'Arka bahçe'de Ergenekon icraatları

Ergenekon, Kıbrıs’ta sadece seçime müdahale etmemiş, ‘Yavru Vatan’ı âdeta ‘arka bahçe’ye çevirmiş!

'Arka bahçe'de Ergenekon icraatları

Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün izi ‘Yavru VatanKıbrıs’a uzandı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile eski Başbakan Derviş Eroğlu hakkında soruşturma talep etti. Ada’ya uzanan soruşturmanın, 19 Nisan’daki Kıbrıs seçimlerinde dengeleri değiştireceği iddia ediliyor. Geçen hafta KKTC Hukuk Dairesi’ne (başsavcılık) başvuran Soyer, Ergenekon iddianamesinde yer alan bilgilere dikkat çekti: “Türkiye’de Ergenekon adı ile bilinen bir soruşturma yapılmaktadır. Dava iddianamesinin bir bölümünde Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Sayın Dr. Derviş Eroğlu ve eski Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş hakkında iddialar bulunmaktadır. Bu iddiaların çok ciddi olması ve kamu yararı gereği KKTC yasal mevzuatı uyarınca da soruşturma yapılması kaçınılmaz bir sonuçtur.” Denktaş, soruşturma talebini ciddiye almadığını söyledi. Tartışmaları değerlendiren KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ise soruşturmanın Kıbrıs bağlantılarını gazetelerde görünce ‘irkildiğini’ dile getirdi. Talat, on beş gün önce Türkiye’den talep gelmesi hâlinde iddiaları araştırmaya hazır olduklarını dile getirmişti. Ergenekon Terör Örgütü soruşturmasıyla ilgili ikinci iddianamede, Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek’in talimatıyla KKTC’deki seçimlere müdahale edildiği belirtiliyor. Özbek’te ele geçirilen dokümanlarda, seçimleri Derviş Eroğlu’nun kazanması için Ergenekon’un ciddi gayret sarf ettiği anlaşılıyor. Yürütülen çalışmaların ayrıntılarıyla yer aldığı belgede, ‘Üst Kurul’ ve ‘Sivil Daire Başkanlığı’ndan bahsediliyor. Önemli isimlerin yönlendirilmesi için brifingler hazırlandığı, faaliyetlerin ‘haber alma, eğitim, operasyon ve kitleleri yönlendirme’ olarak şekillendiği ortaya çıkıyor. Rauf Denktaş’ın telefonlarının illegal dinlendiğinin tespiti de yapılıyor. Mustafa Özbek’te ele geçirilen ‘Üst Kurul’ imzalı ve 5 Ocak 1999 tarihli yazıda şu ifadelere yer veriliyor: “KKTC’de şu an 24 saat gibi bir zaman diliminde yapabileceğimiz ve ulaştığımız noktalar memnuniyet vericidir. Seçim arifesinde ve akabinde yaklaşım ve ilginin bu seviyeye indirgenmesi bizim varsayımlar içine soktuğumuz, Başbakan’ın seçim sonunu bekleyen bazı destek ve alakada olduğu odakların inkişafı olarak görmekteyiz. Ayrıca 1999 Türkiye genel seçimleri için organizasyona giren dairemizin buradan en üst başarı ile ayrılacağından üst kurulun en küçük bir şüphesi yoktur. Bu duygular içinde herkese başsağlığı dileriz, gözlerinizden öpüyoruz...” ‘Gafur’ isimli bir şahıs tarafından Mustafa Özbek’e gönderilen 3 Kasım 1998 tarihli bir belgede ise 1 Kasım’da Kıbrıs’taki seçim ve gelişmelerle ilgili geniş kapsamlı bir brifing verildiği anlatılıyor. Ardından şöyle deniyor: “Burada Serdar Denktaş’a verilecek desteğin Türkiye’deki çete olayına destekten farksız olduğu vurgulandı. Bu konudaki birçok belge Başbakan’a verildi.” Yazıda Denktaş’ın brifinge ihtiyacı olduğu belirtilerek 3 Kasım 1998 günü Denktaş ve Başbakan Mesut Yılmaz’ın baş başa görüşecekleri belirtiliyor. Belgeler arasında Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Derviş Eroğlu’na sunulmak üzere hazırlanmış üç sayfalık ‘6 Aralık 1998 KKTC Milletvekili Genel Seçimleri’ başlıklı metin dikkat çekiyor. Metni ‘Üst Kurul’ denilen bir birim hazırlıyor ve parantez içerisinde ‘BATIÇLM’ harfleriyle Batı Çalışma Grubu işaret ediliyor. Ayrıca Eroğlu’na sunulan üç sayfalık metinde gizli bilgiler de aktarılıyor. Çalışmaların önemine binaen örtülü ödenekten bir milyon dolar aktarıldığı kaydediliyor. Seçimden iki gün önce acilen 17 milyar 500 milyon TL getirtilerek dağıtıldığı da anlatılıyor. UBP lideri Eroğlu’na sunumu yapılan metinde Özbek’ten ‘değerli insan’ olarak bahsediliyor: “Önceki seçimlerde Denktaş’lar tarafından maddi desteğe alıştırılan ada halkı bunu talep etmeye başlamışlar. Başlangıç için Daire’den talep olmadığı ve nihai karar çıkmadığı için sıkıntıya düşülmüş. Özay Bey’e bu konu açıldığında olumsuz cevap gelmesi ile tüm ekipler ivedi geri dönmeleri talimatı verilmek üzereyken, Başkan bu işe Daire’yi yönlendiren değerli insan Mustafa Özbek’e danışmış, kendisi Azerbaycan dönüşü ne gerekirse yapacağını iletince çalışmaların devamı yönünde karar çıkmıştır. Sayın Özbek gelir gelmez ilk yerli alan başkanlarına verilecek 15 milyar TL’sini derhal vermiştir. Ve bu operasyonun şarteline Sayın Özbek basmıştır.” Ergenekon soruşturması kapsamında hâlen tutuklu bulunan eski Türk Metal İş Sendikası Başkanı Mustafa Özbek’te ele geçirilen daktilo yazması dokümanlar aynı zamanda uluslararası iki suikasta da ışık tutuyor. Belgeye göre, Ergenekon, eski İran Çalışma Bakanı Daryuş Foruhar ile Rus parlamento üyesi Galina Starovoitova’yı planlı bir suikastla ortadan kaldırmış. ‘Sayın Mustafa Özbek’in dikkatine’ üst başlığıyla yazılan mektupta cinayetler anlatılıyor. Rus milletvekili Galina Starovoitova, St. Petersburg’daki evinin önünde 20 Kasım 1998’de kurşunlanarak öldürülüyor. Diğer cinayet ise iki gün sonra, 22 Kasım 1998’de İran’da gerçekleşiyor. Daryuş Foruhar, Tahran’daki evinde eşiyle birlikte bıçaklanarak öldürülüyor. Mektup, bu iki cinayetin perde arkasını aydınlatmaya yetecek bilgilerle dolu. Cinayetlerin neden işlendiği ise mektupta şöyle açıklanıyor; “Sayın başkanımız İTALYA’da muhakkak yapılması gereken bir temizlik sebebiyle en vurucu ekiplerini oraya indirmiş bu çalışmalar sırasında bizzat çete elebaşına devamlı telefonla irtibatta olan ve ÜLKE bulmasında çok aktif görev üstlenen RUSYA DUMA Demokrat üyesi STRAVATYA (Rus siyasetçi Galina Starovoitova kastediliyor) bizzat Başkanımızın UKRAYNA oradan ekiplerle irtibatı sayesinde vurulmuş, aynı anda telefon görüşmeleri sıkça çıkmaya başlayan İRAN ESKİ ÇALIŞMA BAKANI DARYUŞ FURUHAR iki gün sonra bizzat Başkanın oraya intikali ile gerçekleşmiş bunların bitiminde ÇOK DEĞERLİ BAŞKANIMIZ tekrar İTALYA’ya dönmüş. Bu iki kişi ile APO’nun konuşmalarını dinleyen ve bu iki çete yardımcısının anında yok edilişleri İTALYAN istihbaratında korku ve endişe yaratmış istenilen mesaj onlara CAN siperane olarak çalışılan noktaların bertarafı ile verilmiştir.” Mektupta operasyonları ‘BAŞKAN’ diye söz edilen kişinin yürüttüğü de anlaşılıyor: “Başkanımız İNTİHAR TİMİ de dâhil 26 kişilik ÇOK ÖZEL TİM’lerimizi orada bizzat operasyon planlarını yaparak 27.11.998 CUMA fünü (günü) bırakarak gelecektir. Allah Mahçup Etmesin.” Mektup şöyle bitiyor: “Ayrıca derhal Kıbrıs’a intikal edecektir, hatta İTALYA ALMANYA. SUDAN üzerinde ÖZEL ÖRTÜLÜYE çok para lazım olacağı önsezisini alınca KIBRIS’lılara söz verilen paranın bir miktarını şimdiden götürerek hem çalışmalara destek ve sonraki aşamada ÇETE ELABAŞI için ayrılan BÜYÜK miktarlarda sıkıntı yaşanmasın sebebiyle ÖDEME EMRİ ALDIK. Ve bu dağıtımda 1.459 kişiye dağıtım yapacağız. Malumunuz üzere TÜRKİYE’NİN APO meselesi ONUR meselesi olmuştur. Bizler İTALYA’daki bütün çalışmalarda MAAŞ almadan operasyon için dilekçeler verdik. Konular böyle. Sayın Başkanımız gelince size zaten detayı aktarır yalnız benden duymuş olmayın BAŞKAN bir helikopter (ÖZEL KİRALAMA) inişinde atlama sebebiyle çok büyük bir kaza geçirmiş, belinden derin yaralanmış ama işi bitirmeden gitmiyorum diyerek kalmış…” Ergenekon’un Kıbrıs ayağı aslında araştırılan bir konuydu. Ancak seçim arifesinde Sabit Söyer’in kaygılarından ötürü yaptığı erken çıkış zamansız bir hamle olarak değerlendiriliyor. Ergenekon savcılarının, Kıbrıs konusunda bilgi ve belge toplama işlemini sürdürdükleri belirtiliyor. Öyle ki, Ergenekon’un Kıbrıs’ı tam bir ‘eğitim ve nefes alma alanı’ olarak kullandığı anlaşılıyor. Bu sebeple Türkiye’deki benzer örgütlenmelere orada da gidiliyor. Ergenekon, burada da emellerine ulaşmak için cinayetlerle yoluna devam ediyor. Sendikacı Mustafa Özbek’in Kıbrıs bağlantılarının yanı sıra, tutuklular emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Muzaffer Tekin ve Semih Tufan Gülaltay ile tutuksuz sanık Sinan Aygün gibi isimlerin Ada’daki bazı olaylarla bağlantılı oldukları iddia ediliyor. Ulusal Birlik Partisi (UBP) lideri Derviş Eroğlu’nun geçmişte bir Kıbrıs televizyonunda yaptığı konuşma oldukça ilginç: “İktidara gelirsek Sinan Aygün dâhil iptal edilen vatandaşlıkları iade edeceğiz.” Türkiye’den birçok suçlu Kıbrıs vatandaşlığına geçirildi. Bakanlar Kurulu kararıyla verilen ve ‘Gollifa’ (Vatandaşlık başvurusunda gerekli evraklar olmadan) diye tabir edilen vatandaşlıkların sayısı 1998-2003 arasında (USP’nin son beş yıllık iktidar dönemini kapsıyor) 6 bin 907’yi bulmuştu. Eroğlu’nun başbakanlığındaki UBP-DP koalisyonu sırasında yarısı bir gecede olmak üzere 2003 yılında toplam 3 bin 102 kişi vatandaşlığa geçirildi. Ayrıca 2003’te seçimlerden 10 gün önce 1563 kişi vatandaşlığa alınıyor. Dönemin içişleri bakanı Mehmet Albayrak ve Bakanlar Kurulu üyesi Mustafa Arabacıoğlu daha sonra bu vatandaşlıklardan haberleri olmadığını açıklamıştı. İddiaya göre, burada da bir ‘kirli’ oyun vardı. Ergenekon soruşturması kapsamında kaçak olan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün Ankara’da ameliyat olduktan sonra Mehmet Orhan Gülcü adına düzenlenen sahte kimlikle Kıbrıs’a kaçma planı yapması da Ada’nın Ergenekon tarafından ‘arka bahçe’ yapıldığını gösteriyor. Ersöz’ün 2003 öncesinde Annan Planı gündeme geldiğinde Denktaş’a destek bildirileri dağıttığı da belirtiliyor. Ergenekon’un Kıbrıs bağlantısı bunlarla sınırlı değil. Rauf Denktaş’ın kurduğu ve cumhurbaşkanı olmasının ardından Derviş Eroğlu’nun başkanlığında uzun yıllar iktidarda kalan Ulusal Birlik Partisi (UBP) aynı isimle TİT’çi Semih Tufan Gülaltay tarafından Türkiye’de kuruluyor. Partinin ne amaçla kurulduğu ve faaliyet alanlarının incelenmesi gerektiği belirtiliyor. İddiaya göre, Ada’da faaliyet yürüten Ergenekon birçok cinayete ve bombalama işine de karıştı. 1989’dan 2004’e kadar 50’yi aşkın bombalama ve eylem düzenlendiği belirtiliyor. Olaylardan biri de gazeteci Kutlu Adalı’nın öldürülmesi. 1989-1991 yıllarında işlenen cinayetlere Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) imzası atılıyordu. Ancak 1993’te eski İçişleri Bakanı Orhan Zihni Bilgehan’ın otomobilinin yakılması ilginç bir tarihe denk geliyor. Çünkü Gülaltay bu tarihte Kıbrıs vatandaşıdır. Zaten bu tarihten sonra Kıbrıs’ta işlenen cinayetler ve meydana gelen patlamalarda TİT adı ön plana çıktı. Kıbrıs-Ergenekon ilişkisine dair olaylardan biri de Ahmet Zeki Bulunç adı etrafında odaklanıyor. KKTC’nin eski Ankara Büyükelçisi Ahmet Zeki Bulunç’un ‘Talat Paşa Komitesi’ (İşçi Partisi’nin Ermeni tezlerine karşı oluşturduğu platform) üyesi olduğu belirtilirken, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün kendisinden habersiz kuvvet komutanları Aytaç Yalman ve Şener Eruygur ile görüşen Bulunç’u Rauf Denktaş’a şikâyet ettiği medyaya yansımıştı. Ergenekon’un Kıbrıs ayağının terör örgütü PKK’yı da Ada’ya taşıdığı belirtiliyor. PKK’nın Ergenekon tarafından kullanıldığı bilgisi iddianamelere yansıyor. PKK militanlarını Ada’da saklayan Ergenekon’un, teröristler üzerinden haraç topladığı belirtiliyor. Özellikle kumarhaneler ve pub adı verilen gece kulüpleri PKK’lıların sık uğradığı yerlerden biriydi. Ancak bu konudaki en ilginç iddia TİT ile PKK’nın Ada’da birlikte hareket ettiği yönünde. Diğer bir iddia şu: PKK topladığı paraları Kıbrıs’ta aklıyor. AKSİYON
<< Önceki Haber 'Arka bahçe'de Ergenekon icraatları Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER