Kasetler ve AIDS: Özel hayat ne kadar özel?


MHP'yi sarsan skandal kasetleri "etik" (ahlak felsefesi) açıdan tartışmak sanıldığı kadar kolay değil. Olayın hiçbir yönü hakkında basitçe, "doğrudur" ya da "yanlıştır" denilemez. Bazı kişiler, "Nahoş olsa da, olay MHP'li yöneticileri ve eşlerini ilgilendirir. Yani konu onların özel hayat alanındadır..." dedi. Bu fikri öne sürenler... "Eşleriyle değil, başka kadınlarla ilişki kurmuşlar... Demek ki olay özel alanı aşmış, kamusal alana girmiş" diyen Başbakan Erdoğan'ı da suçladılar. Başbakan'ınki tipik muhafazakâr görüş. Bu apaçık. Ancak o görüş kolayca yabana atılamaz. Şimdi size bunun örneğini vereceğim: Çarşamba akşamı Digiturk'te "The Good Wife" adlı diziyi izliyorduk. Skandal peşindeki gazeteci, avukat Alicia Florrick ile siyasete soyunan kocası hakkında telefonda konuşuyordu... "Elimde bilgi var: Kocanız Peter Florrick iş arkadaşı bir kadınla ilişki kurarak sizi aldatmış" diyordu. Alicia ise bir avukatın belagat gücüyle, bunun bir "seçim dönemi iftirası" olduğunu... Ayrıca, böyle bir aldatma durumu olsa dahi, olayın başkalarını değil, kendisiyle kocasını ilgilendireceğini söylüyordu. Paralel telefondan konuşmayı dinleyen siyasi danışman, tam "Süper konuştun, durumu kurtardın" diye işaretler yapıyordu ki... Gazetecinin son sorusu, ikisini de dağıtıverdi: "Bayan Florrick, AIDS testi yaptırdınız mı?" Hastalığa yol açan HIV virüsü kan aracılığıyla bulaştığı için, AIDS çağında özel hayat diye bir şey kalmıyor. Evlilik dışı cinsel ilişki kamusal/ toplumsal bir olay haline geliyor: Çünkü sevgiliden/ fahişeden adama... Adamdan eşine... Anneden çocuğa... Çocuktan okul arkadaşlarına bulaşabiliyor virüs... Diziyi arkadaşlarla birlikte izliyorduk. Anlattığım sahneye geldiğimizde birbirimize baktık ve hep birlikte aynı soruyu sorduk: "MHP'liler de AIDS testi yaptırmış mıdır?" Gördünüz mü özel alanla, kamusal alan bazen nasıl da iç içe geçiyor! Hadi gelin de, "kamusal" nerede biter, "özel" nerede başlar; gönül rahatlığıyla karar verin bakalım! Kasetlerin anlamı Deniz Baykal, MHP'li yöneticileri istifaya götüren skandal kasetler hakkında şu yorumu yapmış: "Bu hükümetin işidir. Seçmeni kaset etkilemez. Bu MHP'yi bitirme komplosudur. Amaçları anayasayı tek başlarına yapmak." Bu değerlendirmede doğrular ve yanlışlar bir arada durmakta: Kasetleri piyasaya sürenlerin, MHP'yi baraj altına itmek istediği bence doğru. Milliyetçi kavgacılardan kurtulmuş bir Meclis'in, Yeni Anayasa'yı yaparken daha rahat çalışacağı apaçık. Skandal kasetlerin seçmeni nasıl etkileyeceğini henüz bilmiyoruz. Net sonucu seçimde göreceğiz. Bu operasyonun Hükümet tarafından yapıldığı iddiası ise bir siyasi iftira. Baykal kendi kaset olayında aynısını söylemiş, Hükümeti suçlamıştı... Sonra anlaşıldı ki Baykal'ı devirenler, tam da "Hükümet karşıtı, statükocu" güçler. *** Bir operasyondan faydalananlar, o operasyonu yapanlardan ibaret değildir. Baykal'ın kaseti Kılıçdaroğlu'nun önünü açtı. Peki Kemal Beyin o kasetle bir ilgisi var mıydı? Elbette yoktu. 28 Şubat darbesi, Erdoğanların, Güllerin, Arınçların önünü açtı mı? Açtı... Halbuki "Erbakan engelini" ortadan kaldıran askerlerin, onları iktidara getirmek gibi bir amacı yoktu. Ya Balyoz belgeleri? Onların sızması AKP'nin elini güçlendirdi mi? Elbette! Peki ordunun arşivindeki belgeleri Taraf gazetesine kim verdi? Hükümet mi? Hayır. Statükocularla bilek güreşi yapan değişimci askerler... Özetle: Hükümet böyle bir operasyonu istese de yapamaz. Çünkü ortaya çıkar. (Sadece sonuçlarından yararlanır.) MHP kasetleri, sadece statükonun değil, değişimci güçlerin de operasyon yapma becerisine sahip olduğunu gösteriyor. Peki bu iyi mi, kötü mü? Onu ayrıca tartışırız.
<< Önceki Haber Kasetler ve AIDS: Özel hayat ne kadar özel? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER