Başbakan Yardımcısı Arınç:

Başbakan Yardımcısı Arınç:

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yüzde 51'lik toplam oy oranıyla koalisyon kuran 3 partiye halkın 2002 seçiminde ''cevabını verdiğini'' ifade ederek, ''Halk seçimlerde cevabını verir, bu cevabını AK Parti'ye karşı da verir. Yüzde 47 oy verdiği bir partinin yanlış yaptığını görürse, sözlerinde durmadığını bilirse, itibar kaybettiğini düşünürse yüzde 7'ye düşürür hiç gözünün yaşına bakmaz'' dedi. Arınç, Bursa Diyarbakır Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin Holiday Inn Otel'de verdiği, Bursa'daki diğer hemşehri derneklerinin de katıldığı kahvaltıda Doğu ve Güneydoğulu iş adamlarıyla bir araya geldi. Konuşmasına katılımcıların Regaip Kandili'ni kutlayarak başlayan Arınç, Bursa'ya faklı illerden bir vesile ile gelen, işini kurmuş, pek çok insanın ekmek kapısı olmuş, her gün yenilerine ekmek vermek suretiyle Türkiye'de işsizliğin çözüme katkı yapan, üretim ve ihracatla ön sıralarda olan, Bursa ve ülkesi için çalışan, ancak geride bıraktığı memleketine de elini uzatan çok değerli insanlarla bir arada olmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Siyasette, ''yönetimde istikrar'' ve ''temsilde adalet'' olgularının çok önemli olduğunu dile getiren Arınç, istikrarın bir partinin 400 milletvekili kazanıp tek başına iktidara gelmesi olarak algılanmaması gerektiğini belirterek, ''İstikrar; bir hukuk devletinin, siyasi yönetimin saat gibi çalışması, kurum ve kuruluşların görevlerini iyi yapması, yönetimin kararları cesaretle alması ve uygulaması, parlamentonun iyi çalışması anlamına geliyor'' dedi. -KOALİSYON HÜKÜMETLERİ DÖNEMİ- Arınç, Türkiye'nin AK Parti öncesindeki son 30 yılın tamamında koalisyonlarla yönetildiğini, bunların bazen 2, bazen 3 bazen 4 partiden oluştuğunu, bazen de dışarıdan destekle hükümetler kurulduğunu dile getirerek şöyle devam etti: ''Mesela 'ANASOL-D' dediğim zaman neyi kastettiğimi anımsayan var mı içinizde? 28 Şubat sürecinde ANASOL-D diye bir şey çıktı. Demek ki Anavatan Partisi var içinde, Demokratik Sol Parti var içinde bir de bir şemsiye partisi vardı o zaman Hüsamettin Cimdoruk'un 27 kişiyle kurmuştu ve sonrasında seçimde binde 5 oy aldı ve kapandı. Şimdi Anavatan, Demokratik Sol var ve dışarıdan D'si var, destekli. Ondan sonra 'Ana-Sol-Mee' çıkmaz mı... O da kuruldu. O koalisyonlarda bakanlıklar taksim edilir, ülkenin ciddi meselelerine yani üzerine kuvvetle parmak basılacak, masaya yatırılacak, neşter vurulacak, çözümü için gayret gösterilecek meselelere dokunulmaz, günübirlik politikalarla ancak koalisyonların devamı sağlanırdı.'' 1999 ile 2002 arasında DSP, ANAP ve MHP'nin koalisyon hükümeti kurduğunu, 1999'daki seçimlerde DSP'nin yüzde 22 oy oranı ile birinci parti olduğunu, ANAP'ın yüzde 15,5, MHP'nin yüzde 18,5 oy aldığını anımsatan Arınç, şunları söyledi: ''3 partinin yüzde 51'lik oy oranıyla koalisyon hükümeti kurdular. 2002'deki seçimlerde DSP'nin oyu yüzde 22'den yüzde 1,5'a, Anavatan Partisi'nin oyu yüzde 15,5'ten yüzde 5,5'e, MHP'nin de yüzde 18,5'den yüzde 8,5'e düştü. Nedir bunun sebepleri? Bir; ekonomik krizler, 2001 ve 2002 krizleri. İki; hükümetin ortada olmayışı, bakanlar kurulu toplanamıyor. Başbakan nerede? Hastanede mi, evinde mi yoksa başbakanlıkta mı belli değil. Başbakan yardımcıları nerede, hangi işin başındalar, belli değil. Sayın Cumhurbaşkanı hükümetle ilişkilerinde ne yapıyor? Belli değil. Belli olan bir tek yer var; şöyle küçük bir Anayasa kitapçığını fırlatınca ondan sonra büyük bir ekonomik kriz patlıyor, bir gecede cebimizdeki paranın tamamı gidiyor. Akşam 100 lirayla yatıyoruz, sabah cebimizde 50 lirayla kalkıyoruz. Bunun sonucunda partiler, hükümetler, koalisyonlar fevkalade yıprandı ve halk önüne gelen ilk seçimde cevabını verdi. Halk seçimlerde cevabını verir, bu cevabını AK Parti'ye karşı da verir. Yüzde 47 oy verdiği bir partinin yanlış yaptığını görürse, sözlerinde durmadığını bilirse, itibar kaybettiğini düşünürse yüzde 7'ye düşürür hiç gözünün yaşına bakmaz. Vatandaşın seçimlerde vereceği derse de hepimiz hazırlıklı olmalıyız. Dolayısıyla kantara çıkacağımız yer seçim meydanıdır.'' -''BALANS AYARI SANDIKTA YAPILIR''- Bir zamanların güçlü bir generalinin, tankları Sincan'da tankları yürüttüğü zaman ''Demokrasiye balans ayarı yaptık'' dediğini ifade eden Arınç, ''Ben de 2002 seçimlerinden sonra o zaman Manisa'daydım, sonuçlar açıklandı, 'millet balans ayarını sandıkta yaptı' dedim. Demokrasilerde balans ayarı sandıkta yapılır. Bu ülkede 'demokrasi var' diyorsak, millet iradesine bağlı olacağız. Millet 'AK Parti' diyorsa, başımızın gözümüzün üstünde... AK Parti demiyor, başka bir parti, partiler veya koalisyon diyorsa, millete kızma hakkımız yok. O yüzden seçime göğsümüzü gere gere gidiyoruz'' dedi. Arınç, AK Parti olarak bu seçimlerde 3'üncü dönem iktidarı talep ettiklerini, 2002 ve 2007 seçimlerinde olduğu gibi bu seçimlerde de aynı başarıyı göstereceklerine inandıklarını dile getirerek, şöyle devam etti: ''Başka partilerden de esasen 'hayır sen gideceksin, ben geleceğim' diyen yok. Zaman zaman seslerini yükseltenler oluyor ama bütün partilerin tabanlarında anket yapıldı. Parti tabanlarının yüzde 80'i 'siz bir defa geleceksiniz' diyor. Ama iki konuda ihtilaf ediyorlar. 'Geleceğiniz kesin ama 340-350 ile mi geleceksiniz', 'yoksa 367'nin üzeriyle mi geleceksiniz, onu henüz keşfedemedik' diyorlar. Bize göre ,ikisine de razıyız. Ama Allah ne kısmet ederse onu göreceğiz. Birincisine onlar da razı ama ikincisinden onlar da korkuyorlar. Hiç korkmalarına gerek yok. Eğer bu yeni Anayasa ile ilgili bir konuysa, 367 değil 467 oyla bile parlamentoda kabul edilse yeni anayasamız, biz referanduma gideceğiz. Parlamentoda kabul edilse bile biz mutlaka referanduma gideceğiz. Parlamentoda milletvekillerinin oylarıyla kabul edilen bir anayasayı değil, milletin oyuyla kabul edilen sonunda bir anayasayı tercih ediyoruz. İlk defa 60 darbesi 61 Anayasası'nı, 80 darbesi 82 Anayasası'nı getirmişken artık parlamentomuz darbe ürün anayasaları kenar atmalı ve mutlaka parlamentosu, milletin temsilcileriyle bir anayasa yapmalı.'' Yeni anayasanın temel hak ve özgürlükleri ortaya koyması gerektiğini, 'kutsal devlet' anlayışını değil, birey odaklı, insan odaklı olması gerektiğini vurgulayan Arınç, ''Etnik kökene vurgu yapan ideolojik bir anayasa olmamalı. İdeolojik olmayan, insanı kutsayan bir anayasa olmalı. Daha kısa olmalı, öyle ansiklopedi gibi değil. Bunun için uzlaşma yapacağız. Öyle 3 ayda bitsin, 5 ayda bitsin gibi bir düşüncemiz yok. Bizim hazırlığımız var, diğer partilerin hatta parlamento dışı partilerin, meslek kuruluşlarının da 'ben böyle bir anayasa düşünüyorum' dediğini biliyoruz. Hepsini enine boyuna konuşarak, görüşerek yeni anayasayı hazırlayacağız'' diye konuştu. (DAT-KAK-SEB)02.06.2011 14:37:49
<< Önceki Haber Başbakan Yardımcısı Arınç: Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER