Arkasında Katar Emiri'nin bulunduğu El Cezire, rejimin tüm susturma girişimlerine rağmen sürekli olarak Tahrir'i canlı vermeye çalışarak insanların tek bir noktada toplanmasını sağladı. Yayınladığı görüntülerle kalabalıkları meydana topladı, insanlara cesaret verdi. Mısır'da Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek karşıtı gösteriler sırasında önce internet ve ardından da telefonlar sustuğunda çok az kimse ülkede dalga dalga yayılan protestoların başarılı olacağını tahmin etmişti. Çünkü karşılarında Ortadoğu'nun en güçlü polis ve istihbarat örgütü vardı. Ancak devreye öyle bir güç girdi ki; rejim hangi yola başvurduysa bir türlü susturamadı: Katar merkezli El Cezire Televizyonu. Önce ofisi kapatıldı, sonra muhabirleri tutuklandı, basın kartları ellerinden alındı. Hatta internet sitesi bile zaman zaman bloklandı. Nilesat'taki yayını bile durduruldu. Mübarek taraftarları da muhabirlerine saldırdı, ekipmanlarını kırdı ya da el koydu. Ancak o, kimi zaman bant geçişleriyle, kimi zaman uzaktan ve kalitesi düşük görüntülerle kalabalıkları meydana topladı, insanlara cesaret verdi. Muhalifler de Cezire'nin çekim alanına giren yerlerde kalabalıklar oluşturarak halkı meydanlara çağırdı. Arkasında Katar Emiri'nin bulunduğu El Cezire Televizyonu, bu sürede tarihi bir rol oynadı. Sürekli olarak Tahrir'i canlı vermeye çalışarak insanların tek bir noktada toplanmasını sağladı. Hatta kimi zaman kalabalıkların miktarını birkaç kat fazla göstermekten çekinmedi. Ülkenin dört bir yanında yapılan gösterileri kendisine ulaştırılan görüntülerle dünyaya duyurdu. Akademisyenler, insan hakları savunucuları, göstericiler sürekli Cezire'nin ekranlarından halka seslendi. Polisin zaman zaman şiddete başvurduğu görüntüler, gazetelere yönelik şiddet, Cezire'nin arayıp da bulamadığı görüntüler oldu. 18 gün boyunca Arapça ve İngilizce kanalından birkaç uydu üzerinden kesintisiz 24 saat yayın yaptı. Rejimin 'provokasyon yapıyor' iddiaları kanalı durduramadı. 2003 yılındaki Irak Savaşı sırasında da benzer bir yayın politikası güden El Cezire, ABD'nin sert eleştirilerine maruz kalmış ancak Irak'ta olup bitenleri tüm çıplaklığıyla dünyaya vermeyi başarmıştı. El Cezire, Tunus'taki 23 yıllık Zeynel Abidin bin Ali iktidarının kısa süre içinde çökmesinde de başrol oynadı. 1996'da yayın hayatına başlayan Cezire, Katar Emiri tarafından desteklenmesine rağmen yayın politikasına fazla müdahale etmemesiyle biliniyor ve sık sık da Arap liderlerin şimşeklerini üzerine çekiyor. Katar Emiri, diğer tüm Arap liderlerin aksine, Mısır'daki halk devrimini ilk kutlayan Arap lider olmuş ve bu da Cezire tarafından sürekli ekranlara taşınmıştı. Devrimi sürükleyenler ise şüphesiz internet gençliği oldu. Google'ın yöneticilerinden Vail Guneim ve blogcu Amr Selam başta olmak üzere gençlerin gösterileri organize etmek için açtıkları Facebook ve internet siteleri, on binlerce üye alınca devrimin de kıvılcımı çakılmıştı. Ve her iki ismin de aralarında bulunduğu internet korsanları, görüş açılarını anlamak ve kendilerininkini anlatmak için önceki gün komutanlarla bir araya geldi. Eylemciler, görüşmede komutanların kendilerine anayasa değişikliğini yapacak komisyonun çalışmasını 10 gün içinde bitireceğini ve anayasa değişikliği konusunda bir referandumun iki ay içinde yapılmasının öngörüldüğünü anlattıklarını kaydetti. Genç eylemciler, ordunun, Mısır'ı yönetmek istemediği güvencesi verdiğini de duyurdu. Mübarek, gideceği ana kadar bile yanlış yönlendirilmiş 11 Şubat'ta görevini bırakmak zorunda kalan Mısır'ın devrik lideri Hüsnü Mübarek'in son anına kadar bile ailesi ve yakın danışmanları tarafından yanlış yönlendirildiği ve kendisine hâlâ duruma hakim olabileceğinin söylendiği iddia edildi. Perşembe günü ekranların karşısına çıktığında herkesin istifa edeceğini tahmin ettiği Mübarek, tam tersine yetkilerinin bazılarını yardımcısı Ömer Süleyman'a aktararak eylül ayına kadar koltuğunu bırakmayacağını açıklamıştı. Amerikan Associated Press Ajansı'na bilgi veren kaynaklara göre Mübarek'i yanıltanların başında, koltuğuna oturmaya hazırlanan Cemal Mübarek geliyordu. Mübarek, tamamen oğlunun bilgilerine göre hareket ediyordu. Habere göre Mübarek'in son saatleri yaklaştığında saray içinde diplomasi trafiği de yoğunlaştı. İktidardaki Ulusal Demokratik Parti genel sekreteri Hüssam Badravi, Mübarek'le görüştü ve istifa etmesi gerektiğini belirtti. Aynı saatlerde Başbakan Ahmet Şefik, Mübarek'in istifa edebileceği konusunda açıklamalar yaptı. Son olarak da ordu üst düzey komutanlarının önünde ekranlara çıkan Yüksek Askerî Konsey'in sözcüsü halkın taleplerini görüştüklerini duyurdu. Ve merakla beklenen açıklamasında Mübarek, ailesi ve yakın danışmanlarının da yönlendirmesiyle görevde kalmayı sürdüreceğini açıkladı. Okuduğu açıklaması ise bizzat oğlu Cemal tarafından kaleme alındı. Mübarek açıklamayı okuduğunda oğlu Cemal de yanındaydı. Ancak bu açıklamadan sonra iyice galeyana gelen demokrasi yanlıları, cuma namazından sonra televizyon binası ve sarayı da kuşatarak orduyla karşı karşıya geldi. Ardından da ordu Mübarek'i devirdi.