Hazan mevsiminde bayram sevinci


Sonbaharın son demleri... Bir sıcak, bir soğuk... Ağaçlar solmuş sararmış yapraklarıyla can çekişiyor... Kainat bir başka renge boyanmış... Yeşil yerini sarıya bırakmış çoğunlukla... Ama yeşilin tüm tonları hala varlığını sürdürüyor... Şile’de her mevsim çok güzeldir... Yaz denildiğinde sadece Şile’yi akıllarına getirenlerin çoğu zaman aklına şaşarım. Çünkü Şile kalabalıkların el etek çektiği o sonbahar mevsiminde de, kış mevsiminde de bir başka güzeldir... Ağaçların diplerine düşmüş sarı yapraklar bana her daim hayatla ölüm arasındaki o ince çizgiyi hatırlatır... Öldükten sonra yeniden dirilmeyi de... Kainat kitabını doğru okuyanlar bence hayatlarına çok anlamlı bir mecra açabilirler diye düşünenlerdenim. Çünkü her şey orada yazılı. Ve orada yazılı olan her şey her daim, her an gözlerimizin önünde deveran edip duruyor. Hayatı da ölümü de bize en iyi kainat anlatıyor.... Kainatta da sevinç ve hüzün iç içedir... Bu yüzden belki de insanı kainata veya kainatı insana benzetmişlerdir bilge kişiler... *** Bayram için Şile’deyiz ailecek... Yazı andıran nadir sıcak günler... Bayramın ilk günü ikindi sonrasında şehrin üstüne çöken sis yoğun, inatçı mı inatçı... Tevfik Fikret’in tarif ettiği cinsten. Ama istediği kadar inat etsin o da gidici sonuçta... Gece koyulaşıyor sis... O koskoca Karadeniz görünmez oluyor... Sadece hırçın dalgalarının sesi duyuluyor... Denizin kendisi görülmüyor olsa bile o sesi ve kokusu, müthiş bir huzur veriyor... Dalgaların o ritmik sesi bir melodiye dönüşüyor... Denizi sevgili dostum Ünal Başaran’ın Şile’nin o en güzel yerindeki otelinden, denizin yanıbaşındaki mekanından, Hotel Resort’tan görmek, hissetmek, kokusunu içine çekmek sahiden de çok güzel... Hele bir de çevrenizde güzel dostlarınız varsa, onlardan oluşan bir sohbet meclisindeyseniz, tadına doyum olmuyor... Göz de, gönül de, kulak da doyuyor kainatta güzel olan her şeye... Şile, benim için huzurun başkentidir... Sevinci de, hüznü de en iyi burada soluyorum.... Tefekkür etmeyi de... *** Dünden kalan bir hüzün yüreğimi bir yerinden usul usul yokluyor... “Yaz” beni diyor, “Yaz ki, genç kuşaklar nerden nereye geldiğimizi bilsinler!” Şile Kaymakamı dostum Şükrü Görücü’yle bayram ziyaretine gittiğimiz Emniyet Müdürlüğü’nde gözüme ilişen bir tabloda yazılanları derin bir hüzünle kaydediyorum. Çanakkale Kahramanları 43.ncü Alay 1.nci P.tb 1. Bölük 1917 Yılı Yemek Listesi 15 Haziran. Sabah: Üzüm Hoşafı. Öğle: Yok. Akşam: Yağlı Buğday Çorbası. Ekmek: Tam 26 Haziran. Sabah: Yok. Öğle: Yok. Akşam: Üzüm Hoşafı. Ekmek: Tam 18 Temmuz. Sabah: Üzüm Hoşafı. Öğle: Yok. Akşam: Yok. Ekmek: Yarım. 8 Ağustos. Sabah: Yarım Ekmek. Öğle: Yok. Akşam. Şekersiz Üzüm Hoşafı. Ekmek: Yok Bir de not düşülmüş bu tablonun altına: “21 Temmuz 1917’den itibaren başlayan Ordu emriyle ekmek istikakı 500 grama indirilmiştir, çünkü un ve ekmek kalmamıştır.” İşte böyle dostlar... Çanakkale’de savaşan canlarımız bu koşullardaydılar... Ama onları bir arada tutan inançları vardı, idealleri vardı, imanları vardı, yürekleri vardı... Ve her şeye rağmen şehit olacakları için mutluydular... Nerden nereye... Dedim ya, sevinçle hüzün bir arada... Bugünkü Türkiye ile o günkü Türkiye arasında gelişmişlik düzeyi bakımından, sahip olduğumuz ekonomik imkanlar açısından ne büyük farklar var... Ama bir şeyimiz eksik. İnançlarını ve ideallerini yitirenler, hayatta her şeye sahip olsalar bile, mutlu olamıyorlar bir türlü. Yüreklerini bedenleriyle unutmaya çalışanlar veya hayata sadece bedenleriyle tutunmaya çalışanlar sürekli bir mutsuzluğun pençesinde kıvranıp duruyorlar. *** Bugün bayramın ikinci günü... Dışarıda beni bekleyen güzel bir hava ve dostlarım var... Kesilen etler yenilmeyi bekliyor. Ekmek gani. Telefonla arayan Ünal Başaran beklendiğimi hatırlatıyor. İzninizle... Bugünkü Türkiye’yi bize canlarıyla bağışlayan, kurban ettikleri hayatlarıyla bize bu cennet vatanı armağan eden o şehitlerimizin ruhlarına bir fatiha dileyerek hepinizin bayramını kutluyorum... Ölümlü bir dünya işte... Önemli olan şu gök kubbe altında hoş bir seda bırakıp gitmek... Ha, unutmayın lütfen, bu gök kubbenin altında hepimize fazlasıyla yer var... Sevgiyle kalın, dostçakalın....
<< Önceki Haber Hazan mevsiminde bayram sevinci Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER