Basın özgürlüğü ve yargı bağımsızlığının 2015 karnesi açıklandı


Basın Konseyi, İzmir Barosu, İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası, ortak basın toplantısında Türkiye'nin 2015 yılındaki basın özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı kardeşini açıkladı. Meslek hayatındaki 41. yılını geride bıraktığını belirten Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, sıkıyönetim zamanlarında bile haber merkezlerinin boşaltıldığı, baskına uğradığı bir dönem yaşamadığını söyledi. Türkiye'nin Twitter'dan içerik kaldırmada dünya birincisi olduğunun altını çizen Türenç, dünyadaki özgürlükler sıralamasında Sudan'ın altında yer aldığına dikkat çekti.

İzmir Barosu, Türkiye'deki basın özgürlüğü ve yargı bağımsızlığının değerlendirildiği bir toplantıya evsahipliği yaptı. İzmir Adliyesi'ndeki baro biriminde yapılan toplantıya Baro Başkanı Aydın Özcan, Basın Konseyi Başkanı Türenç, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen, Türkiye Gazeteciler Sendikası İzmir Şube Başkanı Halil Hüner, avukatlar ve gazeteciler katıldı.

'TÜRKİYE ÇIKMAZ TÜNELİN KARANLIĞINA HIZLA YOL ALIYOR'

Baro Başkanı Özcan, Türkiye'de başta basın yayın ve düşünce özgürlüğü olmak üzere temel hak ve hürriyetler üzerindeki baskıların gün gün arttığını belirtti. Gazetecilerin, yazdıkları haberler ve bunların yayımlanması sebebiyle tutuklanmasının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Özcan, "Halkın haber alma özgürlüğü ile bilgiye erişiminin bizzat siyasi iktidar eliyle engellendiği, gerçeğin karartılarak örtbas edilmeye çalışıldığı böyle bir sansür ortamı, aynı zamanda hukuk güvenliği ile ilgili de ciddi endişeler yaratmaktadır. Bu durum Türkiye'nin, girdiği çıkmaz tünelin en dip karanlığına doğru hızla yol almasıdır." dedi. Son dönemde avukat, hakim ve savcıların, mesleklerini icra ederken tutuklama tehdidi altında olduğunu veya ağır manevi baskılara maruz kaldığını da ifade eden Özcan, "Cumhuriyet tarihimizde yargıcın verdiği karardan dolayı tutuklanmasına, bu dönemde tanıklık etmiş olduk. Avukatların, ifadeye hazır olduklarını açıklamalarına rağmen ifadeye çağırılmaksızın gözaltına alınmalarına, anlaşılmaz ve soyut delillerle tutuklanmalarına tanıklık ediyoruz." diye konuştu. Gerek yargı bağımsızlığı, gerek basın, haber alma ve düşünce hürriyetinin ağır saldırı altında olduğunu söyledi. İzmir Barosu olarak siyasi iktidarı, demokrasi söylemleri adı altında uyguladıkları özgürlük kısıtlamalarına, baskıcı uygulamalarına son vermeye, toplumun kutuplaşmasını önlemeye ve birlik beraberliği sağlamaya davet eden Özcan, bütün temel hak ve hürriyetleri korumaya, hukukun üstünlüğünü savunmaya sonuna kadar devam edeceklerini dile getirdi. Demokratik özyönetim taleplerine de sert tepki gösteren Özcan, cumhuriyete karşı yapılan meydan okumanın asla kabul edilemez olduğunu belirterek, Türk milletinin buna asla izin vermeyeceğini söyledi.

'41 YILLIK MESLEK HAYATIMDA BÖYLE BİR DÖNEM GÖRMEDİM'

Basın Konseyi Başkanı Türenç de 2015 yılının Türkiye'de medya etiği ve özgürlükleri açısından çok sıkıntıyla geçtiğini ancak bu sıkıntıların üstesinden gelmeye ant içtiklerini söyledi. Türenç, 2015 yılının özetini ise, "Hapisteki gazeteciler, soruşturmalar, açılan davalar, yasaklamalar, kapatmalar, el koymalar, saldırı, tehdit, engellemeler" ana başlıkları altında sıraladı. Bugün cezaevlerinde 30'a yakın gazeteci bulunduğu, dün üç gazetecinin bir anda salıverilmesinin kendilerini çok mutlu ettiğini belirten Türenç, "Ama bu yetmez diyoruz." dedi. Hakan Akpınar, Soner Yalçın, Ekrem Dumanlı, Bülent Keneş ve Sedef Kabaş gibi birçok gazeteci arkadaşlarının da gözaltına alındığını hatırlattı. 2015 yılına Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın şehit edilmesi ve arkasında yaşanan olaylar, üzerine getirilen yasaklamalar, televizyon ve gazetelere kayyum marifetiyle el koyulma, kanalların kapatılması, gazetecilerin hapsedilmesi, yasın yasaklarının damga vurduğunu anlatan Pınar Türenç, şunları söyledi: "Bu yıl 15 televizyon kanalı kapatıldı, iki gazeteye el koyuldu, Basın Kartları Yönetmeliği değiştirildi, 94 gazeteciye hak ettikleri halde basın kartları verilmedi. Her toplumsal olayda, sosyal medyanın ayarıyla oynandı. Zaman zaman kapatıldı, yavaşlatıldı. Twitter'ın Avrupa direktörü ziyaretimize geldiğinde, Türkiye'nin içerik kaldırmada dünya birincisi olduğunu söyledi ama dünyadaki özgürlükler sıralamasında Türkiye, Sudan'ın da altında yer almakta, giderek diplere doğru inmekte. Haber merkezi boşaltıldı. Bu yıl medyada 41. yılım, ben sıkıyönetim zamanlarında bile haber merkezlerinin böylesine boşaltıldığı, baskına uğradığı bir dönem yaşamadım. RTÜK cezaları tarihe geçti. Sadece bir televizyona, 1 milyon TL ceza kesildi. Bunun yanısıra Akit TV, Atatük'e alenen hakaret etti ama bunun cezası sadece 'ikaz, bir daha yapma' oldu."

Türkiye'de yayın yasakları ve özgürlüklerin kısıtlanmasının yanında aynı sıkıntının hukuk açısından, adaletin dağıtılması aşamasında da yaşandığını söyleyen Türenç, sulh ceza hakimliklerinin ifade özgürlükleri nezdinde önemli bir engel oluşturduğunu savundu. Hakimliklerin, aldıkları birçok kararda Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri dikkate almadığını iddia etti. Türenç, 2016'dan beklentilerini ise, "Basın özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması ve gazetecilerin hapse atılmaması, atılanların çıkarılması." olarak özetledi.

'SARİN GAZI SATMAKTAN YARGILANANLAR TUTUKSUZ, GAZETECİLER TUTUKLU YARGILANIYOR'

İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dikmen ise 2015 yılındaki en büyük kaygılarının, Türkiye'deki basın ve ifade özgürlüğü ile hukukun bağımsızlığı konusu olduğunu belirtti. Bu konuda çok önemli sıkıntılar olduğunu kaydeden Dikmen, "Türkiye'de gazetecilik tutuklu. Üstelik daha iddianame aşamasında, soruşturma dosyaları tamamlanmadan bir yılı aşkın süredir duruşmaya çıkmadan tutuklu bekleyen gazeteciler var ama sarin gazı satmaktan yargılananlar tutuksuz yargılanıyorlar. Bugün haberlere düştü, gazeteci Milletvekili Eren Erdem'in takibindeki duruşmada 6 yıllık tutukluluk çıkmış. Bu da gazetecinin haklılığını ortaya koyuyor ama onun hedef gösterilmesini engellemiyor. Gazetelere ve gazetecilere saldırılar sürüyor." dedi.

'KAYYIM ATAMASI HANEYE TECAVÜZ GİBİDİR'

Bütün bunların ülkenin geleceğine dair önemli kaygılar doğurduğunu, gazetecilerin sadece işini yapıp haber yazdığı için işinden çıkarıldığını dile getiren Dikmen, "Aslında tek tip gazetecilik, medya yaratılmaya çalışılan. Hukukun bu yönde ayaklar altına alındığı bir süreçteyiz. Son kayyum ataması, haneye tecavüz gibidir. Diğer medya kurumları da gözdağı verilerek tehdit edilmektedir. Güneydoğu Anadolu'da gazetecilik yapmak artık çok zor. Hoş, orada insan olmak çok daha zor. Akreditasyon, bir virüs gibi yayılıyor. Biz, mücadeleye devam diyoruz. Mücadele devam eder ve susmazsanız, ülkenin geleceği için birçok şeyin üstesinden gelirsiniz." diye konuştu. Dikmen, TBMM'de görev yapan gazetecilerin saat 20.00'den sonra kulislere girmesinin yasaklanmak istenmesinin de kabul edilemez olduğunu, 2014 ve 2015'te hep ilkleri yaşadıklarını, 2016'da neler yaşayacaklarını merak ettiklerini sözlerine ekledi.

2014'TE 350, 2015'TE BİN 300 GAZETECİ İŞİNİ KAYBETTİ

TGS İzmir Şubesi Başkanı Hüner de gazetecilerin yaşadığı sıkıntıyı sayılarla anlattı. 2014 yılında 330-350 gazetecinin işini kaybettiğini, bugün bu sayının, el koymalar ve büro kapatmalarla bin 300'e ulaştığını söyledi. Hüner, "Biz diyoruz ki gazetecinin aşı olsun, işi olsun. Gazetelere ekonomik baskı uygulayarak, gazetecileri işsiz bırakarak gerçekleri gözardı edemezsiniz. Gerçekleri kapatamazsınız. Gerçeğin, bir gün ortaya çıkması gibi kötü bir huyu var. Yine 2014 yılında, Türkiye genelinde 54 gazeteci gözaltına alınmıştı. Bugün bu rakam 120'yi buldu, 2015 yılında. Gazeteci sadece halka bilgi ulaştıran, vatandaşı Anayasa'dan doğan hakkıyla aydınlatan insandır. Neden gözaltına alıyorsunuz, neden tutukluyorsunuz? Bunun cevabını bir türlü bulamıyoruz, veremiyorlar. Hepinize 2016'nın hayırlar getirmesini, gözaltısız, tutuklamasız, aşsız işsiz geçmemesini diliyorum." diye konuştu. CİHAN
<< Önceki Haber Basın özgürlüğü ve yargı bağımsızlığının 2015... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER