Adem Yavuz Arslan özrün perde arkası yazdı

Bugün Gazetesi Washington Temsilcisi Adem Yavuz Arslan Biden'ın ve Beyaz Saray'ın özür dilemesinin perde arkasını yazdı.

Adem Yavuz Arslan özrün perde arkası yazdı

"Biden önce Türkiye’yi suçlayıcı ifadeler kullandı. Fakat Türkiye’den sert tepki görünce de hem kendisi hem de Beyaz Saray özür dileyerek Ankara’nın gönlünü aldı. Ben birkaç cümleyle özetledim ama durum bu kadar basit değil." diyen Arslan'ın yazısındaki şu ifadeler dikkat çekti. "ABD, Suriye’de savaşacak ‘taşeron ordu’ arıyor ve fazlaca istekli gözüken Türkiye’yi gözüne kestirmiş durumda. Son günlerde ABD cephesinden gelen açıklama ve adımların hepsinde ‘Şu anda Ankara’yı kızdıracak bir şey yapmayalım’ psikolojisi var. Hele hele bu hafta Ankara’ya gelecek bir heyet söz konusuyken gerginlik istemiyorlar."

İşte Adem Yavuz Arslan'ın o yazısı:

Türkiye ‘taşeron ordu’ olmayı kabul edecek mi?

Hafta sonuna ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın açıklamaları/özrü damgasını vurdu.

Biden önce Türkiye’yi suçlayıcı ifadeler kullandı.

Fakat Türkiye’den sert tepki görünce de hem kendisi hem de Beyaz Saray özür dileyerek Ankara’nın gönlünü aldı.

Ben birkaç cümleyle özetledim ama durum bu kadar basit değil.

Biden’ın Türkiye’ye yönelik ‘Esed’i devirelim derken IŞİD’i büyüttüler’ mealli eleştirileri aslında Washington’ın hissiyatı.

Üstelik bu tür ifadeleri de ilk kez Biden söylemedi.

Hatırlanacağı gibi Erdoğan ile Obama arasındaki Mayıs 2013 tarihli meşhur kırmızı oda toplantısı bu tür ifadeler yüzünden az daha yarım kalıyordu. Pulitzer ödüllü ABD’li gazeteci Seymour Hersh’un yazdıklarına göre Obama doğrudan MİT Müsteşarı Fidan’ı gösterip “Suriye’de radikallerle neler yaptığınızı biliyoruz” demişti.

O toplantı sonrası Obama ile Erdoğan uzun süre görüşmedi. Sonrasında da doğrudan Fidan’ı hedef alan ‘ilginç’ makaleler çıktı.

Biden ve Obama gibi Dışişleri Bakanı John Kerry de 24 Eylül’de yani Erdoğan BM için New York’tayken CNN’e çıkıp Türkiye’yi suçlayıcı ifadeler kullandı.

Yani yeni bir durum yok.

Kısa bir arşiv çalışması yapsanız ABD yönetiminden, yönetime yakın isimlerden Biden’ın sözüne benzer sayısız açıklama bulursunuz.

Çünkü, o ifadeler aslında Washington’ın bilinçaltını yansıtıyor.

Yani ABD’nin başkentinde, karar alma mercilerinde ‘Türkiye’nin Esed’i devirmek için aralarında radikal İslamcılar’ın da bulunduğu gruplara destek verdiği’ inancı yaygın.

O yüzden özür dilenmiş olması bu dosyanın kapandığı anlamına gelmiyor.

Burada asıl soru şu: Biden, ABD ile Türkiye kapsamlı müzakereler yaparken neden böyle bir açıklama yaptı? Neden şaşırtıcı bir şekilde U dönüşü yaptı? Sonuçta özür dilenmiş olsa da Biden’ın sözleri kayda girdi.

ABD, taşeron ordu ararken kriz çıksın istemiyor


Washington’da kimle konuşsanız benzer şeyler söylüyor: “IŞİD ile mücadelede Türkiye’ye ihtiyacımız var.”

ABD Başkanı Obama’nın uzun bir aradan sonra Erdoğan’ı araması, Biden’ın özrü bu yüzden.

İşin özü şu:

ABD, Suriye’de savaşacak ‘taşeron ordu’ arıyor ve fazlaca istekli gözüken Türkiye’yi gözüne kestirmiş durumda.

Son günlerde ABD cephesinden gelen açıklama ve adımların hepsinde ‘Şu anda Ankara’yı kızdıracak bir şey yapmayalım’ psikolojisi var. Hele hele bu hafta Ankara’ya gelecek bir heyet söz konusuyken gerginlik istemiyorlar.

Bu durumun farkında olan Erdoğan ve kurmayları ise ‘tok satıcı’ modunda.

Türkiye temelde uçuşa yasak bölge, tampon bölge ve muhalefetin desteklenmesini istiyor.

Dolayısıyla da Esed’in gidişini.

Ancak ABD bu taleplere soğuk. Son 5 günde 3 kez ‘Uçuşa yasak ve tampon bölge yok’ dendi.

Ayrıca Türkiye’nin özgüvenine de pek kulak asmıyorlar. Daha çok ‘Ben söylerim sen de bana uyarsın’ tavrı var.

Her ne kadar kamuoyuna farklı mesajlar verilse de IŞİD ile mücadele de ABD, Ankara’dan istediklerini aldı.

Yolsuzluk ve hukuksuzluklar nedeniyle sıkışan hükümet ise Mehmetçik’i Suriye’ye sokmakta beis görmüyor.

Böylece; hem iç politikada elini güçlendirecek, bu rüzgârla seçime gidecek hem de yurtdışında konumunu güçlendirmeye çalışacak.

Nasıl olsa savaş varken kimse bozulan ekonomiyi, artan doları, Cemaat’e karşı yürütülen cadı avını tartışmayacaktır.

Özetle Ankara ve Washington karşılıklı ‘kazan kazan’ denklemi kuruyor. ABD’nin ‘en az 3 yıl sürecek’ dediği IŞİD ile mücadelesinde neler kazanacağı ayrı bir konu.

Fakat Türkiye’nin çok şey kaybedeceği kesin.

Belki Erdoğan ve AKP politik hedeflerine ulaşabilir. Ancak TSK’yı Suriye çöllerine sürmek ülke adına intihar demektir.


Çünkü ne uçuşa yasak bölge ne de tampon bölgenin şu aşamada çözüme katkısı olmaz.

Ayrıca IŞİD, TSK’nın aksine sokak savaşlarında uzman. Sınırın öte yanındaki bir sokak savaşının orada kalması mümkün değil.

Onlarca başlıkta TSK’nın Suriye’ye girmesinin neden olacağı handikapları sıralamak mümkün.

Sonuçta hiçbir savaş başlatanların hedefleriyle sınırlı kalmaz.

Türk medyasının, aydınların, STK’ların Türkiye’yi Suriye bataklığına saplayacak ‘akla ziyan projeleri’ engellemesi şart.

Yarın çok geç olabilir.
<< Önceki Haber Adem Yavuz Arslan özrün perde arkası yazdı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER