Bu sese kulak verin!

Son dönemde aynı konuda yüzlerce mail geliyor. Hepsi öğretmenlerin derdini farklı yönleriyle anlatmaya çalışan mailler.

Bu sese kulak verin!

Belli ki bir ölçüde organize olmuşlar. Aynı metni yüzlerce kişi yolluyor. Bazıları hızını alamayıp aynı isimle onlarca mail gönderiyor. Onların dileklerini yazmasam olmaz. Bu yazıyı yazdığım için fazladan binlerce mail alacağımı da biliyorum. -Çünkü başıma geldi- Yine de biz boş geçmeyelim. Son bir iki gündür organize maillerin konusu ‘kasım ayı' atamaları. Yetkililerin kendilerine söz verdiğini, beklentiye sokulduklarını anlatmaya çalışıyorlar. Benim ve diğer arkadaşlarımın mail kutularını kilitleyen mektuplarda herkes kendi hikayesini anlatıyor. Kimisi yeni evlenmiş ama eşiyle ayrı şehirlerde, kimisi hiç evlenememiş, kimisinin yeni çocuğu olmuş, kimisi sevdiği özlediği işi yapamamaktan şikayetçi. Başarılarından söz edenler, mağduriyetlerini anlatanlar dolu... Kolay değil... Ne zaman atanacağı kesin olmayan 10 bin kişi için yüz binler talip. -Abartısız 300 bin civarında- Gelen mektuplarda birbirinden zıt istekler de var. Kimisi yeni kadrolara sözleşmeli öğretmenlerin atanmasını isterken, kimisi hiç atanamayanların atanmasını istiyor. Hepsinin derdini tek tek anlatmak uzun sürer. Ancak bizden beklentileri, dertlerini dile getirmemiz... Biz yazarsak büyüklerimiz duyar ‘dertlerimiz çözülür' şeklinde umutları. Biz ne kadar yazarsak yazalım bir çoğunun umudunun kırılacağını ben de biliyorum belki onlar da…. “Sizin probleminizin kaynağı eskilere dayanıyor, sizleri okuttuk elinize diploma verdik ama yeterince iyi planlama yapmadığımız için hepinize görev veremiyoruz. Zaten kaynak yetersizliğinden yeterince okul yapamadığımız gibi yeterince öğretmen kadrosu da alamıyoruz. Bütçe denilen zat bize yeterince kadro vermiyor. Onu aldatmak için ‘sözleşmeli öğretmen', ‘vekil öğretmen', 'ücretli öğretmen' diye bir şeyler icat edilmiş. Ama o tedbirler yeni sorunları da beraberinde getirmiş. Aslında daha en başından iyi bir planlama yapılsaydı, bu kadar öğretmen mezun edilmeseydi,” gibi cümleler kursanız da onların yüreğine su serpilmez. “Şu kadar kontenjan artıracağız” gibi vaatler de onları kesmez. Öğretmenlerin veya öğretmen adaylarının problemlerini tek tek anlatmaya da gerek yok. Sözleşmeli öğretmenin isteğini, eş durumundan sıkıntıya düşeni, kaç tane beden öğretmeninin boşta olduğunu, KPSS'ye hazırlanmanın ne kadar zahmetli olduğunu yetkililer de en az bizim kadar biliyor. Hiç bilmeseler bile bize gelen mailler onlara da gidiyordur. Hepsi, derdinin bir an önce çözülmesini istiyor. Onlar için yarın bile çok geç. Hükümete ve bürokrasiye düşen görev o feryatlara kulak vermek. En azından sorunlarıyla ilgilenildiğini göstermek. Onların sorunlarını çözemeseniz bile hepsini tek tek ikna etmek zorundasınız. Unutmayın karşınızda çok büyük bir kitle var. ÖNEMLİ NOT: Dertli öğretmenlerden benim de küçük bir isteğim var. Son zamanlarda düzenlediğiniz kampanyalar neticesinde dertlerinizi öğrendik. Artık mail kutumuzu aynı maillerle doldurmayın. En azından bir kişi sadece bir tane göndersin. Böyle yapmanız davanıza da zarar verir. Selam ve hürmetlerimle... ENGİN SAĞ-SAMANYOLUHABER.COM
<< Önceki Haber Bu sese kulak verin! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER