Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadelenin bilançosunu açıkladı


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Harp Akademileri Komutanlığı'nda yaptığı konuşmada geçtiğimiz yıl Temmuz ayından itibaren terörle mücadele 215'i asker, 133'ü polis, 7'si korucu olmak üzere 355 şehit verildiğini söyledi.

Harp Akademileri Komutanlığı'nı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı tören mangası karşıladı. Mangayı selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra şeref defterini imzaladı. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın da yer aldığı Atatürk Harp Oyunu ve Kültür Merkezi'nde kuvvet komutanları ve subaylara hitap eden Erdoğan, son dönemde yurt içi ve yurt dışı görevleri sırasında şehit olan subaylara, astsubaylara, uzmanlara, erbaş ve erlere Cenabı Allah'tan rahmet diledi.

Ziyarete ilişkin Cumhurbaşkanlığı'nın resmi sitesine konan habere göre Erdoğan; terör operasyonlarının başladığı 2015 Temmuz ayından bugüne kadar 215'i asker, 133'ü polis, 7'si korucu olmak üzere 355 şehit verildiğini ifade etti. Erdoğan, "Cuma günü Yozgat Şefaatli'de bir şehidimizin cenaze törenine katıldık, ailesi ve yakınlarıyla acılarını paylaştık. Hamdolsun, şehitlerimizin kanını yerde bırakmıyoruz. Aynı dönemde, yurt içi ve yurt dışında toplam ölü, yaralı, yakalama olarak 5 bin 359 terörist etkisiz hale getirildi. Ama bu durum, şehitlerimizin acılarının yüreğimizi daima yakmaya devam edeceği gerçeğini değiştirmiyor. Biliyorsunuz, bizim milletimiz için 'asker millet' derler. Tarih boyunca, hep askerî başarılarımızla, mücadeleci yönümüzle, kabımıza sığmayıp sürekli yeni arayışlar içinde olmamızla ön plana çıkmış bir milletiz. Devlet kurmak, devleti büyütmek, devleti yaşatmak konusundaki maharetimizi, Cumhurbaşkanlığı forsumuzu sembolik anlamlarıyla çevreleyen yıldızlarımız açıkça ortaya koymaktadır. Gönül bağımızın olduğu coğrafyaların hiçbirine kayıtsız kalma hakkına sahip değiliz. Mesela Balkanlar'da yaşanan hiçbir hadiseyi bizim görmezden, duymazdan gelme, arkamızı dönme imkânımız yoktur. Aynı şekilde Orta Doğu'daki, Kuzey Afrika'daki, Kafkasya'daki gelişmelere uzak kalma lüksümüz bulunmuyor. Ata yurdumuz Orta Asya'daki, kalpleri bizimle çarpan Afrika'daki, Güney Asya'daki kardeşlerimizi mahzun bırakamayız. Öyleyse, tarihin üzerimize yüklediği bu sorumluluğun gereğini hep birlikte yerine getireceğiz." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, içinden geçilen kritik dönemin Türkiye'yi pek çok bakımdan oldukça zorlu, oldukça kritik sınamalara tabi tuttuğunu söyledi. Bunlardan birinin de özgürlük-güvenlik dengesinin nasıl sağlanacağı, sınırlarının nasıl belirleneceği, uygulamalarının nasıl hayata geçirileceği meselesi olduğunu ifade eden Erdoğan, esasen özgürlük-güvenlik tartışmasının, günümüze ve Türkiye'ye mahsus olmadığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konunun, kadim dönemlerden beri siyaset ve hukuk tartışmalarının temel meselesi olduğunu anlattı. Meseleye ilişkin pek çok yaklaşım bulunmakla birlikte, kabul gören anlayışın özgürlükle güvenliğin birbirinin karşıtı değil tamamlayıcısı olması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle Amerika'da 11 Eylül 2001'de yaşanan saldırılarından beri, bu meselenin öncelikli tartışma konularından biri olmayı sürdürdüğünü vurguladı.

'TERÖR SALDIRILARI ÜLKELERİ ÇOK CİDDİ TEDBİRLER ALMAYA YÖNELTİYOR'

Bu saldırı ve daha sonraki bir takım hadiselerin ardından Batı ülkelerinin öylesine sert tedbirler aldığını, kendi varlıkları üzerine bina ettikleri değerleri sorgulanır hale getirdiklerini anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Dünyanın farklı yerlerinde meydana gelen terör saldırıları veya ortaya çıkan tehditlerin, ülkeleri çok ciddi tedbirler almaya yönelttiğini görüyoruz. Bu tedbirlerin tamamıyla ilgili temel eleştiri, özgürlük-güvenlik dengesinin, özgürlükler aleyhine bozulduğu yönündedir. Açık konuşmak gerekirse, tüm bu fotoğraf içerisinde, özgürlük-güvenlik dengesini en sağlıklı koruyabilen ülke, Türkiye'dir. Çünkü biz vatandaşlarımızın özgürlük alanını değil, teröristlerin hareket alanını kısıtlamak için çalışıyoruz. Aldığımız tedbirler hep bu amaca yöneliktir. Bununla birlikte, hâlâ sıkıntı çektiğimiz hususlar da yok değil. Örneğin, terörü kutsama, teröristi yüceltme, terör eylemlerini meşru gösterme özgürlüğü benim içime bir türlü sinmiyor. Türkiye'de bölücü terör örgütüne ve diğer terör örgütlerine yapılan güzellemelerin bir benzerini, Batı'da, o ülkelerde faaliyet gösteren terör örgütleri için yapın, görün bakın başınıza ne geliyor? Bir ülkenin başkonsolosu kalkmış, casusluk suçundan yargılanan bir gazetecinin davasına destek olmaya gidiyor, yetmiyor bir de kendisiyle yanak yanağa fotoğraf çektirip yayınlıyor. Bununla da yetinmiyor, sosyal medyada 'Türkiye'nin nasıl bir ülke olmak istediğine karar vermesi gerektiği' gibi, haddini aşan ifadeler kullanabiliyor. Bu kişi, hâlâ ülkemizde görevini sürdürebiliyorsa, bizim alicenaplığımız, misafirperverliğimiz sayesindedir. Başka bir yerde, bu tür davranışlar sergileyen diplomatları bir gün bile barındırmazlar."

'TERÖRÜN KAYNAĞI KURUTULMAYINCA TERÖRİST BİTMEZ'

Erdoğan, "Biz, teröristlere ve onlara her türlü desteği sağlayan iç ve dış tüm güçlere rağmen, demokrasiden, hukuk devletinden, insan haklarından taviz vermeden yolumuzda yürümeyi sürdüreceğiz. Bunun için kimsenin telkinine, dayatmasına ihtiyacımız yok. Biz bunu, başkaları istediği için değil, milletimiz buna layık olduğu için yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz." diye konuştu.

Türkiye'nin, uzun yıllar boyunca sadece teröristle mücadele ettiğini, bunda da fevkalade başarılı olduğunu ama terörün kaynağı kurutulmayınca, teröristin bitmediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bilindiği gibi güvenlik güçlerimizin görevi teröristle mücadeledir. Ama hükûmetin, devleti yönetenlerin bir başka vazifesi daha vardır, o da terörle, terörizmle mücadeledir." dedi. CİHAN
<< Önceki Haber Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadelenin bilançosunu... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER