Güzel şeyler ve ötesi


Güzel şeyler de oluyor! Meselâ yeni GK Başkanımız Orgeneral Necdet Özel’in, kasketini düzeltirken ellerinde vilitigo, yâni cildde beyaz lekeler olduğu görülmüş ama tam bu yüzden milletçe yüreğimiz ağzımıza gelmişken bu hastalığın zararlı bir şey olmadığı belirtilmiş. Tabii ki isminin açıklanmasını istemeyen bir yetkili tarafından! Bu nefîs atlatma haberi yakalayan ve üstelik görüntüleyen genç muhâbir arkadaşımı candan kutluyor ve gıyâben gözlerinden öpüyorum. İşte bize böyle acar gazeteciler lâzım! Ayrıca tebriklerim elbet sayfa sorumlusu arkadaşa da gidiyor. Eğer böyle bir haberi yayınlamasaydı Türk Basını zâviyesinden büyük vebâl altına girerdi. Ne yalan söyleyeyim, göğsüm iftiharla kabardı! Ayrıca değerli romancımız Elif Şafak, eşi Eyüp Can’ın kendisini kuşatmaya, kapatmaya kalkmadığını ve bu yüzden çok şanslı bir kadın olduğunu söylemiş. Bence de öyle! Fevkalâde olumlu bir gelişme. Elif Hanım’ın muhterem zevcini alkışlıyorum. Özgürlüğe evet! Kapatmaya hayır! Müziği bırakacağını açıklayan Teoman adlı sanatçımız ilâveten “Korkmayın intihar etmiyorum!” şeklinde teskîn edici bir mesaj daha yollayarak hayranlarının da kitle hâlinde kendi canlarına kıymasını son anda önlemiş ki bu da çok iyi! Burak Kut kardeşimizin “Kaynayan bir tencere potansiyeli var bende!” şeklindeki açıklamasını ise âdetâ bir bayram sevinciyle telezzüz etdim. Gerçi sanatın hangi dalında at oynatdığını bilmiyorum ama “kaynayan tencere potansiyeli” hele şu mübârek Ramazan günleri çok yararlı bir potansiyel olarak gözüküyor bana. Devletimize ve milletimize hayırlı olsun! Muazzez Abacı Hemşîremizin “Zeki Müren gibi sahnede ölmek istiyorum!” sözlerine gelince hani nasıl derler, ben orda kopdum! Hıçkıra hıçkıra ağlarken dudaklarımdan şu mısrâlar döküldü: “Sana dar gelmeyecek sahneyi kimler kursun? Gömüyorken seni biz cümle saatler dursun!” Velhâsıl güzel şeyler oluyor ve saymakla da bitmiyor. Fakat hayat maalesef sırf bu güzelliklerden ibâret değil. Bu güzellikleri gölgeleyen hâdise ve gelişmeler de gayrı-kaabil-i içtinâb. Yedisi general 14 sanık hakkında yakalama karârı verilmesi bu nâhoş gelişmelerden biri. Üstelik emir-komuta zinciri içinde hesab vereceklermiş. Şimdi çok istirhâm ediyorum, böyle kepâzelik olur mu? Siz oturup koskoca generallerinizi alelâde darbeciler, cuntacılar, sûikasdcılar gibi derdest edip hapishânelere kapatırsanız o orduda artık moral mi kalır? Ben emînim ki Anamuhâlefet Lideri Müstesnâ Devlet Adamımız Kılıçdaroğlu bu küstahlığı irtikâb edenlere ağızlarının payını verecekdir. Verecekdir ama bâde harâbü-i-Basra, Basra harâb oldukdan sonra, yâni iş işden geçdikden sonra! Ben ânında bir cevab bekliyordum kendisinden ama bu gecikmesini de anlamıyor değilim: Ağleb-i ihtimâl açıklamayı yapdıkdan en geç üç saat sonra acabâ sağdan mı bir döneklik edip söylediklerimi reddetsem yoksa soldan mı diye tefekküre dalmışdır. Kolay değil tabii... Askerle şaka olmaz! “Ce n’est pas sa faute, c’est son malheur!” demiş Anatole France: Bu onun hatâsı değil, bahtsızlığı!
<< Önceki Haber Güzel şeyler ve ötesi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER