Başbakan'dan 'Kürt azınlık' yorumu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye'de Kürt orijinli vatandaşlarımız azınlık hukukuna tabi değildir. Onlar bir bütünün parçalarıdır. Hiçbir zaman Kürt orijinli vatandaşlarımız azınlık olmamıştır'' dedi.

Başbakan'dan 'Kürt azınlık' yorumu

Erdoğan, Clinton Küresel Girişimi Toplantısı çerçevesinde düzenlenen ''Küresel Çok Etnili Toplumun İnşası'' panelinde konuştu. Erdoğan, panel yöneticisi eski İrlanda Cumhurbaşkanı Mary Robinson tarafından kendisine yöneltilen ''Türkiye'de büyük bir Kürt azınlığı var. Kürtçe ülkenizde geçmişte yasaklanmıştı ama şimdi değil. Bu da ulusal uzlaşmaya yardımcı oluyor. Bu konuda görüşleriniz nedir?'' sorusuna şu karşılığı verdi: ''Bir şeyi düzelterek sözlerime başlamak istiyorum. Bunlardan bir tanesi Türkiye'de Kürt orijinli vatandaşlarımız azınlık hukukuna tabi değildir. Onlar, bir bütünün parçalarıdır. Hiçbir zaman Kürt orijinli vatandaşlarımız azınlık olmamıştır. Bunu şöyle bir ayırmakta fayda var. AB ile müzakere sürecinde olan bir Türkiye olarak azınlık hukuku farklıdır ama bütün değerlendirilmesi şu ana kadar Türkiye'de resmi dil Türkçedir. Şu anda da resmi dilimiz Türkçedir. Fakat Kürtçe gerek kullanımda gerek yayında gerekse Kürt orijinli vatandaşlarımızın, Kürt vatandaşlarımızın kendi hayatlarında kullanabilecekleri, öğrenmeye yönelik rahatlıkla kurslar açabilecekleri bir döneme girdik ve bununla ilgili anayasal değişiklikleri yaptık. Kopenhag Siyasi Kriteleri süreci içerisinde attığımız adımlardır. Şu anda bunun uygulaması vardır. Yani televizyonlarda yayın yapabiliyor, bunun yanında kurslar olabiliyor. Herhangi bir eğlence programı, bilboardlarda vesaire bu tür yayınlarını rahatlıkla yapabiliyorlar. Bu süreç başlamış vaziyette. Burada herhangi bir mani söz konusu değil. Bunu özellikle anlatmakta fayda görüyorum. Türkiye'de biz çok etnili bir toplumuz. Vatandaşlık noktasında durum farklı. Farklılıkları zenginlik olan gören bir ülkeyiz. Olaya böyle yaklaşıyoruz.'' Erdoğan, bu konuda kültürün en önemli başlıklarından bir tanesinin dil olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:''Ve bu dil bizim de zenginliğimizin en önemli yanı... Ama dili ülkede birliğin beraberliğin bütünlüğün bir aracı olarak değerlendirirsek, inanıyorum ki, o zaman halkın devletle iletişiminde de çok önemli bir unsur olacaktır. Aksi takdirde devletle iletişimde de halk, birey sıkıntılar çekebilir. Bundan dolayı da biz şu ana kadar resmi dilin Türkçe olmasından herhangi bir sıkıntı çekmedik. Şu anda resmi dil Türkçe... Ama dediğim gibi kullanımda, yayında kendi aralarında ana dillerini konuşmada, öğrenmede, kurslar açmada böyle bir sıkıntı yoktur. anayasal zemini oluşmuştur.'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terörün zemininde yokluk, yoksulluk, cehalet bulunduğunu belirterek, ''Yokluğun, yoksulluğun, cehaletin değil, bunun yanında bilginin, varlığın olduğu bir dünyayı hep birlikte kurmamız gerekiyor. Bunun için de başta siyasilere çok önemli görevler düşüyor. Eğer bunu biz siyasiler başaramazsak tarih bizden bunun hesabını muhakkak sorar'' dedi. Başbakan Erdoğan, Clinton Küresel Girişimi Toplantısı çerçevesinde düzenlenen ''Küresel Çok Etnili Toplumun İnşası'' panelinde konuştu. Erdoğan, ''Medeniyetler İttifakı Projesi''yle ilgili bir soruyu cevaplandırırken, ''Her şeyden önce medeniyetler ittifakı, 21. asrın ilk başında ABD'nin ifade ederek, anlam bulduğu küresel barış için çok önemli bir girişimdir'' dedi. ''Bunu, eski BM Genel Sekreteri Sayın Annan'ın başkanlığında, değerli meslektaşım İspanya Başbakanı Sayın Zapatero ile başlatmamızın en önemli sebebi, aslında medeniyetler çatışmasını ortadan kaldırıp medeniyetler ittifakını gerçekleştirebilmekti'' diye konuşan Erdoğan, gerek kültürlerin, gerekse dinlerin birbirleriyle çatışması diye bir şey olamayacağını söyledi. Erdoğan, ''Kültürlerin, mensuplarının ve aktörlerin veyahutta dinlerin aktörlerinin, dinini veya mensubu olduğu kültürü yanlış temsil etmesinden kaynaklanan çatışmalar olabilir diye inanıyoruz'' dedi. Başbakan Erdoğan, terör örgütlerine bakıldığında, incelendiğinde dinlerin ve kültürlerin mensuplarının içerisinde teröristler bulunduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:''Ne o kültür, ne o din aslında terörü teşvik etmiyor. Terörün tamamen de karşısında. Ama oranın içinde teröristler çıkıyor. Şu anda buna karşı bir mücadelenin verilmesi lazım. Bu ise medeniyetlerin çatışmasıyla olmaz, medeniyetlerin ittifakıyla olur. Bugün terörün zemininde yokluk, yoksulluk, cehalet var. Bunun için de ülkelerin el ele vermesi gerekiyor. Medeniyet mensuplarının el ele vermesi gerekiyor ve hızla 'akil adamlar grubu' olarak 20 tane yüksek düzeyli grup adı altında akil adamlardan oluşan bir heyet teşekkül ettirildi ve bu heyet uzun bir çalışma gerçekleştirdi. Bu uzun çalışmanın neticesinde bir medeniyetler ittifakı deklarasyonu çıktı ve bunu İstanbul'da ilan ettik. İlan edildikten sonra bunun bir genel sekreterinin oluşması gerekiyordu ve Sayın BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon bununla ilgili olarak da eski Portekiz Cumhurbaşkanı Sayın Sampaio'yu atamış durumda. Şu anda bu hızlanan bir süreç. Bu sürecin içerisinde dünyadaki farklı kültürler, farklı dinler bir arada nasıl olabilir? Bunun ispatı söz konusu. Bunu başarmaya mecburuz.'' -SİYASİ LİDERLERE ÖNEMLİ GÖREVLER DÜŞÜYOR- Bu noktada, siyasi liderlere çok önemli görevler düştüğünü vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:''Örneğin, şu anda BM Olağan Genel Kurulu'nda 70 kadar ülkenin temsilcileri bir araya gelme fırsatını buldu. Bu, çalışmaya önemli bir güç katıyor. Bunu başarmamız halinde inanıyorum ki dünyada terör şu andaki zeminini bulamayacaktır. Ve hep birlikte yoksulluğa karşı bir mücadele verme imkanı bulacağız. Cehaletle çok ciddi mücadele imkanı bulacağız. Bugün terörün zemininde yokluk, yoksulluk, cehalet var. Yokluğun, yoksulluğun, cehaletin değil, bunun yanında bilginin, varlığın olduğu bir dünyayı hep birlikte kurmamız gerekiyor.'' ''Bunun için de başta siyasilere çok önemli görevler düşüyor. Eğer bunu biz siyasiler başaramazsak tarih bizden bunun hesabını muhakkak sorar'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti:''Burada birşey çok önemli. Yani hangi kültürün mensubu olursak olalım, hangi dinin mensubu olursak olalım, birşeyi iyi kavramımız gerekiyor; Farklılıklar bizim zenginliğimiz olmalı. Biz medeniyetler ittifakında yerimizi alırken 'çoklukta birliği' benimseyerek yer alırız. Çoklukta birlik, inanıyorum ki işte o arzuladığımız mutlu yarınları bizlere getirecektir. Ve şunu iyi kavramımız lazım; 'her şeyi ben bilirim' yok. 'Ben yanlış söyleyebilirim, karşımdaki doğruyu söyleyebilir'... Bunu kavradığımız anda, bunu anladığımız anda inanıyorum ki anlaşmamız, o ittifakı sağlamımız çok daha kolay olacaktır. İşte medeniyetler ittifakının geleceğinde bu mutlu yarınları hazırlamak var. Değerli meslektaşım Sayın Zapatero ile birlikte bunun mücadelesini vermeye devam ediyoruz, devam edeceğiz. Gerek siyasilerin gerek bu konuda söyleyecek sözleri olanların buna katkıda bulunmalarında çok çok faydalar görüyorum.'' -4 TEMEL TAŞ...- Başbakan Erdoğan, İnsan Hakları Beyannamesi'nin 60. yılı olduğu hatırlatılarak, bu konudaki görüşlerinin sorulması üzerine, ''Her şeyden önce artık yerelselliği konuşamayız. Artık yerelsellikten evrenselliğe geçmiş bir dünya var, bölgesellikten evrenselliğe geçmiş bir dünya var'' değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, sözlerine şunları ekledi:''Nitekim, bizler de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne imza koymuş bir ülkeyiz. Partim bu süreçte ülke kalkınmasını 4 temel taş üzerinde yapan bir anlayışa sahiptir. Bunlardan bir tanesi eğitimdir, bir tanesi sağlıktır, bir tanesi adalettir, bir tanesi de emniyettir. 4 temel taş, bunlar çok çok önemli. Biz geldiğimizde milli bütçede eğitim 5. sırada idi. Şimdi 1. sırada ve 4 yıldır eğitim milli bütçede en önemli sırayı almaktadır. Özellikle, özgürlükler konusunda özgürlüğü sadece düşünsel noktada mı ele alacağız? Düşünce özgürlüğünü ele almak zorundayız. Din ve vicdan özgürlüğü, ele almak zorundayız. Örgütlenme özgürlüğü, ele almak zorundayız. Girişim özgürlüğü, ele almak zorundayız. Bunları başardığımız sürece inanıyorum ki, özgür toplum, bağımsızlığın tadına, lezzetine çok daha farklı bir şekilde varacaktır. Ben bir de medeniyetler ittifakı noktasında 4 başlığı çok başlığı önemsiyorum. Nitekim, medeniyetler ittifakının amaçları arasında bunlar var. Bunlar da gençliktir, eğitimdir, göçtür ve bu noktada yine atacağımız adımlar içerisinde bunlar yer almak suretiyle medyadır. Çünkü medyanın desteğine bu girişimin çok çok büyük ihtiyacı var. Aşırılıklardan uzak bir dünyayı yakaladığımız anda inanıyorum ki başarıyla mutluluğu da yakalarız.'' AA
<< Önceki Haber Başbakan'dan 'Kürt azınlık' yorumu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER