe rejiminin kurduğu vesayet sistemi yıllar sonra sona erebilir. İlk kez darbe anayasasının özüne, ruhuna dokunuluyor. Bu noktada hükümete 'uzlaşma aramadı' demek de haksızlık. Yıllardır bu konuda çağrı yapılıyor. Hatta 2008'de kurulan uzlaşı komisyonuna üye vermeyen de aynı muhalefetti. AK Parti'nin taslağına bütün olarak bakıldığında öne çıkan üç konu var: HSYK'nın yapısı, Anayasa Mahkemesi ve siyasi partilerin kapatılmasına yönelik düzenleme. Diğer maddelere kimsenin itirazı yok. Taslakta bireysel özgürlüklerin önünün açılması ve AB'ye uyum esas alınmış. Yargı çevrelerinden gelen tepkilere gelince... Eleştiri ve önerilerin hukuki çerçevede olması beklenirdi. Ama yüksek yargı siyasi parti jargonuyla konuşuyor. Burada önemli bir tezat da var. Bugün hararetle karşı çıkanlar dün aynı konuda taslaklar hazırlamıştı. Üstelik hükümetin paketinden daha özgürlükçü düzenlemeler önermişlerdi. Yüksek yargının itirazı elindeki imtiyazı kaybedecek olmasından kaynaklanıyor. CHP içinse yargı ile koalisyonunun bitmesi endişesi var. Peki referandum yapılabilecek mi? Kulislerde senaryo bol. CHP ve MHP kapıları kapattı. Paketin ne olduğunun önemi yok, CHP kategorik olarak karşı. Açıkçası MHP'nin hayır gerekçesi anlaşılamadı. Tabi MHP açısından yaşanacak bir başka çelişki de şu: Paket 12 Eylül darbesine de yargı yolunu açıyor. MHP tabanından binlerce insan darbe mağduru. Ankara'da başka şeyler söylense MHP tabanı böyle bir düzenlemeye doğrudan evet diyecektir. BDP ve Meclis dışı muhalefete gelince. BDP seçim barajında ısrarlı. Ama Hazine yardımı ve taş atan çocuklar yasası BDP'nin fikrini değiştirebilir. Bu konuda 'pazarlık' henüz yok. Ama hükümet kaynakları da Hazine yardımına sıcak bakıyor. AK Parti açısından 330 sorunu yaşanacak mı? Parti içinde 'acaba' diyen ciddi bir kesim de var. Ama parti yönetimi 330 endişesinde değil. Hatta BDP ve bağımsızların oyunu alarak 367'yi aşma ihtimali bile değerlendiriliyor. Oylamanın gizli yapılması nedeniyle MHP ve CHP'den gelebilecek sürpriz oylar da ihtimal dışı tutulmamalı. Bu arada paylaşalım, AK Parti kapsamlı bir saha çalışması yaptırdı ve referandum paketinin kesin olarak geçeceğini gördü. Bu noktada Ankara'nın karanlık koridorlarında dolaşan bir senaryo daha var ki değinmeden geçmek olmaz. Malum, daha paket ortada yokken CHP 'her şekilde Anayasa Mahkemesi'ne gideceğiz' demişti. Kulis şöyle; paketin tamamı 367'nin üzerinde oyla geçirilecek. Cumhurbaşkanı da onayladıktan sonra CHP soluğu Anayasa Mahkemesi'nde alacak. Malum, yüksek yargı 'düzenlemelerin Anayasa'ya aykırı olduğu' tezini ilk günden seslendirdi. AYM'den de nasıl bir karar çıkacağını tahmin etmek zor değil. İptal edilenler arasında HSYK'nın yapısı ve AYM yer alacak. Böylece hükümet hem HSYK'yı değiştiremeyecek hem de elindeki teftiş kurulu kozunu kaybedecek. Peki senaryo bununla sınırlı mı? Hayır değil. 'Anayasa'ya aykırılık' noktasından AK Parti'ye bir de kapatma davası açılarak final yapılmış olacak. Olmaz demeyin. 367 sürprizinden sonra her şey mümkün. Fakat bu tür senaryoları yapanlar Gül faktörünü unutuyor. Gül, 367 ve üzeri oy alsa da referanduma götürme kararı alabilir. Böyle bir karar da sürpriz olmamalı. Toplum mühendisleri fazla mesai yapıyor ama herkes de her şeyden haberdar. 'Bidon kafalı' denilenler olayları yakından izliyor. Hükümet, paketi Meclis'ten geçirdikten sonra kapı kapı dolaşıp referanduma asılacak. Soru ise basit: Özgürlükçü müsünüz yoksa statükocu mu?
<< Önceki Haber Reformcu musun darbeci mi? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER