Zirve Yayınevindeki cinayetlere ilişkin dava

Zirve Yayınevindeki cinayetlere ilişkin dava -Gizli tanık "Deniz Uygar" kod adıyla bilinirken kimliği deşifre olan İlker Çınar, cinayetlerin işlendiği gün kendisini arayan sanık Ruhi Abatın, "Bu işten artık dönüş yok. Vurun dedik


MALATYA (A.A) - Zirve Yayınevinde 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesi olayına ilişkin davanın 69. duruşmasında, gizli tanık "Deniz Uygar" kod adıyla bilinirken kimliği deşifre olan İlker Çınar, video konferans sistemiyle görüntüsü karartılarak ifade vermeye devam etti.
     Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, cinayet tarihi ve öncesine ilişkin bilgiler veren Çınar, Ortadoğu Kiliseler Birliğinin hiç var olmadığını, masa başında Eski Malatya Jandarma Alay Komutanı Mehmet Ülger ve ekibi tarafından varmış gibi gösterilmeye çalışıldığını ileri sürdü.
     Kendisinin TUSHADda Özel Kuvvetler Komutanlığına bağlı Beyaz Kuvvetler bünyesinde kontrespiyonaj yapmakla görevli olduğunu iddia eden Çınar, Zirve Yayınevi cinayetleriyle hiçbir ilgisinin olmadığını, eylemin korkutma maksatlı yapılacağını sandığını savundu.
     Cinayette kullanılan Emre Günaydının adını ilk kez 2007 yılının başlarında çalıştay için geldiği Malatyada Ruhi Abattan duyduğunu belirten Çınar, "17 Mart 2007 tarihinde Ruhi Abatla yaptığımız bir görüşmede kendisi bana Emre Günaydından söz ederek, misyonerlere yönelik bir korkutma eyleminin olacağını söylemişti. Ben Emre Günaydını tanımadığım için kendisinin haber elemanı olabileceğini sanmış ve korkutmadan kastın, basın açıklaması veya demeç verme gibi olacağını düşünmüştüm" dedi.
     18 Nisan 2007 tarihinde Zirve Yayınevi cinayetlerini medyadan gördüğünü savunan Çınar, şöyle konuştu:
     "Televizyon izlerken olayı gördüm. Bu sırada Emre Günaydının adını duyduğumda ise çok şaşırdım ve öfkelendim. Çünkü bana eylemin korkutma maksatlı olacağını söylemişlerdi. Cinayetlerin yaşandığı gece 00:15te Ruhi Abat beni aradı. Çok öfkeli olduğumdan bu öfkemi kendisine belli ettim. O da ses tonunu yükselterek, Bak abicim, güzel kardeşim, beni iyi dinle ve kafanın bir köşesine şunu yaz, bu işten artık dönüş yok. Vurun dedik öldürmüşler. Sen de bize yardım edeceksin tamam mı- diye çıkıştı. Bu görüşmemiz 625 saniye sürmüştü. Ertesi gün saat 13:44te yeniden arayan Ruhi Abat, 105 saniye süren görüşmemizde, bana bazı mailler atacağını ve onlara iyi çalışmam gerektiğini akşam arayacağını ve o metne göre yapacağımız görüşmenin manipülasyon amaçlı kaydedileceğini söyledi. Haydar Yeşilden ele geçirilen hard diskte bulunan ses kaydı o gece 22:03te yaptığımız bin 221 saniyelik görüşmenin yalnızca 10 saniyelik kısmıdır."
     "Mehmet Ülger ve ekibinin işlettiği cinayetleri" TUSHADa rapor etmek istediğini dile getiren Çınar, şöyle devam etti:
     "Cinayetleri rapor ederek maaşımı getiren kuryeyle TUSHADa iletecektim. Ancak Abdullah Atılgan bana olaydan TUSHADın haberdar olduğunu, Mehmet Ülgerin TUSHADdan gelen talimatları yerine getirdiğini, raporun da mektubun da bana fayda sağlayamayacağını söyledi. Ergenekon terör örgütü yapısını ve içinde bulunduğum örgütün esasında nasıl bir örgüt olduğunu Malatyadaki menfur cinayetlerle anlamış oldum."
     Konuşmasını Mehmet Ülgere yönelik sürdüren Çınar, "Mehmet Ülger, hani işte kapı, işte sapıydı, hani bana kimse yardım edemezdi. Hakan Çevikoğlunu öldürdünüz. Ben ise 7 yıldır bu günü bekledim" diye konuştu.
    
     Muhabir: Ensar Özdemir
     Yayıncı: Cemal Coşkun
<< Önceki Haber Zirve Yayınevindeki cinayetlere ilişkin dava Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER