Adana Barosu: Sulh Ceza Hakimlikleri ile insan hakları ihlal ediliyor

Adana Barosu: Sulh Ceza Hakimlikleri ile insan hakları ihlal ediliyor

Adana Barosu İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Mustafa Çinkılıç, 2014 yılında getirilen Sulh Ceza Hakimliği ve makul şüphe kriteri nedeniyle vatandaşların 'makul şüpheli' kabul edilerek haklarının ihlal edildiğini söyledi. Çinkılıç, HSYK'nın yapısı ve AİHM içtihatlarındaki bağımsız ve tarafsız yargı kriterleri birlikte değerlendirildiğinde, olağanüstü yargılama yapan ve kapalı devre mahkemeler olan Sulh Ceza Hakimliklerinin verdikleri kararlarla özgürlüklerin demokratik toplum standartlarına uymayacak şekilde kısıtladığını ifade etti.

Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle Adana Adliyesi Mahmut Esat Bozkurt Salonu'nda İnsan Hakları Komisyonu üyeleriyle birlikte açıklama yapan Çinkılıç, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 67 yıl önce kabul ve ilan edildiğini ancak geçen bu sürede en temel hak olan yaşam hakkının yoğun biçimde ihlal edildiğini vurguladı. Konuşmasında günümüz Türkiye'sinde yapılan insan hakları ihlallerine değinen Çinkılıç, İnsan Hakları Vakfı verilerine göre 2015 yılının ilk 11 ayında 1433 kişinin sadece gözaltında ve gözaltı yerleri dışında işkence ve kötü muameleye maruz kaldığının tespit edildiğine vurgu yaptı. Devletin iş yerinde, evde ve trafikte koruyamadığı yaşam hakkını, barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde de koruyamadığını anlatan Çinkılıç, yetkiyi kullananların terörü algılayışındaki farklılıklara dikkat çekti.

Diyarbakır Suruç ve Ankara'da nice canların kaybedildiğinin altını çizen Çinkılıç, "Bir yanda, kalabalığın ortasında kendini patlatan, canlı bomba eylemcileri ve eylemler sonrası 'Türkiye sebepsiz yere insanların tutuklandığı, tutuklanabileceği bir ülke değil. Türkiye'de intihar eylemi yapabileceklerin bir listesi var, öyle bir eylemi gerçekleştirme anına kadar hukuk devleti olarak sebepsiz yere bir insanı alıp tutamazsınız' diyen yani canlı bomba eylemcilerinin haklarını önemseyen bir başbakan, diğer yandaysa, Cumhurbaşkanı'na hakaret iddiasını 'terör eylemi' olarak değerlendirip insanları tutuklayan bir yargı ve yasa yapma tekniğinden uzak, toplumsal uzlaşı ve tartışmaya kapalı, paketlere indirgenen yasama faaliyeti var." diyerek çelişkiye dikkat çekti.

"DEVLET, DOĞRUDAN EL KOYAMADIĞI KURUM VE ŞİRKETLERİ KAYYIM ATAMASIYLA ETKİSİZ HALE GETİRDİ"

2014 yılında getirilen Sulh Ceza Hakimliği ve makul şüphe kriteri ile vatandaşın 'makul şüpheli' kabul edilerek haklarının ihlal edildiğinin altını çizen Çinkılıç, "HSYK'nın yapısı ve AİHM içtihatlarındaki bağımsız ve tarafsız yargı kriterleri birlikte değerlendirildiğinde, olağanüstü yargılama yapan ve kapalı devre mahkemeler olan Sulh Ceza Hakimliklerinin verdikleri kararlarla özgürlükleri demokratik toplum standartlarına uymayacak şekilde kısıtladığı görülüyor. Yargıdakine benzer bir durum ekonomik hayatta da kayyım atamaları mekanizmasıyla kendisini gösterdi. Devlet doğrudan el koyamadığı kurum ve şirketleri kayyım ataması adı altında etkisiz hale getirdi." ifadelerini kullandı.

Ülkenin doğusunun yangın yerine çevrildiğini dile getiren Mustafa Çinkılıç, son 6 ayda 17 ilçede 175 gün sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini hatılattı. Böyle bir yönteme ne 12 Eylül askeri diktatörlük döneminde ne sıkıyönetimler döneminde ne de olağanüstü hal uygulamalarında rastlandığını vurgulayan Çinkılıç, "Polis öldürdüğü insanların cesedini araç arkasına bağlayıp yerlerde sürüklüyor. Dün iktidarda kalma uğruna, hukuk dışı uygulama ve oluşumlara seyirci kalanlar, bugün de iktidarda kalma uğruna ülkeyi savaş alanına döndürmekte beis görmüyorlar. Şüphesiz devlet silahlı muhalif örgütlerle mücadele edecek. Bu devletin güvenlik sağlama görevi, ancak bu görev, bir ilçede yaşayan çocuk, kadın, yaşlı, demeden herkesi cezalandırılarak yapılmaz. bu haksız eylemler yüzünden, ne yazık ki, ülkemiz fiilen değilse de duygusal olarak bölünme noktasına gelmiştir." şeklinde konuştu.

"ARTIK İFADE VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İHLALLERİ SINIR TANIMIYOR"

Gelinen noktada muhalif görülen TV kanallarının yayın platformlarından çıkarıldığının altını çizen Çinkılıç, "Bir haber kanalının canlı yayında fişi çekiliyor, düşünce, basın ve teşebbüs hürriyeti ihlal ediliyor. Gazeteciler Cemiyeti verilerine göre 2015 yılının ilk 11 ayında 156 gazeteci gözaltına alındı, 774 gazeteci işten çıkarıldı ve bugün 31 gazeteci hala cezaevinde. Artık ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri sınır tanımıyor." diye konuştu.

Toplumda yargıya güvenin kalmadığını kaydeden Çinkılıç, hukuksuz uygulamalara imza atan yargı mensuplarını da uyardı. Dünün hainlerinin bugün kahraman, kahramanlarının ise hain ilan edilir hale geldiğine dikkat çeken Çinkılıç, sözlerini şöyle tamamladı: "Dün zırhlı araç tahsis edilen bir savcı, bugün yurtdışına kaçtı. Siyasi kararlarla hukuka aykırı iş ve işlem yapan kamu görevlileri, bu örnekleri iyi tahlil etmelidir. Bugün arkanızda gözükenler, yarın karşınıza dikilecektir. Yapılan hukuksuz işlemlerin cezasız kalacağına yönelik oluşturulan algı toz bulutu niteliğindedir. Er ya da geç her hukuksuz hareket, usulüne uygun şekilde cezasını bulacaktır."
CİHAN
<< Önceki Haber Adana Barosu: Sulh Ceza Hakimlikleri ile insan hakları... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER